Kalorifer Kazanında Yakılan Uzman Çavuşun Eşi Ve Oğlu Konuştu
Doğu ve Güneydoğu'daki faili meçhullerle ilgili yürütülen soruşturmada, 19 yıl önce Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’nda kalorifer kazanına atılarak yakıldığı ileri sürülen Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın eşi Hatice Batırır, "19 yıldır eşim kayıp. Devletimiz çok büyük, isterse eşime ne olduğunu bulur. Onun bir mezarı bile yok" diyerek gözyaşı döktü.
Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Mart 1996 yılında Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın (26) kaybolmasıyla ilgili iddianame hazırladı. Hazırlanan iddianame Midyat Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede mağdur yakınları, gizli tanık, o dönemin karakolda görev yapan asker ve korucularının ifadelerinden yola çıkılarak şu iddialar yer aldı:
"Maktuller Süleyman Seyhan, Nedim Akyön, Mehmet Emin Aslan, Seyhan Doğan, Davut Altınkaynak, Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun çeşitli tarihlerde PKK'ya yardım ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı ve öldürüldü. Yaşananlardan kimsenin haberinin olmaması ve durumu üst makamlara bildirmesin diye Uzman Çavuş Bilal Batırır da karakolun kalorifer kazanına atılarak yakıldı."
İddianamede, şüpheli sıfatıyla yargılanan dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İ., Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet T., Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Y., Karakol Komutan Yardımcısı Haydar T. ve Uzman Çavuş Kerim Ş.’nin 'taammüden öldürme' suçundan 3 ila 8'er kez müebbet hapsi istendi.
"EŞİMİN BİR MEZARI BİLE YOK"
İddianameye göre eşi 19 yıl önce kalorifer kazanına atılarak yakılan uzman çavuşun eşi Hatice Batırır (42), kocasının karakolda gözetleme kulesinde görevli olduğunu, o gün evden çıkarken “İşim var, 'biterse öğlen eve gelirim bitmezse gelmem” dediğini anlatarak, "Gitti ve bir daha dönmedi. 8 Mart 1996 tarihiydi. İki çocuğum vardı, biri 4 aylık, diğeri 2.5 yaşındaydı. Yani maddi manevi 16 yıl sıkıntı çektik. 3 yıl oldu bir düzenimiz var. O zamana kadar onları büyütmek için çok zorluk çektim. Eşim bizi çok severdi, bırakıp gittiğine inanmıyorum. Başına mutlaka bir şey geldi" dedi.
Batırır, hazırlanan iddianamenin gerçek olup olmadığını bilmediğini, bu konuda konuşmak istemediğini ancak asıl gerçeğin kocasının vatanını savunurken 19 yıl önce kaybolmuş olması olduğunu söyledi. Batırır, "Eşim yolda kaçırılmış olabilir, bilmiyorum. O zaman terör çok fazlaydı, sokağa çıkma yasağı vardı. Eşim korkusuzdu, mert, yiğit bir insandı. 26 yaşındaydı. Ne olduğunu bilmiyorum. Biz yüreğimizi orada koyduk geldik. Keşke bir mezarı olsaydı diyorum. Burada yattığını bilseydik diyorum. Çocuklarım hani babasının orada yattığını bilse en azından orada dua okusaydı. Devletimiz büyük, ne olduğunu bulur. Bir asker sonuçta vatanın askeri, devlet bir askerini bulamayacak kadar aciz değil, isterlerse bulurlar" diye konuştu.
Hatice Batırır, eşinin şehit kabul edilmesi için 16 yıl mahkemelerde mücadele verdiklerini, 3 yıl önce şehit kabul edildiğini de vurguladı.
"BABALAR GÜNÜ’NÜ HİÇ SEVMİYORUM"
Babası kaybolduğunda henüz 4 aylık olduğu için onu hiç hatırlamayan, sadece fotoğraflardan babasını gören 19 yaşındaki Serhat Batırır ise, "3-4 aylıkken babasız kaldık, bu eksikliği devlet değil hiç kimse gideremez. Babamın hiçbir şeyini hatırlamıyorum, keşke hatırlasam da bir anım olsa. Babalar Günü’nün gelmesini istemiyorum, o gün yok gibi davranıyorum. Babam var ama sonuçta hiç yanımda olmamış bir insanın neyini kutlayım. Mezarı olsa çiçek alır giderim ama mezarı bile yok. En azından mezarı olsa gider dua okurum. Mezarı da olmadığı için insan bir şey yapamıyor" dedi.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.