Karadeniz de hamsi, Ülkede gündem bolluğu;
Değerli okurlar, son zamanlarda ülkemizde gündemde o kadar çeşitlilik yaşanıyor ki, yetişebilene aşk olsun. Gündeme düşen bir konu daha tam anlaşılmadan, üzerinde görüş ve tartışmalar henüz başlamışken, bir de bakıyorsunuz gündeme bomba gibi başka bir konu düşüyor.
Bu aralar basın ve köşe yazarları için adeta Karadeniz de hamsi bereketi gibi yazacak konu ve malzeme bolluğu var. Yazdıklarımızın henüz mürekkebi kurumadan yeni bir gündem doğuyor, kulağımız haberlerde, siyasilerin beyanatlarında, bir yandan konuyu analiz ediyor değerlendiriyor ve yorumluyor ardından bilgisayarın başında gözümüz ekranda eller klavyede yazıyı yayına yetiştirme telaşını yaşanıyor.
Sözde demokratikleşme paketiyle her biri ayrı bir tartışma konusu olan maddelerin birer birer yürürlüğe girmesi ile her gün yeni bir gündem oluşuyor. Kimlik kavramı, andımız derken kamuda başörtüsünün serbest bırakılması, meclise dört AKP?li milletvekilinin Türbanla gelmesi ile gündemi adeta fokurdattı. AKP ve CHP?nın keskin tavırları konuyu gereksizce uzatarak ortamı gerdi.
Şimdi de sıra öğrenci yurtlarında ve öğrenci evlerinde.
Yaşadığı şehir dışında üniversite kazanan çocuklarımızın büyük çoğunluğu KYK?nun yurt sayısı ve kapasitelerinin yetersizliği nedeni ile özel yurt, apart veya ev tutmak zorunda kalıyorlar. Her konuşmasında 3-5 çocuk tavsiyesinde bulunan başbakan, önce asgari ücret ve açlık sınırı altında maaş alan emeklilerin gurbette yüksek öğrenimde olan çocuklarının barınmalarını sağlamalıdır.
Bende Adana?da ikamet ediyorum. Küçük kızım İstanbul Marmara Üniversitesini kazandığında, kazanmasının sevincini yaşarken bir yandan da ben Gazi olduğum için kızımın öncelikli ve bedelsiz yurt hakkı olmasına rağmen devlet ile mahkemelik olmam münasebeti ile özlük haklarım askıya alındığından yurda yerleştirme tasasını çekmeye başladık. Neyse şansımız yaver gitti normal şartlarda ücretli olarak yurt çıktı. Ancak iki yıl sonra okuduğu bölüm Beykoz Kampüsündan Göztepe Kampüsüne taşınınca, hem ev tutmak hem de gidiş gelişi için yol parası masrafı ile de karşı karşıya kaldık. Önceki yurt ve kampüsün duvarı ortak idi.
Gelelim kız ve erkek öğrencilerin aynı kampüs yurtlarında kalması konusuna. Araştırmalarımıza göre ülke genelinde kız ve erkek öğrencilerin aynı yurtta kalması diye bir durum mevcut değil. Bazı kampüslerde bir birine yakın kız ve erkek öğrencilerin yurtlarının olduğu doğru. Ancak konu öyle lanse ediliyor ki, sanki kız ve erkek öğrenciler aynı yurtta kalıyormuş gibi. Apart ve evler konusunda ise, çevremizde kız-erkek birlikte kalanlara şahit olmadık. Var ise, oda öğrencilerin ailelerinin karar vereceği gözeteceği bir konudur.
Özellikle yurtlarda kız ve erkek öğrencilerin bir arada kalması hiçbir kritere göre uygun olmamakla beraber kabul edilebilecek bir durumda değildir. Devletin geleceğin teminatı olan gençlerimize, devletin vatandaşına sahip çıkması onu kötülüklerden koruyup kollaması asli görevlerinin başında gelir/gelmelidir. Fakat böyle hassas bir konuda sağduyulu olmak, ortalığı velveleye vermemek gerekir. Hemen arkasından da dört yıldır gurbette talebe okutan bir baba olarak da şu soru sormadan da edemiyorum , Ey başbakan, sen Suriye?den getirdiğin sığınmacılara beş milyar lira harcarken, bu yurda yerleşemeyen açıkta kalan gençlerimiz hiç aklına gelmedi mi? Beş milyar lira ile kaç üniversiteye yurt yapılabilirdi?, Kaç bin yavrumuz bu yurtlarda barınırdı? Kaç vatandaşımız geçimini zor sağlar iken şehirleri dışında okuttuğu çocuğuna ev tutmak zorunda kalmazdı?. Diye..
Tüm bu tartışmalar devam ederken, bir bu eksikti dedirten olay bu sefer Isparta?da yaşandı. Bir Anadolu lisesinde daha sonra açıklanan gerekçeye göre yemekhanenin kapasitesi yetersiz olduğu için kız ve erkek öğrencileri ayrı ayrı yemekhaneye alıyorlarmış. Sayın Müdür, ortalığı germenin polemiğe sebep olmanın ne anlamı var. Madem yemekhane yetersiz, doğaldır olabilir. O zaman kardeşim, dönerli olarak sınıf sınıf al yemekhaneye, bu kadarını idrak edemiyor musun? Yoksa niyetinin altında kaos yaratmak mı var? Niye bu ülkeyi bu kadar geriyorsunuz? Sızlandığınız bilinciniz altında sizi kemiren 28 Şubat sürecine de bunun gibi polemikler ve ortamı germe politikanız getirmedi miydi?. O gün asker vardı, bugün askeri sindirdiniz, nasılsa müdahale edecek bir güç yok diye mi düşünüyorsunuz?.
Yeter artık kardeşim, ne ortamı gerin nede milleti.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı-Yazar
07.11.2013/adanapost.com.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.