Mehmet Yürekli: Mehmet Akif ve Ahmet Arif'in Şiirinde Adana Yiğidi

Mehmet Yürekli: Mehmet Akif ve Ahmet Arif'in Şiirinde Adana Yiğidi
‘’Mehmet Akif’in ‘Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem!’ şiiri de Adanalıları anlatır.’’

Adana, tarih boyunca Çukurova’nın kalbi oldu.

Adana, koynunda Seyhan ve Ceyhan gibi iki büyük çapkın ırmakla tarihin nabzı oldu hep..

Adana Ovası, Roma döneminde sulama tesisleri, yollar ve köprülerle donatılmış, kent büyük bir ticaret merkezi haline getirilmiştir.

Adanalılar da dürüstlük, özgürlük, hakkaniyet, civanmert ve cömertlik duygularının gelişmişliğiyle tarih boyunca fark edilen, dikkat çeken bir halk olmuş. Hem siyaset merkezi, hem ticaret merkezi, hem de kültür merkezi..

M.S. 7. yüzyılda İslam orduları ilk kez Halife Ömer zamanında bu bölgeye gelmişler..

Çukurova asıl Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında (685-705) fethedildi; Darülislam’ın bir parçası oldu.

Ve Abbasiler zamanında da (750-1258) iskan edildi.

İslam medeniyetinin vitrini şehirlerden biri haline Ramazanoğulları’nın gönüllü katılımıyla Osmanlı döneminde, 1517 sonrasında geldi..

Eyüp Sultan Sosyal Bilimler Enstitüsü Başkanı Mustafa Yürekli, yirmi yıllık baytarlık döneminde, Adana’da dört yıl görev yapan milli şair Mehmet Akif’in; Adana’dan ve ahalisinden çok etkilendiğini söylüyor: Mustafa Yürekli, ‘’Mehmet Akif’in ‘Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem!’ şiiri de Adanalıları anlatır.’’ diyor.

Adanalıların Mehmet Akif Ersoy’un şiirine yansıması şöyle:

"Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!...

-Boğamazsın ki!

-Hiç olmazsa yanımdan koğârım!

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım:

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu...

İrticâın şu sizin lehçede mânası bu mu?"

Adanalıların Ahmet Arif’in şiirine yansıması çok güzel:

"Çukurovam,

Kundağımız, kefen bezimiz,

Kanı esmer, yüzü ak.

Sıcağında sabır taşları çatlar,

Çatlamaz ırgatın yüreği.

Dilerse buluttan ak,

Köpükten yumuşak verir pamuğu,

Külhan, kavgacıdır delikanlısı,

Ünlü mapushanelerinde Anadolumun

En çok Çukurovalılar mahpustur,

Dostuna yarasını gösterir gibi,

Bir salkım söğüde su verir gibi,

Öyle içten

Öyle derin,

Türkü söylemek, küfretmek,

Çukurova yiğidine mahsustur..."

Ahmed Arif (“Yalnız Değiliz”den)

Adana yiğidinin edebiyata, şiire, hikayeye, romana yansıması yeterince ele alınmamış bir konudur.. Üniversitelerimiz, dilerim en kısa sürede bu konuda yapılan çalışmaları çeşitlendirir..

Çukurova Üniversitesi’nden beklentim, ‘sanat ve edebiyatta Adana yiğidi’ konusunda yeni çalışmaların yapılması..

Tarihe geçmiş Adana yiğitliğini geleceğe taşımak görevimiz değil mi?

yazının devamı..

adananinkurtulusunun100yiletkinlikleri.com

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.