Mehmet Yaman: Nafaka Meselesi

Mehmet Yaman: Nafaka Meselesi
Ne hikmetse, boşanma konusunda, hep erkekler suçlu imiş gibi, düzenlemeler, erkekler aleyhine yapılıyor. Bu ise Anayasaya ve eşitlikle, adalet ve nısfet ilkelerine kesinlikle aykırıdır.

Mehmet Yaman: Nafaka Meselesi

Ne hikmetse, boşanma konusunda, hep erkekler suçlu imiş gibi, düzenlemeler, erkekler aleyhine yapılıyor. Bu ise Anayasaya ve eşitlikle, adalet ve nısfet ilkelerine kesinlikle aykırıdır. İnanç sistemimizde ise, boşama hakkı erkeğe verilmiş olup, bu halde, iddet müddeti ile, varsa küçük çocuğun emzirilme süresi kadardır. İstisnai olarak şartlarım varlığı halinde kadının boşama talebinde ise, kadının kocaya HUL denilen ve kocanın ikna olacağı bir miktar vardır.

Boşanan kadınlar arasında yapılan istatistiklerde, boşanan kadının,%86 oranında çalışan kadınlar olduğu görülmüş olup, belli bir maaşları da vardır.

Nafaka konusunda yapılan son hazırlık ta çok sıkıntılıdır. 50 sene evlilikten sonra yapılacak boşanmada, 50 yıl nafaka ödeme gibi bir garabet, insan haklarına, insani değerlere aykırıdır.

Bu kanundan evvelki kanunda nafaka, hakimin takdirine bırakılmıştı. Hakim, gerekli incelemeleri yapar, kimin kusurlu olduğunu, kusur oranlarını ve tarafların ekonomik yapılarını inceleyerek, hakkaniyete uygun bir miktara karar verirdi. Bu, karının kusurlu bulunması ve maddi yönünün iyi olması halinde, kocanın da nafaka alması yolunda oluyordu.

Mevcut kanuni uygulama ise, hep koca suçlu ve kusurlu kabul ediliyor ve ödeyeceği nafaka da ömür boyu olup, ödenememesi halinde birde tutuklama sebebi oluyordu.

Ancak teklifte bulunan, “en az iki sene olmak üzere evlilik süresi kadar nafaka” yine hakkaniyete uygun değildir.

Teklifimiz:

1-Boşanmada, sadece erkeği kusurlu kabul etme anlayışı terkedilip, kadının da kusurlu olabileceği kabul edilmelidir.

2-Kadının çalışması halinde yoksulluk nafakası verilmemelidir. Zira kadının yoksul kalması hali varit olmaz, maaş alması halinde. Belki de erkekten daha iyidir durumu.

3-Nafaka ödeyememede tutuklama kaldırılmalıdır. Zaten nafakanın takibinde, diğer alacaklılardan icrai üstünlükleri mevcuttur. İşsiz veya asgari ücretli kişinin ödeyememesi halinde, sair icrai işlemler devam ediyor. Ama tutuklama yapılması insan onuruna yakışmıyor. Hapisteki adamın ödeme gücü zaten mevcut olmadığından,fiilen para da alınamaz. Ödeme gücü olmayan kişi tutuklanmaktan kurtulmak için, hırsızlık gibi yanlış yollara baş vuruyor veya ciddi kavgalar çıkıyor.

4-NAFAKA SADECE ERKEĞE YÜKLENMEMELİ, HER İKİ TARAFIN KUSUR VARLIĞI HALİNDE, DERECELERİNE GÖRE, İKİ TARAFA DA YÜKLENMELİDİR.

5-MİKTAR VE SÜRESİ MUTLAKA HAKİMİN TAKDİRİNE BIRAKILMALIDIR. Geçmişteki bu uygulama çok daha adil idi.

SÜRENİN KANUNLA DÜZENLENMESİ ve hakime takdir hakkı verilmemesi, hayatın olağan akışına uygun olmayıp, insan haklarına da aykırıdır.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.