MEB'in Öğretmen Adaylarına Önerdiği 32 Kitap
Eğitim süreleri boyunca bu filmleri izleyecek ve kitapları okuyacak olan adaylar her biri hakkında incelemelerini yazdıkları bir değerlendirme formu oluşturacaklar.
1. Türkiye’nin Maarif Davası (Nurettin Topçu)
Türkiye'nin Maarif Davası sözde modern eğitim sistemine kaynağını Kur'an'dan alan Anadolu insanının ruh yapısından beslenen Türk mektebi tezli bir eleştiridir. Millet bünyesinde inkılâplar mektepte başlar ve her milletin, kendine özel olan mektebi vardır. Millî mektep, zihniyet ve örfler ile, metodları ve müfredat ile, terbiye prensipleri ve psikolojik temeller ile, hattâ binasının yapı tarzıyla kendini başka milletlerinkinden ayırır. Bizde vaktiyle medrese millî mektepti. Lâkin milletin ruhu ve içtimaî inkişafını takip edememiş ve cihanın fikir ve irfan hayatiyle bağlarını çoktan koparmış olduğundan, olduğu yerde enkaz halinde yıkıldı, çöktü.
2. Doğunun Bilgisi Batının Bilimi (Joseph Needham)
3. Dünya Okulu: Eğitimi Yeniden Düşünmek (Salman Khan)
Eğitimde fırsat eşitliği için, herkese, her yerde, dünya standartlarında, ücretsiz eğitim. Geleceğin okulları nasıl olacak, eğitim nasıl dönüşecek, öğretmen - öğrenci ilişkisi nasıl yeniden şekillenecek, sınıflarda hangi teknolojik yöntemlerle ders işlenecek? Tüm bu konuların yanı sıra bu kitapta Khan Academy'nin hikayesini de en samimi şekilde kurucusunun kaleminden okuyacaksınız. Khan Academy'nin nasıl teknoloji ve eğitimi bir araya getirerek insan faktörünü ön plana çıkarttığını anlatan "Dünya Okulu", eğitim reformunun geleceğine ışık tutuyor.
4. Cahil Hoca (Jacques Rancier)
Felsefenin elması Joseph Jacotot'nun başına düşmüştür: 1818'de sürgünde bir devrimci olan Jacotot Belçika'da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorundadır... İkidilli bir Fénelon baskısı koşar imdadına; "öğrencileri"nin kendi kendilerine Fransızca ve Telemak'ı öğrenmelerine kılavuzluk eder. İnsanın bilmediğini de öğretebileceğini gösteren bu tuhaf deneyin sezdirdiği kaçınılmaz sonucu anlamakta hiç gecikmez Jacotot: Bilen ile bilmeyenin, öğreten ile öğrenenin, kol emekçisi ile zihin emekçisinin, kısacası zekâların eşitliği.
5. Öğretmen (Frank Mccourt)
6. Medeniyet Köprüsü: Beş Şehirli (Kültür Bakanlığı)
7. Okulsuz Toplum (Ivan Illich)
"Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes gün be gün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın direk ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya bu derece büyük bir önem ve prestij kazandıran nedir? Eğitimin işlevi bir şüphe içeriyorsa, okullaşma gerçekte ne anlama gelmektedir? Ivan Illich, bu eserinde okulun, statükonun korunmasına vesile olan araçlardan biri olduğundan dolayı bu prestije sahip olduğu yolundaki tezini kanıtlamaya çalışmaktadır.
8. Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Grigory Petrov)
Rus yazar Grigory Petrovun çeşitli aralıklarla çıktığı Finlandiya seyahatlerindeki notlardan oluşan bu kitap, kısa sürede birçok dile çevrilerek dünyanın her tarafına yayıldı. Petrov, kendini milletine ve ülkesine adamış bir avuç aydın ve din adamının, karış karış her köyü gezip, gönül tokluğu ve özverili çalışmalarıyla insanları nasıl motive ederek kalkınma hamlesi başlattıklarını akıcı bir dille anlatıyor.
9. Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle/ Sıbyan Mektepleri (İsmail Kara- Ali Birinci)
10. Çocuklar Neden Başarısız Olur? (John Holt)
"Çocuklar neden başarısız olur?" sorusu ilk anda başarısızlığın nedenlerini çocuklarda aramayı amaçlayan bir soru gibi çıkıyor karşımıza. Ancak John Holt’un sorunu bambaşka bir yerde, verilerin akıllarının ucundan bile geçiremeyecekleri bir yerde aradığını çok geçmeden anlıyoruz: Okullarda Aslında okullarda verilen eğitimle, velilerin eğitimden bekledikleri şeyler arasında pek bir fark yoktur Holt’a göre. Hatta okulları öğretmenlerle veliler arasındaki danışıklı döğüşün alanı gibi görür. Kendisi de öğretmendir, ama öğretmenlerden çok öğrencilerin yanındadır. Çünkü öğrencilerin sorunlarının giderilmesinin ancak onları anlamakla, onları kendi dünyasında tanımakla mümkün olduğunu düşünür.
11. Meraklı Zihinler/ Bir Çocuk Nasıl Bilim İnsanı Olur (John Brockman)
Meraklı Zihinler'de yirmi yedi deneme yer alıyor. Bunlar bir zamanlar fen ile sosyal bilimler arasında var olan büyük uçurumu yazılarıyla kapatan, halkın tanıdığı bilim adamları tarafından yazılmış.
Editör John Brockman, yazarlara çocuklarından onları bir bilim adamı olmaya yönlendirecek neler olduğunu sormuş. Hayatlarındaki dönüm noktalarını, rastlantıları, onları etkileyen kişileri ve olayları anlatmalarını istemiş.
12. Eğitim Üzerine (Immanuel Kant)
Özgürlük sevgisi doğal olarak insanda o kadar güçtür ki, bir kere özgürlüğe alıştığında, artık her şeyi onun uğruna feda edecektir. Sırf bu sebepten ötürü talim-terbiyenin disiplin kısmı çok erken dönemlerde yerini almalıdır, çünkü bu yapılmadığı zaman, hayatta daha sonra kişiliği değiştirmek kolay olmayacaktır. Disiplinden yoksun [yani kendi kendine sınırlama becerisi gelişmemiş] insanlar gelip geçici her arzuyu, her hevesi takip etmeye yatkındırlar. Bunu vahşi kavimler arasında da görürüz, onlar her ne kadar bir müddet Avrupalılar gibi iş yahut vazifelerini yerine getirseler de, hiçbir zaman Avrupalılara, Avrupalıların tarz ve tavırlarına alışamazlar. Onlardaki, Rousseau ve diğerlerinin tassavvur ettikleri gibi, soylu özgürlük duygusu değil, fakat bir tür barbarlık –deyiş yerinde ise hayvanlık, henüz gelişmemiş insani tabiattır. Dolayısıyla insanlar kendilerini erken yaşlarda aklın buyruklarına boyun eğmeye alıştırmalıdır.
13. Kafa Karıştıran Kelimeler (Rasim Özdenören)
Bu kitapta Rasim Özdenören, demokrasi, diyalektik, rasyonalizm, pozitivizm, hümanizm, bilim, kültür, gelenek ve özgürlük gibi kimi kavramların bir Müslüman tarafından nasıl kavranması gerektiğine dair öneriler getirmenin ötesinde, ele alınmayan diğer önemli kavramların irdelenmesine ilişkin bir usûl de sunuyor.
14. Emile (J.J. Rousseau)
s16.postimg.org
Yaşadığımız süre boyunca insanlar tarafından eğitiliyoruz ve bizi etkileyen olaylardan edindiğimiz tecrübeyle olgunlaşıyoruz. Bize eğitim veren insanların bizim için çizdiği yol ile yaratılışımıza uygun olan yol zıt yönleri işaret ettiğinde ise ruhsal karşılıklar yaşıyoruz. Yürümemizi istedikleri yolun sonu bize mutluluk getirmeyecek, ancak diğer yolda yürümemiz için de teşvik edilmiyoruz. Bütün hayatımız boyunca böyle çarpıştığımız ve dalgalandığımız için kendi kendimizle uyuşamadan, ne kendimiz için ne de başkaları için iyi şeyler yapamadan hayatımızı tamamlıyoruz.
Çocukları, yeteneklerini ortaya çıkarmaları ve olmak istedikleri şeyi olmaları için özgür bırakmalıyız. Biz onlara hakim, asker ya da din adamı olmalarını değil yaşamayı öğretebiliriz ve onlar bir meslek sahibi olmadan önce insan olmalılar. Çünkü, bir insan ne olmak istiyorsa ya da ne olması gerekiyorsa onu olabilir, sonra vazgeçip başka bir şey olabilir; ama o daima kendisi olarak kalacaktır.
15. Ezilenlerin Pedagojisi (Paulo Freire)
Paulo Freire hayatını ezilenlerin eğitimine, özellikle de okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin eğitimine adamış bir eğitimci. Ezilenlerin Pedagojisi'nde ise sadece belli eğitim merkezlerinde uygulanacak alternatif bir pedagoji değil, amaçları kadar kullandığı araçlar da özgürlükçü olan bir özgürleşme siyaseti öneriyor. Ona göre, siyaset, kelimenin en geniş anlamıyla bir eğitim süreci çünkü. Freire öncelikle "bankacı eğitim modeli"ni reddeder. Bu modelde öğrenciler (ya da ezilenler), üzerlerine bilgi yatırımı yapılan pasif varlıklar, boş kaplardır. Bilgi onlara ihsan edilir, aktif bir araştırma sürecinin ürünü değildir. Onlar nesne, öğretmenler (ya da siyasal liderler) öznedir. Bu modelde dünya kapalı, durağan bir düzen, verili, tamamlanmış bir gerçeklik olarak sunulur. Diyalog değil, tek yanlı bir dayatma söz konusudur. Bu, ezilenleri kaderciliğe iten, özgürlükten korkmalarına yol açan ve bu yüzden de üzerlerindeki tahakkümü pekiştiren bir modeldir. Freire buna karşı, ezilenlere dayatılmayan, onlarla diyalog içinde oluşturulan bir pedagoji (siyaset), "problem tanımlayıcı eğitim" dediği bir model önerir.
16. Modern Dünyanın Bunalımı (Rene Guenon)
Modern dünya, bu ölümcül inişle uçurumun ta dibine mi inecek; yoksa Yunan-Latin uygarlığının çöküşünde olduğu gibi, sürüklendiği uçurumun dibine varmadan önce, yeniden bir diriliş mi gerçekleşecek? Öyle görünüyor ki, yarı yolda duruş artık hiç mümkün değil. Ayrıca, geleneksel öğretilerce verilen bilgilere göre, Kali-Yuga'nın son safhasına, bu "Karanlık Çağ"ın en karanlık dönemine gerçekten girmiş durumdayız. Çünkü, gerekli olan basit bir doğrulma değil, bütünsel bir yenilenmedir. Her alanda bir düzensizlik ve bir bunalım hüküm sürmektedir. Eskiden görülmüş olan bunalımların sınırını aşan bir noktaya gelinmiştir. Şimdiyse Batı'dan başlayarak bütün dünyayı istilâ edecek gibi gözükmektedir. Çok iyi biliyoruz ki onların zaferi ancak geçici ve görünüştedir. Ama öyle bir aşamada, insanlığın güncel çevrim boyunca geçireceği en ciddi bunalım işareti de olabilir.
17. Halkın Bilim Tarihi (Clifford D. Conner)
"Cliff Conner'ın Halkın Bilim Tarihi, bilim tarihine fikir tazeleyen, keyifli, yeni bir bakış sunuyor. Böyle bir eserle daha önce hiç karşılaşmadım; bu kitap tarihe seçkinci önyargılardan arınmış bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve yaratıcı bir üslupla sıradan insanların, çalışan insanların bilimin gelişiminde oynadığı rolü anlatıyor. Yeni tarihsel verileri, bizleri şaşırtarak, gelenekselliğin saraylarında bir heyecan dalgası yaratarak sunuyor."
18. Hızırla Kırk Saat (Sezai Karakoç)
19. Küçük Prens (Saint- Exupery)
Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York'ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens, yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens'in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya'ya da uğrayan Küçük Prens, Sahra Çölü'nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir?
20. Sofie’nin Dünyası (Jostein Gaarder)
"Benzer insanların", yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, "3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır" diyen Goethe'nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım.
15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda "Kimsin" yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco'nun "Gülün Adı"nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor.
21. Eğitim-Gençlik-Üniversite (Peyami Safa)
Gençlik ve üniversite, dünyanın her yanında, cemiyetin en canlı ve canalıcı kesimidir. Vazifelerini bihakkın yerine getirebilen üniversiteler milletin güçlenme ve yükselmesinin ana kaynağı olur. İyi eğitilmiş bir gençlik ise, milletin bugününün de, istikbalinin de temitanı ve en büyük imkanıdır.
Gençliğin meseleleri nelerdir, nasıl eğitilmelidir; gençliğin milli meselelere bakışı ne olmalıdır, meseleler karşısında tavrı ne olmalıdır; gençlikten beklenen ve ona verilmesi gereken nedir? Sunduğumuz bu ciltte, bunlar ve benzeri soruların ihtiva ettiği meseleleri Üstad'ın kaleminden okuyacaksınız. Peyami Safa'nın bütün ömrünce en yakın ilgi sahalarını teşkil eden bu konularda, gençliğimiz milli, ülkücü ve ciddi bir rehber bulacak, eğitimciler ve yöneticilerimizin de alacakları çok şey olacaktır.
22. Bir Bilim Adamının Romanı (Oğuz Atay)
Türkiye'de pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay'ın kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Prof. Mustafa İnan'ı anlatışı. Atay'ın hedefi, bir halk çocuğunun uluslararası ün sahibi bir bilim adamı oluşunun zorlu macerasını sergilemek. Bunun yanı sıra, Oğuz Atay'ın toplumsal eleştiri kalıplarını zorlayışını da izliyoruz. Elinizdeki kitapta, Prof. Mustafa İnan'ın hayatından kesitler veren bir de fotoğraf albümü yer alıyor.
23. Üniversite/ Bir Dekan Anlatıyor (Henry Rosovsky)
Henry Rosovsky, dünyanın en nitelikli üniversitelerinden biri sayılan Harvard Üniversitesi'nin en büyük fakültesi olan Fen-Edebiyat Fakültesi'nde 11 yıl dekanlık yapmış, konusunda yetkin bir kişi. Amerikan üniversitelerinin gizli iç kimliği, eğitimin niteliği, gerek öğrenci gerekse öğretim görevlisi olarak sivrilmenin koşulları, kitapta açık ve nükteli bir dille anlatılmış. Öğrenci, öğretim üyesi ya da yönetici olarak üniversiteyle ilişkisi olmuş herkes, kendi yaşantıları ile bu kitapta anlatılanlar arasında benzerlikler bulacak... Anlatılanların çoğu, yalnızca Amerikan üniversitelerine özgü değil. Genelleme yapılacak olursa, tüm üniversitelerin birbirlerine oldukça benzer yönleri olduğu söylenebilir; ancak sorunlar temelde aynı da olsa, çözümler ve yaklaşımlar farklı olabiliyor.
24. Duygusal Zeka (Daniel Goleman)
Dr. Daniel Goleman, psikoloji alanında çığır açan bu kitabında, 'EQ'nun 'IQ'dan daha önemli olduğunu kanıtlıyor. 'Duygusal zeka'yı, özbilinç, azim, dürtülerini frenleme, başkalarının duygularını paylaşabilme gibi özellikleri içeren bir zeka olarak tanımlıyor.
Araştırma bulgularına göre, duygusal zeka yoksunluğu, kişinin aile yaşamından mesleki başarısına, toplumsal ilişkilerinden sağlık durumuna kadar birçok alanda çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Ancak, Dr. Goleman'a göre, duygusal zeka doğuştan gelen bir özellik değil. İnsan beyninin yapısı dolayısıyla, çocuklukta alınan duygusal dersler, yaşam boyunca davranış tarzını belirliyor.
25. Okul Sıkıntısı (Daniel Pennac)
Okul Sıkıntısı, tembel bir öğrenci olan Daniel Pennac'ın kendi deneyimlerinden ve yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldığı otobiyografik bir roman. Günümüz Fransız edebiyatının en başarılı kalemlerinden biri olan Pennac, okulu, bir öğrencinin, hem de kötü bir öğrencinin bakış açısından ele alarak yeniden yorumluyor; başarısızlığın yarattığı hüsran duygusunun, "anlamamanın acısı"nın kırıklarla dolu karnelerin ve üzgün anne babaların kıskacındaki bu evreni son derece sıcak ve mizah dolu bir yaklaşımla aktarıyor. Eğitim ve okullar konusundaki yaklaşımıyla bilindik tabuları yıkan Okul Sıkıntısı, Fransa'da Renaudot Ödülü'nü kazandı.
26. İnsan ve İnsanlar (Çiğdem Kağıtçıbaşı)
Günümüzde İnsan ve İnsanlar, yirmibeş yıllık 'İnsan ve İnsanlar'ın güncelleştirilmiş revizyonudur ve sosyal psikolojiye bir giriş kitabıdır. Bu güncelleştirme ve revizyonu yaparken, temel bir ilke gözetilmiştir. Bu da yenilikleri yansıtırken, geçerli özü de koruyarak birikimli bir gelişmeyi ortaya koyma gereğidir.
Günümüzde İnsan ve İnsanlar'daki önemli bir yenilik, her konunun kültürel bir çerçeve içinde irdelenmesidir. Bunun en önemli nedeni,1980'lerden beri giderek kültürel ve kültürlerarası psikolojinin daha fazla önem kazanmasıdır. Türkiye'de kullanılan bir sosyal psikoloji kitabının bir çeviri olması, ya da salt Amerikan sosyal psikoloji kitaplarındaki bilgileri içermesi uygun değildir.
27. Küçük Ağaç’ın Eğitimi (Forrest Carter)
Körleştirilen, duyarsızlaştırılan bir dünyada, insani duyarlığın görkemli direnişini okuyacağınız Küçük Ağaç'ın Eğitimi ile yaşamı okumanın ve okuyarak yaşamanın keyfini çıkaracaksınız. İnsani duyarlılığın görkemli direnişi.Küçük Ağaç'ın Eğitimi, insana kendisiyle, çevresiyle ve bütün evrenle dost ve barışık olmayı öğreten bir hayat hikayesi... İlişkilerin yüzeyselleştiği, algılamanın mekanikleştiği, kalabalıkların bunalttığı, niceliğin egemen olduğu dünyamızda, sevgiyi, duyarlılığı, dürüstlüğü, samimiyeti kızılderili mantığıyla işleyen muhteşem bir kitap: İletişim özürlü anne-babalara, öğretmenlere duyurulur!
28. Başarısızlığın Olmadığı Okul (William Glasser)
Başarısızlığın Olmadığı Okul, okullarımızda ilgi, bağıntı ve düşünme gerçeğini oluşturmaya yönelik öneriler sunmaktadır. Tüm bu öneriler birbirine bağlıdır ve bir bütünü oluşturacaktır. Ayrı ayrı hepsinin kendilerine göre faydaları olabilir, ancak birlikte toplu bir programda, çocuklarımızın ihtiyacı olan okulların inşası için gerekli temeli sağlayacaklardır.
29. Sosyal Bilimleri Açın (Gulbenkian Komisyonu)
Bilginin sosyal olarak kurulmuş olması gerçeği, daha geçerli bilgiye ulaşmanın da ancak sosyal olarak mümkün olması anlamına gelir. Bilginin sosyal temelleri olduğunu tersine, biz, geçmişteki uygulamalara yönelik eleştirileri değerlendirerek ve hakikaten daha çoğulcu ve evrenselci yapılar kurarak yapılacak bir yeniden yapılandırmanın, sosyal bilimlerin nesnelliğini arttırabileceğine inanıyoruz. Bu raporda üç şeyi göstermeye çalıştık. Birincisi, bir bilgi biçimi olarak sosyal bilimin nasıl tarihsel olarak oluştuğu ve neden, onsekizinci yüzyıl sonundan 1945'e uzanan süreçte, görece standart bir dizi disipline ayrıştığıdır. İkincisi, 1945'ten bu yana dünya genelinde meydana gelen gelişmelerin bu entelektüel işbölümüyle ilgili ne gibi sorular sorulmasına yol açtığı ve böylece bir önceki dönemde yerli yerine oturtulan örgütlenme yapısını yeniden tartışma gündemine getirdiğidir. Üçüncüsü de, son yıllarda çok tartışılan bir dizi temel entelektüel soruyu açımlayarak, 'şimdi nasıl bir sosyal bilim?' sorusuna cevap oluşturmakta daha ileri gidebilmek için bize optimal görünen bir tavır belirlemektir.
30. Bilim Kilisesi: Özgür Bir Toplumda Bilim (Paul Feyerabend)
31. Bürokratlar (Erhan Bener)
Bürokratlar, Erhan Bener'in yapıtında birçok açıdan dönüm noktası oluşturan bir eserdir. Mesleki yaşamında edindiği anı ve gözlemlerinin öyküleştirilmesinden oluşan ve kendisinin de "anı-öykü" olarak tanımladığı bu metinlerle yazar, psikolojik çözümlemelere dayalı ilk dönem romanlarının dışında bir tür ve biçemle okurun karşısına çıkmaktadır.
Bürokratlar'da Bener, bürokrat oluşu ile yazar kimliğinin bağdaştırılamamasını ve bu tutkusu yüzünden başına gelen olayları da esprili bir şekilde anlatır. Her ne kadar "yazar Erhan Bener" ile "bürokrat Erhan Bener"in farklı kimliklere sahip olduklarını ve bu kimliklerin zaman zaman çatıştıklarını vurgulasak da, aralarında tekinsiz bir ilişki olduğunu teslim etmemiz gerekiyor
32. Çocuk Davamız (Kazım Karabekir)
Çocuk Davamız, Kâzım Karabekir'in çocuk, aile ve eğitim hakkındaki görüşlerini yansıtır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu'da sefalet içindeki kimsesiz çocuklar için oluşturduğu kurumları ve onların eğitimine verdiği önemi gösterir. Bu kitap içindeki birçok mektup ve gazete haberleriyle içinde yaşadığımız coğrafyanın toplumsal yapısı hakkında bir belgesel niteliğindedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.