Mehmet Yürekli: Arif Nihat Asya ile Hasan Ali Yücel’in bayrak şiirleri
Mevlana ‘Aslanla gezen, kebaba doyar!’ der, iyi insanlarla etkileşimin kişiyi geliştirdiğini, besleyici olduğunu ifade etmek için. Gerçekten öyledir; iyi arkadaş diriltir, kötü arkadaş öldürür. Çünkü iyi insan, bilgiye dayalı yaşar ve çevresini aydınlatarak uyanık, diri tutar.
Ağabeyim diye demiyorum üstat Mustafa Yürekli de gerçekten bir aslan, yanındakileri sürekli doyuruyor. Kanatlarını Arayanlar, Arif Nihat Asya belgeseli nedeniyle bir süredir usta belgeselciye yardımcı oluyorum; çalışmalarını yakından izliyor, sorular soruyorum. Bir şairin bakış açısıyla Adana’yı görmek, tarihi okumak imkanı yakaladım; çok yararlandım. Milli Mücadele’de Adana Kongresi’ni yazdı mesela; çok farklı bir dikkat, derinlemesine, eleştirel bir bakış. Şu kadarını söyleyeyim; Kanatlarını Arayanlar belgeseli çok çarpıcı olacak inşallah.
Arif Nihat Asya, Bayrak şiirini 5 Ocak 1940’ta yazdı; o 40 Kuşağı Şairleri’nden. Bu yüzden Bayrak şiiri temasında aynı kuşaktan Orhan Veli Kanık’la rekabetini anlattım "Arif Nihat Asya ile Orhan Veli Kanık’ın bayrak sınavı" yazısında. İki şairi, bayrak şiir yarışmasına sokup okuyucumu jüri ilan ettim yazıda. "İki şairden iki bayrak şiiri okuyacaksınız. Jürisiniz, lütfen ciddi olun, notlarınızı alın. Şiirleri hissederek okuyun.. Karşılaştırma, değerlendirme yapacaksınız çünkü." dedim..
Mustafa Yürekli de bu yazı üzerine bana ‘Bayrak şiiri yarışmasına katılabilecek birkaç şair daha olduğunu söyledi. En azından Hasan Ali Yücel’i ‘Bayrağım’ şiiriyle yarışmaya dahil etmek gerektiğini söyledi.
*****
Üçü de şair..
Biri Hasan Ali Yücel 17 Aralık 1897, İstanbul - 26 Şubat 1961, İstanbul)
Diğeri Arif Nihat Asya (7 Şubat 1904, Çatalca, İstanbul – 5 Ocak 1975, Ankara)..
Ve Orhan Veli Kanık (13 Nisan 1914 – 14 Kasım 1950)..
Hasan Ali Yücel, Arif Nihat Asya’dan 7 yaş, o da Orhan Veli Kanık’tan 10 yaş büyük.
Üçünün de bir birleriyle ilişkileri ve hayat hikayeleri ilginç.
*****
Aralarındaki yaş farkı, küçüldükçe problem oluyor; hatta Orhan Veli için tarihi ıskalamak anlamına geliyor..
Birinci Dünya Savaşı başladığında Hasan Ali Yücel, 17 yaşında, Arif Nihat 10 yaşında, Orhan Veli dünyaya yeni gelmiş bir bebek..
Milli Mücadele başladığında Hasan Ali Yücel, 25 yaşında öğretmen; Arif Nihat Asya, 18 yaşında, lise öğrencisi.. Orhan Veli altı yaşında çocuk..
Cumhuriyet ilan edildiğinde Hasan Ali Yücel, öğretmen; Arif Nihat üniversite öğrencisi ve Orhan Veli henüz on yaşında bir çocuk..
*****
Hasan Ali Yücel ve Arif Nihat Asya Osmanlı’nın son kuşağından..
Hasan Ali Yücel Ankara’da yazıyor şiirini, bürokrat, bakan.
Arif Nihat Asya Adana’da yazıyor şiirini, halkın arasında yaşayan bir öğretmen, Adanalıların bayrak sevgisine ve hissiyatına tercüman oluyor..
Orhan Veli, Cumhuriyetin ilk kuşağından. İstanbul’da yazıyor şiirini, Batıcı kültür sanat iktidarının şımarık çocuğu ve Beyaz Türklerin sesi..
*****
İşte Hasan Ali Yücel’in Bayrağım şiiri:
Bayrağım
Atalarım, gökten yere
İndirmişler ay yıldızı,
Bir buluta sarmışlar ki
Rengi şafaktan kırmızı.
Onun ateş kırmızısı
Ne gelincik, ne de gülden,
Türk oğlunun öz kanıdır
Ona bu al rengi veren.
Ay yıldızı, gökyüzünün
Ayla yıldızından yüksek
Türk'ün alın yazısıdır;
Türk'tür onu yükseltecek.
Vazifemdir bayrağımı
Üstün tutmak her bayraktan.
Can veririm, kan dökerim
Vazgeçemem ben bu haktan.
*****
İşte Orhan Veli’nin Bayrak şiiri..
Bayrak
Ey bir muharebe meydanında
Avuçları kanımla dolu,
Kafası gövdemin altında,
Bacağı kolumun üstünde,
Cansız uyanan insan kardeşim!
Ne adını biliyorum,
Ne günahını.
İhtimal aynı ordunun neferleriyiz,
İhtimal düşman.
Belki de tanırsın beni.
Ben İstanbul’ da şarkı söyleyen
Teyyareyle Hambur’ a düşen,
Majino’ da yaralanan,
Atina’ da açlıktan ölen,
Singapur’ da esir edilenim.
Alınyazımı kendim yazmadım.
Bununla beraber biliyorum,
O yazıyı yazanlar kadar olsun,
Çiçekli dondurmanın tadını,
Cazbant sesindeki sevinci,
Meşhur olmanın azametini.
Sen de nimetler tanırsın biliyorum;
Çaydan, simitten,
Kalınca bir paltodan gayrı.
Zeytinyağlı enginar, kremalı keklik
Bir kadeh
Black And White viski,
Kıl pranga kızıl çengi bir esvap.
Kimi yıllık çalışmanın
Bir kurşunluk hükmü varmış,
Hayata
Harkof bölgesinde atılmakmış nasip;
Aldırma.
Biz bir bayrak getirdik buraya kadar;
Onu daha ileriye götürürler;
Şu dünyada topu topu
İki milyar kişiyiz,
Birbirimizi biliriz.
Orhan Veli
*****
Bu da Arif Nihat’ın Bayrak şiiri:
Bayrak
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat Asya
*****
Yorum beklemiyorum okuyucumdan.
Yazarsa burada yayınlanır tabi.
Bana bir şey söylemelerine gerek yok.
Onlar meseleyi anladılar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.