İşte asrın münafıklarının ortak özellikleri

İşte asrın münafıklarının ortak özellikleri
 Onlar her devirde olmuşlardır. “Dış görünüşü ile mü’min gibi gözüken ancak iç aleminde küfrün içerisindeki” münafıkların ortak özelliklerini...

 

Onlar her devirde olmuşlardır. “Dış görünüşü ile mü’min gibi gözüken ancak iç aleminde küfrün içerisindeki” münafıkların ortak özelliklerini dikkatlerinize sunuyoruz...

 

Münafıklar her asırda boy göstermişlerdir. Ama asrımızın münafıkları daha sinsi. Kur’an-ı Kerim, itikâdî nifaktan, hadisler ise amelî nifaktan bahseder. Kur’an’da anlatılan münafık tipi itikâdî mânada “dış görünüşü ile mü’min gibi gözüken ancak iç aleminde küfrün içerisindeki”kişidir. Bakara süresinin hemen ilk başlarında insanları üç gruba ayıran Rabbimiz, mü’minleri beş ayet, kafirleri iki, münafıkları ise tam onüç ayette vasfetmiştir. Bu da bize, münafıkların çok daha tehlikeli bir grup olduğunu göstermektedir. Zirâ bunlar camideki saflarımızın arasında bizimle namaz kılıp, kendilerinin de Müslüman bir cemaat olduklarını iddia ettikten sonra, Müslümanlara her türlü ihaneti yapma veya ihaneti yapanlarla birlikte olma gibi bir duruş sergilerler. Bu yazımızdaMünafıkların Kur’an’da bahsedilen özelliklerini sadece maddeler halinde sıralamak suretiyle, günümüze yansımalarını sizlerin idrakine sunacağız.

1. Devletin Eğitim Kurumuna Alternatif Eğitim Kurumlar Açma ve İşletme: Kuba’da ev oturmaları ile başlayan nifak tohumları, Mescid-i Dırar (Münafıkların eğitim yaptığı dershane) şeklinde büyüyerek devam etmiştir.

2. Devlet başkanını ve Müslümanları küçük düşürücü faaliyetler:Sürekli peygamberi itibarsızlaştırma faaliyeti içinde olmuşlardır. Tebük seferinde devesi kaybolan peygamber için: Yedi kat göklerden haber alan bu kişi, şuracıkta kaybolan devesini dahi bulamıyor” şeklinde algı oluşturmaya çalışmışlardır. Ancak Allah Resulü olaya derhal müdahale etmek suretiye, Hz. Bilal’i çağırarak devesinin yerini söylemiş ve getirmiştir.

3. Kritik anlarda Müslümanları terk etme: Uhud savaşında ordunun 1/3’üne yakın bir kısmını geri döndürmek suretiyle İslam ordusunun cesaretini kırma eylemi.

4. İslam toplumu içinde moral bozucu haber yaymaları. Bu nifak çetesi lobi faaliyetleri ile sürekli müşrik Arap kabilelerini İslam devleti ve Müslümanlar aleyhinde kışkırtıcı eylemler içinde olmuşlardır.

5.Devlet başkanının namusuna varan şantaj hareketleri:En büyük örneği Übey b. Selül adındaki münafık başının ifk iftirası.

6.    Gayri Meşru Ekonomi Anlayışları:Bu nifak çetesi Müslüman gözükmelerine rağmen, asla utanma ve sıkılma olmadan para gelsin de nereden gelirse gelsin şeklinde bir ekonomi anlayışına sahiptiler. Çete başı Übey b. Selül, geceleri kendi cariyelerini para karşılığında zina yaptırırdı.

7. Asla Kur’an Eğitimi Yapmazlar: Nazil olan Kur’an-ı sahabe anında ezberler ve kâtipler de kayıt altına alırlardı. Ancak münafıklar bir tek ayet bilemezler ve ev oturumları ve mescid-i dırar’da asla tek harf Kur’an eğitimi yapmazlardı.

8. Liderlerinin Konuşmasının çok etkileyici olması: Kur’an bunlar hakkında: eğer konuşurlarsa onların konuşmasını etkileyicidir, buyurmuştur.

9.    Tele kulak/Dinleme/ Casusluk Faaliyetleri: Kur’an bu husustan çokça bahsetmiştir. Hz. Peygamberi bu konuda uyaran Allah Teâlâ, onların aslında mescide gelip dinlemeleri, casusluk faaliyeti içindir. Burada duyduklarını Yahudiler ve islam düşmanları ile paylaşır, onların yanında da “biz onlarla alay ediyoruz, aslında biz sizinleyiz” derlerdi.

10. Münafık gruplar, sürekli İslam düşmanları ile ve başta Yahudilerle İşbirliği içinde olmuşlardır. Münafık çete, dışarıda lobi faaliyetleri ile düşman ülkeleri İslam devleti aleyhinde kışkırttıkları gibi, içeride de İslam’a muhalifi gruplarla işbirliği içerisinde olmuşlardır. 

Bu on madde halinde sıraladığım hususlar daha da çoğaltılabilir. Ancak bunların en büyük özelliği, kendilerini topluma Müslüman olarak yansıtmalarıdır. Bu durum, tehlikenin daha da artmasına ve Müslüman toplum içindeki ihanetlerini rahat yapmalarına olanak sağlamaktadır. 

Hz. Peygamber, Medine dönemi döneminde ortaya çıkan bu ihanet şebekesini, asla devletin stratejik konumlarına getirmemiş, onlara görev vermemiştir. Ayrıca Tebük seferi dönüşünde bunların dershaneleri olan Mescid-i Dırar’ı da yıktırmak suretiyle bir araya gelmelerini önlemiştir. 

Kaynak:Yeni Akit

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.