LİCE OLAYLARI VE ARKASI
Diyarbakır Lice ilçesi Kayacık Jandarma karakolunun yenilenmesi çerçevesinde yapılan inşaatı 200 kişinin üzerinde bir grubun basması. Ve işçilerin kaldığı çadırları yakması üzerine olaya karakoldaki jandarmalar ve gelen takviye kuvvetlerin müdahalesi ile ortalığın bir anda savaş alanına dönüşmüştür. Saldırgan grubun karakola Molotof kokteyllerle ve taşla saldırısına, jandarmanın havaya ateş açarak karşılık vermesi, olay sırasında saldırganlardan bir kişinin vurularak hayatını kaybetmesine sebebiyet vermiştir.
Olay sırsında hayatını kaybeden gencin BDP tarafından sırtından vurulduğu öne sürülmüştür. Diyarbakır valisi Cahit Kıraç, olayların provokasyon olabileceğini olayın bir an evvel aydınlatılacağını söylemiştir. Olayla ilgili olarak İç işleri bakanı Muammer Güler ise, olayı incelemek üzere müfettiş gönderileceğini açıkladı. Açılım, çözüm süreci ile şımaran PKK, yandaşları ve BDP? liler için eylem ve gösteri yapacak yeni bir bahane ortaya çıkmıştır.
Ülke gündemi gezi parkı olaylarına endekslenmişken bölgede gelişen olaylar sancılı bir çözüm ve geri çekilme sürecinin olacağını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Cizre?de ortaya çıkan, ?örgütün polis diploma töreni? ve ?yol kontrolü? ne dair görüntüler. Ardından Lice?de karakol inşaatı nedeniyle çıkan olaylar önümüzde çok daha sıkıntılı gelişmelerin meydana geleceğinin açık habercisidir.
Görülüyor ki, hükümetin İmralı ile müzakereye oturması, terörist başını muhatap alması, BDP heyetinin mutat İmralı ziyaretleri ile terörist başından aldığı talimatları PKK organlarına iletip bir köprü kurması ile PKK bölgede kontrolün kendilerine terk edildiğini sanmaktadırlar.
Çekilme süreci için, Devletin güvenlik güçlerinin çekilen gruplara müdahale etmemesi, operasyonların karakol ve baraj inşaatlarının durdurulması talep ederken, PKK ve BDP Kürt siyasi hareketinin çözümden yana kararlığının devam ettiği yönünde beyanlarda bulunurken bu tür saldırıların arkasını iyi görmek gerekir.
Olaylarla ilgili olarak, Başbakan Erdoğan, Lice olayının, sıradan bir olay olmadığını belirterek, "Lice olayının da dayandığı yer, esrar olayıdır, Hint keneviri olayıdır. Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir. Daha güvenlikli karakolları yapmak durumundayız. Niçin? Ülkemizin güvenliği için. Bunun için de bazı siyasi partilerden ve örgütlerden izin alacak halimiz yok" demiştir. Bu olayların süreci baltalayamayacağını çözüm sürecinin, adı üzerinde bir süreç olduğunu, bundan sonra da devam edeceğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonuna kadar, tek bir ferdi kalıncaya kadar, ülkesini, milletini, sınırlarını, bayrağını, onurunu ve şerefini kahramanca korur ve koruyacaktır" demiştir.
BDP adına konuşan Gülten Kışanak, ?bölgede Hint Keneviri ve esrar yetiştirilmesi ve ticaretine yapılan operasyonların bir bahane olduğunu, böyle bir şey varsa onbin gençle tarlalara yürüyeceklerini ve ayakları ile ezeceklerini? ifade etmiştir.
Son zamanlarda bölgede ardı ardına uyuşturucu operasyonları düzenleniyor. Öyle ki karakol baskınından iki gün önce de Lice de operasyon yapıldı ve 40 ton esrar ele geçirildi. Bölgede terörle birlikte gelişen uyuşturucu trafiği yıllarca devletin de üzerinde durmaması, uyuşturucu baronlarını bölgenin neredeyse hakimi yaptı. Bir anlamda çözüm süreci uyuşturucu baronları ile de savaş anlamına gelmektedir. İmralı görüşmelerinde terörist başı ile bu konuda anlaşılmış olduğu kanısına varmak sanırım yanıltıcı olmaz. Terörün en büyük gelir kaynağı olan uyuşturucu ticaretinde Öcalan?ın vazgeçmiş olması örgüt içerisinde uyuşturucu trafiğini yönlendirenlerin bu karlı işten vazgeçmeyi düşünmedikleri görülüyor. Birde bu rantın dış kaynaklarının olduğu unutulmamalıdır. Öcalan süreç adına bu ranttan vazgeçmesine sıcak bakmayan bir grup PKK yöneticisinin ve yabancı ortaklarının bu nedenle bir takım grupları provokasyon hareketlere yönlendirmeleri de kuvvetle ihtimaldir.
Başbakanın maksadın karakol inşaatına tepki olmadığı, bölgede uyuşturucu yetiştirilen tarlalara müdahale edilmesine engel olmak olduğu iddiasının doğru bir tespit olduğunu da ortaya koymaktadır. Hükümetin uyuşturucu ekimi ve ticaretinin üzerine ısrarla gitmesi samimi olmak koşulu ile sevindiricidir. Bu yönde muhalefetinde iktidara destek olması dileğimizdir.
Yıllarca terörle mücadele etmiş olan biri olarak, terörün parasal gücünün uyuşturucu ticaretinden geldiğini, uyuşturucu taşeronluğu yaptığını. PKK?nın 30 yıl önce 1350-1500 kişilik çoğunluğunu dağılan Asala örgütü ve Suriyeli Ermeni militanların oluşturduğu bir örgüt olduğunu. Bu rant?ın yabancı ortakların dışında, siyasetçi, milletvekili, bürokrat, ordu, emniyet mensupları, işadamları ve hatta sanatçılardan oluşan ortaklarının olduğunu. Bu nedenle rahat manevra yapabildiklerini ve halkı sindirmek sureti ile terör örgütüne taraftar sağladıklarını her fırsatta anlatmaya çalıştım. Bu gün geldiğimiz noktada artık her şey alenen ortaya çıkmıştır.
İbrahim H.SİPAHİ
04.07.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.