Kur'an Şiirleri - 8 / İki kişiden ikincisi

Kur'an Şiirleri - 8 / İki kişiden ikincisi
?Siz ona yardım etmezseniz; hatırlayın o zamanı ki kâfirler, onu yurdundan çıkardıkları zaman, o yardım etmişti ona. O, iki kişinin ikincisiydi ancak...



?Siz ona yardım etmezseniz; hatırlayın o zamanı ki kâfirler, onu yurdundan çıkardıkları zaman, o yardım etmişti ona. O, iki kişinin ikincisiydi ancak ve hani ikisi de mağaradaydılar. Aarkadaşına, ?Mahzun olma!? demişti, ?Şüphe yok ki Allah, bizimle berâberdir.? Şüphe yok ki Allah, ona manevî bir kuvvet ve huzur vermişti ve onu, sizin görmediğiniz ordularla kuvvetlendirmişti ve kâfir olanların sözlerini alçaltmıştı, Allah'ın sözüyse zâten yüceydi ve Allah, her şeye üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.? Tevbe Suresi, Ayet: 40.



Kuşandım, baharı!

Haftanın en sevinç veren, en güzel günü, Cuma?nın;

Uzun kısa demedim, gecesi mağaram oldu.

İki kişiden ikincisiyim ben.

Zonklayan şakaklara yasladım, göz çukurlarımı.

Evrenin bakmaya doyamadığı yüz, dizimde konuk.

Yüreğimde, Yusuf türküleri, zindan seyran olmuş.

 

Genç bir şairim, aklım, bir küçük kara örümcek.

Ağını, girişe ördü hemen.

Kalbimse, güvercin, beyaz, ürkek, yirmi iki yaşında.

Gözlerinde, bir eylül sabahı gördüm.

Yuvasını yaptı ve bıraktı yumurtasını.

İçine koydum rüyamı.



En güzel yerinde, uykuların, ben yoktum.

Yağmurda kalan eşiğinde, beklerdim, hayrı!

Tanıdım hemen kapıdaki yumruğu,

Kara kollar, yeşil kollar, peş peşe..

Ellerin kurusun paşa!

 


Erzurum?da, yirmibirinci asra on sekiz kala, gerideydi zaman.

Beyaz karanfilleri yüreğimin, davacı kara çizmelerden.

Gece namazından götürüldüm.

Adresimi, ezbere bilirdi, resmi cahillik.

Ayakkabılarıyla girdiler, melek dolu, aydınlık odama.

Ezdiler, gençlik sesimi.

Kitaplar, ayak altına serildi ve şiir yazılmış kağıtlar..



Bileklerde, sevda, yemin ve kelepçe.

Şecaatli, metin yürüdüm, kollarda, götürülürken.

Tepelerinde dönecektim, yiğitlerin, meleklerin kanatlarında..

Uygun adım sert geçiş yaptılar.

Işığına, el uzattılar, yüreğimin; karanlığa inat.

Anlamadılar, anlımdaki aktan.

Kara zulüm büyüdü, yanılgı yanılgı.

 

Saf hasrettim, billur damlası, baharın; güller goncası..

Sevdim, ölür gibi; unutacak kadar dünyayı.

Tadını almıştım bir kez, ölümsüzlüğün; ikbal aramıyordum.

Kızarsın, tüm pembe yıllar; sermayeyi umuda yükledim.



Ne soğuk bedenimde isterim, kızılca karanfiller,

Ne de dostlara emanet tabutumda!

Çemberinden geçir, geçirebildiğin kadar, ey yalan felek!

Kırmızı mürekkeple yazıyorum, çilenin adını,

Sonsuz güne!

Mustafa Yürekli - Haber 7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.