İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Küresel ısınma Kuraklık ve Susuzluk tehlikesi

Küresel ısınma Kuraklık ve Susuzluk tehlikesi

 

Yaşadığımız yüzyılın kâbusu küreselısınma ve yaşamımızı etkileyen tehlikeleri ve özellikle yaşamımızın tartışılmaz vazgeçilmez en büyük ihtiyacı SU. Küresel ısınmanın getirdiği mevsim değişiklikleri, kuraklık, çevre kirliliğinin su kaynaklarının kirlenmesi ve azalmasına etkileri nelerdir?

Küresel ısınma nedir küresel ısınmanın sebepleri nelerdir?

İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratmasısonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafındanısıtılıyor.

Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor.  Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor.Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması,ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artmasıgibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilim adamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860?tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor.
Bilim adamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkileri olduğu görüşünde. Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.

Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor.
2007?nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü vardı ve maalesef bu gerçek oldu 2007 yılında ülkemizde içinde olmak üzere dünyanın her köşesinde son 70 yılın en sıcak yazı yaşandı.

Küresel ısınmanın Türkiye ye etkileri:

İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin bir senaryo hazırladı. Bu senaryoya göre, küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, 2070?te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek. Ekosistem değişecek, canlı türleri yok olma tehlikesi yaşayacak.

?Kar yağdığı kışlar da olacak, daha az kar yağdığı kışlar da olacak. Türkiye?nin ekosistemlerinde ciddi sorunlar olacak ki bu ekosistemler de bir ülkeyi bir coğrafyayı ayakta tutan şeyler... Böceğiyle, merasıyla, kurduyla, hayvanıyla canlılar etkilenecek, bir sürü canlı yok olacak...?
Dalfes, küresel ısınmayla mücadele konusunda, öncelikle, sera gazlarının yayılımının azaltılmasıgerektiğini vurguluyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmaların önümüzdeki yıl tamamlanması planlanıyor.

Kuraklık ve Türkiye?de Su:

2000 yılında Almanya da yapılan dünya su zirvesinde, küresel ısınma nedeni ile kuraklık ve su kaynaklarının azalması var olan suların çevre kirliliğinden dolayı kullanılamayacak hale geleceği tedbirler alınmazsa bundan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olacağı konusunda görüş bildirmiştir.

Dünya nüfusu 150 yıl önce 1 milyardı. Şimdi 7 milyar. 2050 yılında 9 milyar olacağı hesaplanıyor. Nüfusla beraber dünya ekonomisi son 50 yılda 5 kat büyüdü. Nüfus ve ekonomi büyüdükçe doğa ve çevreye verilen tahribat katlanarak büyümeye devam ediyor. Dünya nüfusunun %20?sini oluşturan kalkınmış ülkeler, dünya kaynaklarının %80?ini kullanıyor ve bu oranda da dünyayı kirletiyor.

Doğal kaynakların üçte ikisi yok edildi. Dünyadaki 10 bin kuş türünün %12 si, 4500 memeli türünün %30 u, balıkların dörtte biri, bitkilerin dörtte biri yok edildi. Tarımsal genetik çeşitliliğin dörtte üçü yok edildi. Tarım alanlarının üçte biri yok edildi. Kimyasal gübre ve zirai ilaçlar doğal dengeyi bozdu. Tarım topraklarını kirletti. Dünya topraklarının üçte biri çölleşti.

Küresel ısınmayla birlikte dünyanın dengesi bozuldu. Mevsimler değişti, bitkiler erken çiçek açmaya, hayvanlar erken doğurmaya başladı. Kuşların göç zamanı değişti, kış uykusuna yatan hayvanlar uykuyu unutmaya başladı. Susuzluk, kuraklık, açlık, iklim göçleri, doğal afetler, salgın hastalıkları kapımızdadır.

Küresel ısınma en çok su kaynaklarını etkilemektedir. Suyun yanlış yönetimi ve yanlış kullanımından dolayı dünya nüfusunun %40?ı susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya.1milyar insan sudan mahrum.1,5 milyon çocuk her yıl kirli sudan ölüyor. 2025 yılında nüfusun üçte ikisi susuzluk ile ilgili sıkıntı yaşayacak. Bir insanı besleyecek yıllık gıda üretimi için yılda 2 ile 5 ton su harcanıyor.2050 yılında 9 milyar olacağıhesaplanan dünya nüfusu için %70 daha fazla gıda üretilmesi gerekiyor. Bu oranda da üretim için su tüketilecek. Ayrıca gıdaların %30?u çöpe gidiyor. Böylece bu kadar da su kaybı oluyor. Dünyadaki insanların %18?i temiz su bulamıyor. Denizler, akarsular, göller, yer altı suları kirlendi. Su dengesini ve doğal dengeyi sağlayan dünyadaki sulak alanların yarısı kurutuldu.

Yer altı sularımız her yıl bir-iki metre çekiliyor ve kirleniyor. Suyun can damarı sulak alanların yarısı ülkemizde kurutuldu. Geri dönülemeyecek şekilde doğal yapısı bozuldu. Kurutulan alan neredeyse Marmara Denizi kadardır. Bırakın geçmişi Seyfe Gölü, Akşehir Gölü, Eşmekaya, Meke Gölü, Sultansazlığı, Ereğli Akgöl daha yeni kurutuldu. Beyşehir Gölü, Bafa Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü gibi daha onlarca gölde sular, yağmur ve kar yağışının nadir olarak fazla olduğu yıllar hariç tamamen çekilmek üzere. Hâlbuki kurutulan veya suyu çekilen göllerde kuraklığın etkisi sadece %7 dir. Bu alanlar tamamen yanlış su yönetiminden ve yanlış su kullanımından kurumuştur. Bu sulak alanlarda hayat tamamen durmuştur. Binlerce kuşun yaşadığı bu alanlarda artık kuş sesi yoktur. Tamamen çölleşmiştir. Etrafında yaşayan insanlar perişandır. En acısı da kurutulan bu alanların tamamına yakını koruma statüsünde ya Milli Park, Sit alanı, ya da ramsar alanıdır.

Yanlış tarım ve su politikasından dolayı, ülkemizin en kıt su kaynağı bulunan Konya havzasında, suyu en çok harcayan pancar üretimi devam etmektedir. Hem de yüzeysel sulama yapılarak. Bu sayede bölgedeki hem göllerin su seviyesi düşmüş, hem de sulak alanlar kurumuştur. Artık 50 binden fazla kaçak kuyu ile Konya ovasındaki Türkiye?nin %40?ına sahip yer altı suları her yıl 1?2 metre aşağılara çekilmekte, hatta Tuz gölü seviyesinin altına düştüğü için yer yer tuzlanmaktadır.

Ülkemizde sulanabilir alanlardaki tarımsal amaçlı kullanılan sulamanın %92 si yüzeysel, %75 i yağmurlama, %0,5 i damlama sulama ile yapılmaktadır. Yüzeysel sulama yapılan araziler gittikçe tuzlanarak çoraklaşmakta ve çölleşmektedir. Harran?da ve Konya ovasında bu durum en büyük tehlikedir. Son yıllarda damlama suyu sistemi için teşvikler verilmesi memnuniyet verici olmasına rağmen yeterli değildir.

Ülkemizde atık suların %98?i arıtılmayarak akarsulara, göllere ve denizlere bırakılmaktadır. Her litre atık su onlarca litre temiz suyu kirletmektedir. Evet, bütün bu olumsuzlukları uzatmak mümkündür.

Susuzluk tehlikesine çare bulmak ve dikkat çekmek için, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1992 yılında Rio?da düzenlenen çevre ve kalkınma konferansında 22 Mart gününü Dünya Su Günü ilan etmiştir.

BM 2006 Dünya Su Gününde yayınladığı raporda; aslında dünyadaki suların herkese yetebileceğini fakat suyun yanlış yönetiminin susuzluğa sebep olduğunu açıklamıştır. Önümüzdeki yılların, en önemli çevresel sorununun su olacağını görüyoruz.

Küresel ısınma su döngüsünü aksatmakta ve susuzluğa en büyük sebeplerinin başında gelmektedir. Fakat özellikle ülkemizdeki susuzluğun ana sebebi, yanlış yönetim ve yanlış kullanımdır. İçinde bulunduğumuz 2012 yılında kar yağışının mevsim ortalamasının üstünde olmasından dolayı susuzluk çekilmeyecektir. Ama önümüzdeki yıllarda aynı bereketi yaşayacağımızı kimse tahmin edemez.

Küresel ısınmadan, susuzluktan ve kuraklıktan kurtulmak için aşağıdaki tedbirlerin alınması gerektiği savunulmaktadır;

1. Suya erişim hakkı Anayasal güvence altında alınmalıdır.

2. Başta nükleer olmak üzere hidrolik santralleri, güneş, rüzgâr ve jeotermal enerji kaynakları ile bio yakıt ürünleri devreye sokulmalıdır. Hidroelektrik santraller kurulurken doğal denge bozulmamalıdır.

3. Kurutulan sulak alanlar tekrar suya kavuşturulmalıdır.

4. %95?i kayıp olan vahşi sulamanın önüne geçmek için; damlama sulama sistemi devlet tarafından ücretsiz kurulmalı veya çiftçimize uzun vadeli faizsiz kredi verilmelidir. Çünkü her kayıp suyun maliyetinin bundan onlarca kat fazla olduğu unutulmamalıdır.

5. Kuraklığın en yoğun yaşanacağı Konya ovasından başlayarak, damlama sistemine geçene kadar pancar ekimine son verilmeli, bundan oluşacak çiftçi zararı devlet tarafından karşılanmalı.Kaçak kuyular kapatılmalıdır. Yoksa önümüzdeki yıllarda tarım için su kalmayacaktır.

6. %95 lere ulaşan tarımsal su kayıplarının, %45?lere ulaşan şehir suyu kaçaklarının ve %18 lere ulaşan sanayi üretimi kaçaklarının önüne geçilmelidir.

7. İnsanlarımız artık çok dikkatli su kullanmalıdır.

Türkiye su fakiri bir ülkedir.

Türkiye su fakiri bir ülkedir. Kişi başına düşen su miktarı yılda 1450 metre küp. Yirmi yıl önce bu miktar 4000 metre küptü. Nüfusumuzun artmasıyla 30 yıl sonra 1000 metre küpe düşecek.

WWF-Türkiye Su Kaynakları Program raporuna göre,

Ülke Kişi Başına Düşen Kullanılabilir Su Miktarı (yıllık)

SURİYE 1.200 m3

LÜBNAN 1.300 m3

TÜRKİYE 1.430 m3

IRAK 2.020 m3

ASYA ORTALAMASI 3.000 m3

BATI AVRUPA ORT. 5.000 m3

AFRİKA ORT. 7.000 m3

GÜNEY AMERİKA ORT. 23.000m3

DÜNYA ORT. 7.600 m3

Türkiye?de Su

2030 yılında nüfusu 100 milyona ulaşacak olan Türkiye, kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecek

Suyun Kullanımı

? Tüm sektörlerde suyu plansız kullanıyoruz!

? Tarımsal sulamanın %88?i vahşi sulama

? Kentsel kullanımda kaçak ve kayıpların oranı %40

? Bir litre atık su, sekiz litre tatlı suyu kirletiyor:

? Belediyelerin sadece %8?inde arıtma tesisi var

? OSB?lerde atık suların %25?i arıtılmıyor

Suyu doğru yönetmiyoruz!

? Ulusal bir Su Vizyonumuz yok

? Su yönetiminden sorumlu 14 farklı kurum var

Sulak alanlarımız kuruyor ve kirleniyor!

? Son 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik

? Kaybettiğimiz sulak alanlar;

Amik Gölü, Avlan Gölü, Kestel, Gavur, Yarma, Aynaz, Hotamış,

Eşmekaya sazlıkları

? Giderek kuruyan ve kirlenen sulak alanlar;

Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, Akşehir-Eber Gölleri, Bafa Gölü, Eğirdir Gölü,

Kulu Gölü, Sultansazlığı

Yeraltı sularımız tükeniyor!

? Konya Havzası?ndaki 50bin kuyunun yarısı kaçak

? Her sene su seviyesi 1-2 metre düşüyor

Dünya ısınıyor!

? 2025?te ülkemizdeki yağışlar %25 azalacak

? Hali hazırda, Konya Havzası?nda yağışlar %40-60 oranında azaldı

WWF-Türkiye neler yapıyor?

Amacımız; kısıtlı olan su kaynaklarımızın akılcı kullanımı ve yönetimi

için ülkemizin 25 nehir havzasında örnek uygulamalar geliştirmek; sulak

alanlarımızın korunmasını sağlamak

Nerelerde çalışıyoruz?

? Susurluk Havzası (Uluabat Gölü)

? Konya Havzası (Tuz Gölü, Ereğli Sazlıkları, Beyşehir Gölü)

? Doğu Karadeniz Havzası (Fırtına Vadisi)

? Gediz Deltası (İzmir), Sultansazlığı (Kayseri), Akşehir-Eber Gölleri

(Konya-Afyon), Eğirdir Gölü (Isparta), Bafa Gölü (Aydın)

WWF-Türkiye Ne Öneriyor?

? Suya?doğru" bakmak

? Ulusal Su Yasası

? Entegre Havza Yönetimi

? Bütün sektörlerde su tasarrufu

Bütün bu araştırma ve raporlar gösteriyor ki geleceğimiz bir anlamda kendi ellerimizde, doğayı doğal kaynaklarımızı özelliklede su ve su kaynaklarını çok dikkatli kullanmak küresel ısınmadan daha az etkilenmek için olağan üstü çaba göstermemiz kendimiz ve gelecek nesiller için olmazsa olmaz görevlerimizdir.

Daha sağlıklı bir nesil ve gelecek için doğayı korumak ve kollamak için bilinçlenmeli ve çevremizi bilinçlendirmeliyiz.Sağlıklı mutlu yaşamlara.

 

İbrahim H.SİPAHİ

26.02.2013

 

Kaynak:

  • · Buket Bahar Dıvrak WWF-Türkiye Su Kaynakları Program Müdürü
  • · Nevzat CEYLAN Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı Genel Sekreteri
  • · Küresel ısınma org.
  • · İTÜ.AEY.Küresel Isınma raporu.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi