Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Liraizasyon ihtiyati tedbirlerin neresinde?

Liraizasyon ihtiyati tedbirlerin neresinde?

"Temkinli olma vakti!" başlıklı yazımda, TCMB'nin 14 Nisan'daki toplantısında gündeme getirdiği makro ihtiyati tedbirlerden bir gün önce bahsetmiştim.

Nitekim ekonomik sorunlar için tekrar önümüze yüklüce, hatırı sayılır tedbirler paketi konacak gibi görünüyor.

Makro ihtiyati tedbirler hep krizi çağrıştırıyor. Daha doğrusu ekonomik kriz çıkmadan kimse makro ihtiyati tedbirleri aklının ucundan geçirmiyor. Tabii malum tedbirlere ekonomik modellerde çizilen hedefler engel olmuyor değil. Maalesef insanoğlunun hâleti ruhiyesi böyle…

Mesela siz büyümeyi hedefliyorsanız, enflasyonla mücadeleyi ikinci, hatta üçüncü plana atamazsınız… Büyümeyi tüketimin sırtından alıp üretimin sırtına koymak zorunluluğunuz var. Yok, enflasyon yapan siyaset her zaman iktidarda kalıyor, bu Türkiye gerçeği deniyorsa, o vakit pencerenin farklı manzaralara açılabileceği riskini de düşünmek gerekiyor.

Reel ekonomik göstergeler bir kenara konup düz piyasa mantığıyla devam edilirse fiyat artışlarını ve özellikle enflasyonun en büyük tetikleyicilerinden cari açığı, dış açığı, döviz açığı ve bilumum açıkları göze alıyorsunuz demektir. Böyle bir durum ise ekonomiyi altından kalkılmaz sorunlar yumağı haline dönüştürebilir.

***

Enflasyonu azdıran nedenler ortada... Yurtdışı risklerin yanında büyüme hedefli yurtiçi finansal genişleme politikaları, hız kesmeyen fiyat artışlarını daha fazla gazlıyor. Oluşan yüksek talebe TL’deki değer kayıpları da eklenince üretici girdi maliyetleri tüketici fiyatlarıyla kolerasyon oluşturuyor ve tüketici enflasyonu tutulamaz hale geliyor.

Dolayısıyla TCMB Nisan toplantısında güçlü büyüme, cari açığa dair riskler ve uzun vadeli yatırım kredilerinde büyüme ihtiyacı gerekçe gösterilerek makro ihtiyati politika setinin kuvvetlendirilmesine karar verilmesi tevekkeli değil.

Dedim ya, makro ihtiyati tedbirler gayri ihtiyari 2008 yılındaki küresel krizi çağrıştırıyor. Küresel krizde konvansiyonel para politikalarının yetersizliği ve mevcut parasal sistemin riskleri görememesi ve buna bağlı soruna çözüm üretememesi tüm ülkelerde yıkıcı bir hal almıştı.

İşin içinden çıkamayan dünya, krizin sonunda istikrar için yeni bir bakış açısını gündeme taşırken o süreçte makro ihtiyati tedbirler merkez bankalarının boyunlarına yüklenmişti.

***

Tabii o dönemde Türkiye de boş durmadı. 2001’de yaşadığı krize karşı bankacılık sistemini mümkün mertebe güçlendiren Türkiye, 2008 yılı krizinde sağlam durdu. Fakat bunalımın azami zararlarından korunmak için ihtiyati tedbirleri uygulamaya koydu. Ardından başta enflasyon ve faizlerin düşürülmesiyle iyi bir ekonomik başarı elde edildi. Bugün de aynısını beklemek hakkımız olsa gerek!

Makro ihtiyati tedbirlerin temel amacı finansal istikrarı sağlamak, ekonomiyi iç ve dış risklere karşı korumak… Bugün için öncelikle öne kredi büyümesi çıkıyor… Hızlı kredi büyümesine karşı finansal sistemin dayanıklılığını artırmak, kredi ve varlık fiyatlarındaki aşırı büyümeyi sınırlamak makro ihtiyati politikaların başında geliyor.

Peşinden finans sektöründe sistematik şoklara karşı koruyucu tedbirler almak, ekonomiye kredi akışının devam etmesini sağlamak, finans sistemindeki zincirin kopmasını önlemek ve iflas etmesine izin verilmeyecek kilit kuruluşları belirleyerek önlemleri artırmak, malum politikayı destekleyen unsurlar şeklinde sıralanabiliyor.

Mesela; ticari ve bireysel kredilerdeki büyümeyi engellemek için yeni düzenlemeler yapmak, kredi ve kartlarda taksit sınırlandırması, yabancı para ile borçlanmaya ölçü getirmek, zorunlu karşılık oranlarını iyi kurgulamak, para ve maliye politikalarında eşgüdümü en üst seviyeye çıkarmak gibi…

***

14 Nisan’daki TCMB toplantısı karar metninde, “Makro ihtiyati politika setinin güçlendirilmesine karar verilmiştir… Kurul, uzun vadeli Türk Lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli olduğunu değerlendirmiştir…” ifadeleri TCMB’den yeni bir adımın geleceğini gösteriyor.

Ne gibi, diye sorarsanız; zorunlu karşılıklar, kredilere yönelik taksit sayısı, teşvik ve kredilerin kullanımının takibi, risklere göre hareket alanlarının tespit edilmesini sayabiliriz... Bu arada 2 Nisan 2022 tarihinde kaleme aldığım “Kredilere sıkılaşma mı geliyor?” başlıklı yazımı da hatırlatmak istiyorum.

TCMB peki niçin makro ihtiyati tedbirleri karar metnine aldı, derseniz, buna Tera Yatırım Başekonomisti kıymetli Enver Erkan’ın, “Cari açık ve bununla ilişkili olarak kredi büyümesi konusunda bir kontrol mekanizmasının devreye girmesine ihtiyaç duyulmuş olabilir… İhracatçıların Merkez Bankası’na satmakla yükümlü olduğu döviz gelirleri oranının yüzde 25’ten yüzde 40’a çıkarılması düşünülmekte” ifadeleriyle cevap verebiliriz.

Bir yandan “Liraizasyon ihtiyati tedbirlerin neresinde?” diğer yandan “Liraizasyon enflasyonda ne kadar etkili?” diye düşünmeyen var mı? Yoktur sanırım!

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi