İslamda kadının mirası niye erkeğin yarısı kadardır?

İslamda kadının mirası niye erkeğin yarısı kadardır?
 İslâm'da miras taksimi zaman zaman kadın ve erkek eşitliğini ihlâle örnek gösterilmektedir. Bu bir ihlal midir? İslamda kadına bir, erkeğe iki hisse...



 

İslâm'da miras taksimi zaman zaman kadın ve erkek eşitliğini ihlâle örnek gösterilmektedir. Bu bir ihlal midir? İslamda kadına bir, erkeğe iki hisse miras verilme nedeninin dayanağı nedir?

Kadının Mirası

İslâm'ın erkekleri kadınlardan üstün tutup kadın ve erkek eşitliğini ihlâl ettiği iddiasının bir mesnedi de mirasta kadına bir, erkeğe iki hisse verilmesidir.

Gerçekte ise kadına bir, erkeğe iki hisse verilmesinin erkeği kadından üstün tutmakla hiçbir ilişkisi yoktur. Bilâkis İslâm, Cahiliyetin kendilerine zulüm yaptığı ve haklarını çiğnediği küçük çocukların ve kadınların hukukunu, onlara da mirastan pay vererek koruma altına almıştır. Nitekim bu konuda âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: "Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hissesi vardır. Kadınların da ana, baba ve akrabalarının bıraktıklarında hisseleri vardır. Bunlar az olsun, çok olsun, farz kılınmıştır." 32

İslâm'da kadının mirasta erkek gibi hak sahibi olduğu ortadadır. İtirazlar ise niçin kadına erkeğin yarısı kadar hisse verildiği konusundadır. Öncelikle şu hususu belirtelim ki, İslâm'da kadına, mirasta erkeğin payının yarısı kadar hisse verilmesi emredildiği şeklindeki genelleme, mevzuyla ilgili âyetlerin maksadı olarak bir bütün hâlinde değerlendirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu âyetler ön yargıdan uzak bir şekilde, dikkatlice incelendiğinde bu iddianın gerçekle bağdaşmadığı açıkça görülecektir. Zira;

1. Mirastan kadına erkeğin yarısı kadar hisse verilmesi, kadının mirasçı olarak sahip olabileceği bütün durumlar için değil, sadece kadının aynı ana-babanın çocuğu olarak erkek kardeşiyle birlikte mirasçı olması durumunda söz konusudur: "Allah size çocuklarınızın miras taksimi hususunda, erkeklerin paylarının, kızların iki katı olmasını emretmektedir. Eğer bütün çocuklar kız olup ve ikiden fazla iseler, bunların payı, ölenin bıraktığı malın üçte ikisidir. Eğer mirasçı olarak bir tek kız ise, mirasın yarısı onundur." 33

Binaenaleyh kadına, erkeğin mirastaki hisselerinin yarısının verilmesinin, her durumda geçerli, umumî bir kural olmadığı açıktır.

2. Âyette de açıkça görüldüğü gibi, kadının mirastaki payının durumu, sadece iddia edildiği gibi erkeğin yarı hissesi değildir. Ölenin sadece kız çocukları varsa ve sayıları da ikiden fazla ise, o zaman mirasın 2/3'ü onların olur. Şayet ölenin mirasçısı bir tane kız çocuğu ise, o zaman mirasın yarısını almaya hak kazanır. 34

3. Yine anne ve babamn çocuğu vefat eder de miras bırakırsa, ölenin çocukları da varsa, o takdirde ana babadan her birine mirastan 1/6 hisse verilir. Eğer ölenin çocuğu yok, ana-baba da ona mirasçı olmuş ise, annesine 1 /3 hisse düşer. Eğer ölenin kardeşleri varsa, annesine 1 /6 hisse düşer. 35

4. Koca, çocuk bırakmadan ölmüşse hanımı mirasın 1/4'ünü alır. Eğer ölen kocanın kız veya erkek bir veya daha fazla, o hanımdan veya başka bir hanımından çocukları varsa, ya da öz erkek çocuğunun, erkek çocukları varsa, hanımı 1/8 alır. "Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın 1/4 u hanımlarınızındır. Eğer çocuklarınız varsa, bıraktığınız mirasın 1/8'i hanımlarınızındır... " (Nisâ, 4/12)36

Görüldüğü gibi mirasta kadının payının her zaman erkeğin payının yarısı olduğu iddiası doğru değildir. Paylar, kadının mirasta ortak bulunduğu şahıslara göre değişiklik göstermektedir. 37

Niçin Erkeğe İki, Kadına Bir Hisse?

1. İslâm'da miras, şahısların ihtiyaç ve mesuliyetine göre taksime tabi tutulmuştur. Anne, eş, kız çocuk veya kız kardeşin geçimi, kendisine ait olmayıp; oğul, koca, baba veya erkek kardeşin sorumluluğundadır. Kadın çoğunlukla kendisi dışında başkalarının geçimini sağlamakla da mükellef değildir.

Erkek ise bütün durumlarda eşinin, kızının, annesinin veya kız kardeşinin geçimini sağlamakla mükelleftir.
Erkek, ailesinin resmî hamişidir ve bütün maiyetinden sorumludur. Bu sebepledir ki, "Nimet, mesuliyete göredir." kaidesine uygun olarak, eşinin, kızlarının, annesinin ve gerektiğinde kız kardeşinin nafakasını sağlamakla mesul olan erkeğe, böyle bir sorumluluğu olmayan kadının payının iki misli pay verilmiştir.

2. Kadın kendi mal varlığında istediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. Kadın zengin olsa bile, ailenin harcamalarına katılma mecburiyeti yoktur. Bu açıdan değerlendirdiğimizde de, kadın ile erkeğe eşit pay verildiğinde, hisseleri aynı olduğu hâlde, erkek ailenin geçimini sağladığı, kadının ise böyle bir mesuliyeti olmadığı için denge erkek aleyhinde bozulmuş olacaktır ki, bu erkeğe haksızlık edilmesi demektir.

Bediüzzaman Said Nursi de bu mevzuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapmaktadır. "... erkeğe iki kadın payı vardır... " âyetinde, Kur'an'ın hükmü, adaletin ta kendisi olduğu gibi, merhametin de ta kendisidir.
Evet, adalettir. Çünkü mutlak çoğunluk itibarıyla bir erkek bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder. Bir kadın ise bir kocaya varır nafakasını ona yükler, mirastaki noksanını telâfi eder. 38
3. Kadın eğer bekâr ise, bakmakla mükellef olduğu hiçbir kimse olmayan tek başına bir insandır. Evlendiği zaman ise bahsettiğimiz gibi kendisinin ve çocuklarının nafakasını temin tamamen kocanın vazifesidir. Eşinin hiçbir nafaka sorumluluğu yoktur.

Üstelik kadın bir de kocasından mehir alacak ve örfe göre, altın, ev eşyası, para vs. birçok hediyeye de sahip alacaktır. Kadın sahip olduğu malı, nafaka kocaya ait olduğu için harcamayabilir. 39

İsterse onu işleterek artırabilir. Erkek kardeş ise babadan aldığı mirası, evlilik masraflarına, mehre ve ailesinin nafakasına harcamakla bitirecektir. Kaldı ki bekâr kız kardeş, babasından aldığı mirasla geçinemiyorsa, erkek ona yardım etme mecburiyetindedir. Dolayısıyla bu açıdan da meseleyi ele alıp değerlendirdiğimizde erkeğe bir, kadına yarım hisse gerçek adalettir.

4. Erkek kardeş, herhangi bir zorlama olmadan, miras taksiminde kız kardeşine isterse, kendine düşen pay kadar veya daha fazla verebilir. Bu hibe veya hediye olur. Kimse buna mani olamaz.

5. Meselenin bir de psikolojik yönü vardır. Hemen hemen bütün toplumlarda asırlardır görülen ve bugün de devam eden bir vakıa ol-rak, kız çocuklarına genellikle evin malını yabancıya götüren kişi olarak bakılır. Halbûki o, evlense, ayrı bir yuva kurup çocuk sahibi olsa bile, yine anne ve babasının, erkek kardeşlerinin merhametine, şefkatine ve himayesine, erkekten daha çok muhtaçtır. Ailesinden göreceği şefkat ve merhamet, onun alacağı maldan çok daha değerlidir. Hâl böyle iken, miras taksiminde ise kız ve erkeğe eşit hisse vermek, bu şefkat ve merhamete zarar verebilir. Meseleye bu açıdan da yaklaşan Bediüzzaman bu hususla ilgili şunları söylemektedir: "Hem merhamettir. Çünkü o zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete muhtaçtır. Kur'an'ın hükmüne göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona "benim servetimin yarısının yabanilerin ellerine geçmesine sebep olacak zararlı bir çocuk" nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasetsiz bir merhamet ve himaye görür. Kardeşi ona "hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını başkalarının eline verecek bir rakip" nazariyle bakmaz. O merhamete ve himayeye bir kin, bir kırgınlık katmaz."40

İşte saymaya çalıştığımız sebeplerden dolayıdır ki, erkeğe malî mesuliyetlerinin ağırlığına uygun olarak mirastan pay verilmiş, zengin ve fakir olma durumlarında bile, hiçbir malî yükümlülüğü bulunmayan, bununla birlikte kız, eş, ana ve dul kalma durumlarında bile sosyal güvenliği daima güvence altına alınmış kadına da ona göre pay verilmiştir. 41 Eğer hükümlerinde sonsuz hikmet sahibi Allah'ın bu hükmü âdil değilse, yeryüzünde adâlet yok demektir. 42

32 Kuran, Nisâ, 4/7

33 Kuran, Nisâ, 4/11.

34 Kuran, Nisâ, 4/11.

35 Kur'ân, Nisâ, 4/11.

36 Bu âyette dikkat edilecek önemli bir husus da, erkek gibi, kadına da borç ve vasiyet hakkı tanınmış olmasıdır. "Eğer çocukları yoksa eşlerinizin yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra geriye bıraktıkları mirasın yarısı sizindir." Ölen erkek olsun, kadın ol-sun, borcu verilip vasiyeti yerine getirildikten sonra geri kalan mirası taksim edilir. Bu, kadına bütün medenî ve sosyal hakların tanınması demektir. Kadın mülk sahibi olur, miras bırakır, miras alır, vasiyet eder, vasiyeti yerine getirir, borç alıp, verebilir. Demek ki Kur an kadına her türlü mülkiyet ve mülkünde tasarruf hakkını tanımış ona tam hür bir kişilik kazandırmıştır. Bk. Süleyman Ateş, Çağdaş Kur an-ı Kerim Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, 1988, 2/574; Kocası vefat eden kadının mirastaki du-rumları ile ilgili daha geniş bilgi için bk. Hamza Aktan, İslâm Miras Hukuku, İşaret Yay., İstanbul, 1991.

37 Selman Kuzu, "Kadının Mirası ve Eşitlik", Yeni Ümit Dergisi, (2001), Sayı. 53,

38 Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, Zehra Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 49.

39 Meselâ; koca fakir, karısı zengin de olsa mükellef kocadır. Kan, kocanın nafakasından me¬sul tutulamaz. Hatta sakatlık vb. durumlar yüzünden kendisinden ve karısının nafakasını teminden aciz bulunan koca hakkında da aynı hüküm geçerlidir. Bu durumdaki kocanın nafakası zengin karısı tarafından değil hısımları (yakın akrabaları) tarafından karşılanacaktır. Kan da kendi hısımlannca infâk edilecektir. Öyle ki, kadının kocasından alacağı evlilik nafakası, zaman aşımına uğramayan bir borçtur. Kadın kendi malından harcasa bile bunları kocasından tahsil edebilir.
40 Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, s. 49.

İslâm'da kadının sosyal güvenliği için bk. Faruk Beşer, Kadının Çalışması Sosyal Gü¬venliği ve İslâm, s.165-180, Nun Yay. İst. 1995; Bayraktar Bayraklı, "Bir ailede baba yaşlı ise kız ile erkek çocuklar beraber çalışıyor ve beraber kazanıyorlarsa mirastaki hakları eşittir." demekte ve bu görüşüne Nisâ sûresinin 32. âyetini delil olarak ge¬tirmektedir. Hâlbuki bu âyet buna delil olamaz. Zira bu âyet Cahiliye Arap toplumunda mirastan mahrum bırakılan kadına erkek gibi mirastan hisse verilmesi gerek¬tiğini ifade etmektedir. Kadının hangi durumda ne kadar alacağı ise naslarda tespit edilmiştir. İkinci olarak şunu da söylemek gerekir ki, böyle bir ailede çalışan kızın kazancı tamamen kendisine aittir. Ailenin harcamalarına katkıda bulunma mecburi¬yeti yoktur. Şahsî mülküdür. Bk. Bayraktar Bayraklı, Kadın, Sevgi ve Temel Haklan, s. 64, İşaret Yay. İstanbul, 2000

Kitabın adı: Müslüman Hanımın El Kitabı

Yazar: Nurgül Dere

Yayınevi: Kayıhan Yayınları

Sayfa: 480 sayfa

ISBN: 97860559964437

Kitap hakkında teknik bilgi almak ve sipariş şartlarını görüşmek için bu linki kullanabilirsiniz

KİTAPLA İLGİLİ YAYINEVİNİN TANITIM METNİ

Özenle hazırladığımız bu eserde, mümkün mertebe detaylı araştırma yapılarak hem evli hanımlara hem de bekâr kızlara hitap edilmiştir. Çalışmamız genel itibari ile hanımlara hitap etmekle birlikte erkeklerin de faydalanabileceği -özellikle ibâdet ve evlilikle ilgili konularda- bilgilerden müteşekkildir.

Çalışmamız, en mûteber kaynaklar taranarak hazırlanmıştır. Tabii ki bunların başında Yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerim ve Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) sünneti gelmektedir. Bundan sonra geçmişten günümüze fıkıh ilminde önde gelen fakihlerin görüş ve yazılarına da yer verilmiştir. Mevzuların daha iyi anlaşılması için konular madde madde açıklanmıştır.

Eserde; İslâm'da Muâşeret, İbâdetle ilgili tüm konular, Taharet, Necâset ve Temizleme Yolları, Tuvalet Âdâbı, Abdest, Meshetmek, Gusül, Teyemmüm, Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve Umre'ye yer verdik. Hanımlara ait özel haller; Âdet, Lohusalık ve İstihâza konularının yanı sıra Avret ve Tesettür, Kadının Süslenmesi ve Mahrem Mevzular yer aldı. Evlilikle ilgili konular; Nişanlılık, Mehir, Nikâh Akdi, Cinsel Hayat, Boşanma ve İddet konularını işledikten sonra ise son olarak Kadınlara Dâir Muhtelif Meseleler, Vasiyet, Miras ve Metafizik Meseleler konuları yer aldı.

Ayrıca her bölümün sonunda konu ile alâkalı bahislerden müteşekkil fetvalar da bulunmaktadır. Hanımların sormaya ve danışmaya çekindiği birçok mevzuda esere zenginlik katan bu fetvalar günlük hayatımızda çok işimize yarayacak bilgilerden oluşmaktadır.

Eserimiz, bir başucu kitabı olmaya inşâallah namzettir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.