Jüri üyeleri bugün Hakan Atilla hakkında karar verecek

Jüri üyeleri bugün Hakan Atilla hakkında karar verecek
ABD'nin İran'a yaptırımlarını delmekle suçlanan ve New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada jüri üyeleri Atilla'nın suçlu olup olmadığına karar verecek.

NEW YORK

ABD'nin İran'a yaptırımlarını delmekle suçlanan ve New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davanın 4 haftadır devam eden duruşmalarının ardından sona doğru yaklaşılan davada çapraz sorgulamalar tamamlanırken savcılık ve savunma makamı kapanış konuşmalarını yaptı. 

Yargıç Berman, bugün (Çarşamba) jüri üyelerine gerekli talimatları verecek ve onlardan Atilla'nın suçlu olup olmadığına dair karar vermelerini isteyecek.

Dava dosyası üzerinde ilk kez birbirleriyle görüş alışverişi yapacak olan jüri üyeleri ise İran yaptırımlarıyla ilgili dava da Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Atilla'nın suçlu olup olmadığına karar verecek.

Duruşmada ifade veren son kişi olan Atilla savunmasını tamamladı. Duruşmanın sabahki oturumunda savcılık makamı Atilla'nın çapraz sorgulamasına devam etti.

"ABD'de ve Türkiye'de hiçbir yasayı çiğnemedim"

Savcılığın, Atilla'nın daha önceki ifadelerinde de birebir görüşmediğini söylemesine rağmen ısrarla ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisinin (OFAC) eski direktörü Adam Szubin ile birebir görüşüp görüşmediğini ve bu görüşmede Halk Bankasını yaptırımlar konusunda uyarıp uyarmadığını sorması dikkati çekti.

Atilla ise Szubin'in kendisini ve Halk Bankasını yaptırımlarla iligili endişeleri konusunda uyardığı yüz yüze bir görüşmesinin olmadığını söyledi.

ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını hiçbir şekilde delmediğini ve iş adamı Rıza Sarraf'a da bu bu konuda yardım etmediğini belirten Atilla, ABD'de ve Türkiye'de hiçbir yasayı çiğnemediğini ifade etti.

Atilla'nın ifadesi tamamlamasının ardından öğleden sonraki oturumda taraflar kapanış konuşmalarını yaptı.

Savcı Yardımcısı Michael Lockard bu davanın "yalanlardan ibaret" olduğunu iddia ederek Atilla'nın "Halk Bankası'nın kara listeye alınmaması ve kendisinin bankadaki pozisyonunu kaybetmemesi için" ABD Hazine Bakanlığına yalan söylediğini öne sürdü.

Atilla'nın yaptırım uzmanı ve önemli bir kişi ve her şeyden haberdar olduğunu savunan Lockard, jüri üyelerinden Atilla'yı suçlu bulmalarını istedi.

Bu dava Rıza Sarraf'ın bir şovu

Savunma avukatlarından Victor Rocco ise, bu davanın Rıza Sarraf'ın bir şovu onun yalanları ve onun işlediği suçlarla ilgili olduğunu söyledi.

ABD hükümetinin Sarraf'a ve FETÖ firarisi eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'a kucak açtığına dikkati çeken Rocco, Atilla'nın "bu düzeneğin mimarı" olduğu iddialarını kanıtlayamadığını ifade etti.

"Sarraf ve Süleyman Aslan Türkiye’de tutuklandığında OFAC neden Halkbank’ı arayıp neler olduğunu sormadı? Neden takip etmediler, neden kendilerini bu işten uzak tuttular?" diye soran Rocco, "Atilla, Sarraf’ı yaptırım listesini alacak mısınız diye sorduğunda OFAC neden böyle bir şey yapmadı? Atilla 22 yıllık kariyerini böyle bir şey yaparak neden bitirsin? Atilla’nın her şeyi bildiğini gösteren kanıtlar nerede?” şekilde konuştu.

Asıl suçluların Sarraf ve onun rüşvet verdiği Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu belirten Rocco, Atilla'nın Sarraf ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını belirtti. Rocco, jüri üyelerinden yalanlar söyleyen, her şeyi satın alabileceğini düşünen Sarraf'a inanmamalarını istedi.

Jüri üyelerinden "Atilla suçlu olsaydı Sarraf ABD'de tutuklandıktan sonra ABD'ye iki kez gelir miydi?" sorusunu dikkate almalarını isteyen Avukat Rocco, sözlerine "Hem de Sarraf ABD’de tutuklandıktan sonra. Masum bir adam niye işbirliği yapsın? Atilla Szubin’in söylediği gibi terlemiyordu, gergin değildi. Çıktığı burada sorgulandı. Gayet sakin bir adam. Terlediğini, gergin olduğunu gördünüz mü?" şekilde devam etti.

Savunma makamının ardından savcılık yetkilisi Sidhardha Kamaraju'da bir konuşma yaptı. Kamaraju'nun Atilla'nın eğitimli bir kişi olarak bu düzeneğin arkasında olduğunu iddia etti. Kamaraju'nun banka düzenlemeleri hakkında bilgisinin olmadığını ileri sürdüğü Rıza Sarraf'ı savunması ise dikkati çekti.

Dava süreci

Salı günü duruşmanın sabahki oturumunu izleyenler arasında Türkiye'de hakkında soruşturma açılan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara da vardı.

ABD başkanı Donald Trump tarafından görevden alınan Bharara duruşmanın ardından savcı yardımcılarıyla ve Yargıç Berman ile görüşmüştü.

İran yaptırımlarını delmek için Rıza Sarraf ve başkalarıyla komplo kurmakla suçlanan Atilla, "Hayatımın hiçbir döneminde kimseyle komplo kurmadım...Kesinlikle suçlu değilim." demişti.

Atilla'nın avukatları 25 Eylül 2016'da Sarraf ile amcası olduğu söylenen "Ahad" isimli kişi arasında geçen telefon konuşmasınının hem Azerice hem İngilizce transkriptlerinin tamamını mahkemeye sunmuştu.

Sarraf'ın görüşmede "Ahad durum öyle değil, sana söylüyorum. Burada çıkıp 'tamam bu haltı ben yaptım' dersen rahat ediyorsun...Anlıyor musun? Ben zaten suçumu kısmen kabul ettim...Başka çarem yoktu, neyleyeydim.Ömür boyu hapis cezası mı alsaydım? Burada kanun yok, Yapmadığın bir şeyi kabul etmek zorundasın. Burada işler böyle yürüyor. Önemli olan suçunu kabul etmen. Bu baskı sadece Amerika'da var diğer ülkelerde olmaz. Suçunu itiraf edersen serbest bırakılırsın, durum bundan ibaret." dediği ortaya çıkmıştı.

Davanın "hükümsüz kılınması" talebi reddedilmişti

Atilla'nın yargılandığı davada savunma makamının tanıklık yapan FETÖ mensubu firari eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın "çalıntı deliller sunması" ve "yanlış ifade vermesi" nedeniyle "davanın hükümsüz kılınması" talebi reddedilmişti.

Savunma makamı, mahkemeye yeni bir dilekçe sunarak, delil yetersizliği nedeniyle Atilla'ya yönelik tüm suçlamaların düşürülmesi talebinde bulunmuştu ancak Yargıç Berman bu konudaki kararını henüz açıklamadı. Jüri kararı açıklandıktan sonra bile Yargıç Berman'ın savunmanın bu talebi konusunda karar verme yetkisi bulunuyor.

Atilla'nın avukatlarının bu davaya bakan ve New York'ta JFK Havalimanında tutuklandığında müvekkillerini sorgulayan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanı Jennifer McReynolds'ın ifade vermesi talebi ise reddedilmişti.

Korkmaz, delilleri nasıl elde ettiğini anlatmıştı

FETÖ firarisi eski Komiser Yardımcısı Korkmaz, mali şubeden atanmasının ardından 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili delilleri 6 farklı zamanda temin ettiğini söylemişti.

Soruşturmayla ilgili delilleri verdiği savcıyı 25 Aralık 2013 tarihinde ziyaret ettiğini belirten Korkmaz, delilleri kendisinin de muhafaza etmek istediğini ve savcıdan CD olarak aldığı delilleri daha sonra şifreli olarak kendi flash diskine ve hard diskine kopyaladığını ifade etmişti.

Korkmaz, Ocak 2014'ün sonlarına doğru söz konusu savcıyı 2 kez daha ziyaret ettiğini bildirirken, bu görüşmelerinde delillerin taranmış hallerini ve aramalarda elde edilen fotoğrafları aldığını ve bunları yine flash diskine aktardığını kaydetmişti.

Şubat 2014'te eski görevinden alınan savcının yeni ofisini ve Temmuz 2014'te de evini ziyaret ettiğini söyleyen Korkmaz, bu ziyaretlerinde de daha önce taranmamış olan belgeleri ve eksik kalan raporların dijital versiyonlarını aldığını anlatmıştı.

Haziran 2016'da da dosyada bilirkişi görevinde bulunmuş bir memurdan da delil temin ettiğini ifade eden Korkmaz, ABD'li savcılarla ilk olarak avukatı aracılığıyla iletişim kurduğunu aktarmıştı.

Gülen’in 'salıverme' talimatı sorulmuştu

Atilla’nın avukatı Harrison, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in örgüt mensubu hakimlere verdiği 'salıverme' talimatına ilişkin mektubunu göstererek yönelttiği soru üzerine Korkmaz, “Ben ne hakimi ne de Fetullah Gülen’i tanırım.” şeklinde savunmada bulunmuştu.

Firari FETÖ üyesi Korkmaz tanıklığa hazırlık sürecinde savcılıkla 40'tan fazla görüşme yaptığını, bazı günler 2, bazen 4 saat, bazen de daha uzun süre bir araya geldiklerini anlatmıştı.

FBI, 50 bin dolar vermiş

Korkmaz, ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) kendisine 50 bin dolar verdiğini ve ABD'de oturduğu evin kirasını ise savcılığın ödediğini söylemişti. Korkmaz, ABD'ye geldiği günden beri hiç çalışmadığını ancak çalışma başvurusunda bulunduğunu ve iki hafta önce olumlu yanıt aldığını anlatarak ABD hükümetinden yardım alıp almadığı sorusuna, "Savcılık 3 defa 300 dolar, toplamda 900 dolar verdi." demişti.

Firari Korkmaz, şubat 2016 serbest bırakıldıktan sonra ağustos ayında Türkiye'den nasıl kaçtığı hakkında bilgiler vermiş ve 17 Aralık operasyonuna ait belgeleri nasıl beraberinde kaçırdığını anlatmıştı.

Kokmaz, deliller ve ailesiyle beraber Türkiye'den kaçışını "Bir kaçakçı buldum, beni kaçırmasını istedim. Kara sınırından kaçtım." sözleriyle anlatmıştı.

Belgeleri havaalanında Amerikan güvenlik kuvvetlerine vermiş

İlk girdiği ülkeden pasaport temin edemediğini, başka bir ülkeye geçtiğini ve orada da pasaport alamadığı için üçüncü bir ülkeye gittiğini ifade eden Korkmaz, bu ülkede kendi adına düzenlenmiş bir pasaport edindiğini anlatmıştı. Bu ülkelerden Türkiye'ye iade edileceğinden korktuğunu belirten firari FETÖ üyesi Korkmaz, daha sonra ABD'ye kaçmaya çalıştığını anlatmıştı.

Korkmaz, Amerikan emniyet kuvvetleriyle irtibata geçtiğini, onların "katkısıyla" ABD'ye kaçtığını ve beraberinde getirdiği delilleri havalimanında teslim ettiğini belirtmişti.

Türkiye’de yargılandığı davada Korkmaz, 17/25 Aralık dosyalarında hiç görev almadığını ve gelişmeleri medyadan takip ettiğini savunarak "tek parafım yok, 17 aydır neden tutukluyum?” şeklinde ifadelerde bulunmuştu.

Sarraf'ın, Manhattan'da beraber kaldığı hücre arkadaşı tarafından "Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddiasıyla" dava edildiği bildirilmişti.

Faouzi Jaber isimli 62 yaşındaki mahkum, geçen hafta Çarşamba akşamı Sarraf aleyhine "tecavüz" davası için başvuruda bulunmuştu. Buna göre söz konusu mahkum Jaber, avukatı Alexei Schacht aracılığıyla, Manhattan'da beraber aynı hücreyi paylaştıkları sırada Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddialarıyla dava açmıştı.

Sarraf marihuana içtiğini de kabul etmişti

Duruşmalarına devam edilen dava süreci içinde Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtmişti. Sarraf, cezaevinde uyuşturucu madde olan sentetik marihuana içtiğini de kabul etmişti.

İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi suçlar atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı. Davanın başlamasına kısa bir süre kala ise Sarraf kensine yöneltilen 7 suçlamayı da kabul etmiş ve savclılıkla işbirliğine gitmişti.

Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.