İslamofobi endüstrisi korku üretiyor

İslamofobi endüstrisi korku üretiyor
  Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Bugün İslamofobi'yi oluşturmak isteyen endüstri, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan manzaraları...

 

 

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Bugün İslamofobi'yi oluşturmak isteyen endüstri, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan manzaraları gösterip, Müslümanlar aleyhine acımasız bir propaganda yaparak, İslam ile ilgili korkuyu yüreklere salmaya devam ediyor" dedi.

 

 

İSTANBUL (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bugün İslamofobi'yi oluşturmak isteyen endüstrinin, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan manzaraları gösterip, Müslümanlar aleyhine acımasız bir propaganda yaparak, İslam ile ilgili korkuyu yüreklere salmaya devam ettiğini belirterek, "Bu açılardan bakıldığında bugün İslam'ın cahil müntesiplerinin din-i mübin-i İslam'a verdiği zarar, azılı düşmanların verdiği zararı fersah fersah geçmiş bulunmaktadır" dedi.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi" toplantısı, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan Görmez, konuklarına katılımları için teşekkür etti.

 

Görmez, toplantının sonuçlarının şimdiden başta bölge olmak üzere bütün dünya Müslümanlarına ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederek, toplantının, alışık olunan ve karşılıklı güzel temennilerde bulunulan diplomatik bir toplantı olmadığını vurguladı.

 

Mehmet Görmez, toplantının bilimsel bir sempozyum, kelami veya fıkhi konuların müzakere edildiği bir görüşme olmadığını ifade ederek, şunları söyledi:

 

"Üzülerek belirtmek isterim ki, bu toplantı Filistin, Keşmir meselelerini, Doğu Türkistan'ı, Karabağ'ı, Arakan'ı Çeçenistan'ı ve Gazze'yi konuşacağımız; oralardaki Müslüman kardeşlerimizin dertlerine derman olmak üzere yapacağımız bir toplantı da değildir. Böyle olmasını çok isterdim. Maalesef bu toplantı Allah-u ekber nidalarıyla namaz kılınan camilerin nasıl bombalandığını, aynı kıbleye yönelenlerin birbirlerine nasıl cihat ilan ettiklerini ve masum insanların kardeşleri tarafından nasıl acı acı katledildiğini konuşacağımız bir toplantıdır. Bağdat, Musul, Kerkük, Rojava, Halep, Hama, Şam ve Trablusgarp'ta yaşanan çatışmaları konuşacağımız bir toplantıdır."

 

Son yıllarda hemen hemen tüm ramazanları acı, ızdırap, kan ve gözyaşıyla idrak etmeye başladıklarını dile getiren Görmez, bu ramazanda da başta Irak, Suriye ve Filistin olmak üzere İslam dünyasının çeşitli bölgelerinden yüreklerini burkan, iftarlarını zehir eden, orucun manevi ikliminin getirdiği sevinci daha kalplerine değmeden alıp götüren çok acı hadiseler yaşadıklarını anlattı.

 

Görmez, "Bugün bölgemizde yaşananlara hiçbir mümin vicdan sessiz kalamaz ve kalmamalıdır. Elbette her birinizin bu acıların dinmesi için bir cehd ve gayret içerisinde olduğunu biliyorum. Yapmış olduğumuz çağrı üzerine sizden aldığımız güç ve destek ile bugün bir aradayız" ifadelerini kullandı.

 

 

 

- "Bombalı saldırılar, kız çocuklarını kaçırma bütün Müslümanların başını öne eğiyor"

 

Bu toplantılardan sonuç alamaz, Müslümanların birbirlerine saldırmalarını engelleyemez, çatışmalara ve ölümlere son veremezlerse parçalanmış İslam dünyasından güç devşirenlerin yıllardır bir hapishaneye çevirdikleri Gazze'ye saldıracaklarını, nice masum çocukların, kadınların ve yaşlıların üstlerine bombalar yağdırmaya devam edeceklerini vurgulayan Görmez, ayrıca daha nice bölgelerde Müslümanların savunmasız biçimde ölüme terk edilmiş olacağını anlattı.

 

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hiçbir insaf, vicdan ve ahlak tanımadan Gazze'ye yapılan saldırıları telin ederek, şehitlere rahmet ve yaralılara acil şifalar dileyerek, bugün, Irak, Suriye, Libya, Nijerya ve benzeri yerlerde yaşanan adam öldürme, intihar saldırıları, kız çocuklarını kaçırma, camileri bombalamaların sadece buradaki insanları etkilemediğinin, bütün bir İslam algısını tahrip ettiğini ve tüm dünyadaki Müslümanların başlarını öne eğdiğinin altını çizdi.

 

 

 

- "Bugün yaşananları Hazreti Peygamber devrinde aramak büyük yanlıştır"

 

Bu durumun Müslümanların azınlıkta yaşadığı tüm bölgelerde, toplumsal dışlanmaya ve ötekileştirilmeye neden olduğunu vurgulayan Görmez, Müslümanların bulundukları coğrafyalarda korku, dışlanma ve şiddet tehditi altında yaşamayla karşı karşıya kaldığını söyledi.

 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, şöyle devam etti:

 

"Bugün İslamofobi'yi oluşturmak isteyen endüstri, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan manzaraları gösterip, Müslümanlar aleyhine acımasız bir propaganda yaparak, İslam ile ilgili korkuyu yüreklere salmaya devam ediyor. Bu açılardan bakıldığında bugün İslam'ın cahil müntesiplerinin din-i mübin-i İslam'a verdiği zarar azılı düşmanların verdiği zararı fersah fersah geçmiş bulunmaktadır. Çağdaş dünya bütün bunların sebeplerini okumakta ve tespit etmekte zorlanmaktadır. Herkes bu vahşetin sebeplerini İslam dininin ve mezheplerin tarihsel köklerinde aramaktadır. Oysa bunlar dinden ve mezheplerden kaynaklanmadığı gibi bu vahşetin köklerini asr-ı saadette, Hazreti Peygamber'in hadislerinde, Hazreti Osman'ın katliyle başlayan fitne döneminin akabinde yaşanan mezhep ihtilaflarında aramak da beyhudedir. Hiç kimse bugün Irak, Suriye'de olup bitenleri, Nehrevan'da, Cemel'de, Sıffin'de, Kerbela'da aramaya kalkışmasın."

 

Görmez, söz konusu olayların kökenlerini dinin kendisinde veya mezheplerin öğretilerinde aramanın yanlış olacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

 

"Sosyal bilimlerin bütün verilerini dikkate alarak bu hadiseleri değerlendirecek olursak bunlar, modern zamanların işgal ve sömürgelerinden sonra istibdatların gölgesinde, yoksulluk, cehalet ve esaretin ürünü olan yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin kin, öfke, ihtiras ve intikamlarını din ve mezhep görüntüsü altında meşrulaştırmaya çalışmasından başka bir şey değildir. Meydana gelen olayların sebeplerini sadece dışarıda aramak en kolay açıklama yoludur. Suçu diğer mezhebin yaptıklarında aramak kolaycılık olabilir. Veya yaşanan tüm bu hadiseleri İslam muhaliflerine, dış düşmanlara, şer güçlere, emperyalistlere, siyonistlere bağlamak, olayların arkasında bu türden komplolar aramak bugünümüzü kurtarabilir."

 

 

 

- "Alimler, Müslümanlara itidalli hareketi tavsiye etmeli"

 

Görmez, ancak gerçek sorumluluk idrakinde olanların ilk önce kendi tarafına bakacağını, yanlışlığı öncelikle kendinde arayacağını ve buna göre tahlil yaparak sonuca varmaya çalışacağını söyledi.

 

Ümmetin vicdanı, peygamberlerin varisleri olan alimlerin ümmetin aklı selimini temsil, adaleti ikame, birlik ve kardeşliği temin etme gibi ağır bir sorumluluk altında olduğunu belirten Görmez, alimlerin Müslümanlara itidalli hareketleri tavsiye etmesi, her türlü aşırılıktan, tehlikeden ümmeti koruyabilmesi gerektiğini vurguladı.

 

Mehmet Görmez, alimlerin hiçbir kirli siyasal ilişkilere girmeksizin hak ve hakikat arayıcısı olması gerektiğinin altını çizerek, alimlerin, asla halkına zulmeden ve hak gaspı yapan yönetimlerin gölgesinde İslam'a hizmet edemeyeceğini vurguladı.

 

İlimle siyasetin ilişkisinin, ilmin yol göstericiliğinde olduğunu kaydeden Görmez, "Müslümanların vahdetini, uhuvvetini ve maslahatını ön planda tutmak ve bu uğurda her türlü riski alarak hakikati savunmak alimlerin tavrıdır ve yoludur. Ancak bu şekilde peygamberin varisi olmak mümkündür" ifadelerini kullandı.

 

 

 

- "Karınca öldürmenin hükmünün anlatırken insanları katletmeninkini unuttuk"

 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "İslam uleması olarak bizler, hac menasikini ifa içinde karınca öldürmenin hükmünü uzun uzun izah ederken masum insanları katletmenin ve bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğunu haykırmayı zaman zaman ihmal ettik" değerlendirmesinde bulundu.

 

Alimlerin ruyet-i hilal meselesini, imsakın ne zaman başladığını ya da orucu nelerin bozduğu üzerinde durdukları kadar oruç tutan ve teravih kılan Müslümanların, kadınların, çocukların üzerine bombalar yağdırmanın İslam'ın vahdetini ve ümmetin birliğini nasıl bozduğunu gözden kaçırdığını aktaran Görmez, elbette imsakın ne zaman başladığını anlatacaklarını kaydederek, "Ancak onu anlatırken asıl büyük misakımızı da hatırlayacak ve hatırlatacağız.  Bu misakımızda bizler Rabbimize söz vermiştik, adam öldürmeyecek, bozgunculuk yapmayacak ve hiçbir cana kıymayacaktık" diye konuştu.

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.