İrfan Küçükköy: Hadissiz Dini İlimler (!)
Hadissiz Dini İlimler (!)
Hadissiz dini ilim, Tefsir ilmi, fıkıh ilmi, kısmen Akait ilmi, Tabiiki Hadis ilmi olmaz.
Tek Hak din İslam’dır. İslam’da aklın kabul etmeyeceği hiç bir madde yoktur. Kuran-ı Kerim hak’tır, Allah kelamıdır. Bu konuda en ufak şüphe, Kuran’ın Hak olduğu konusunda şüphe demektir. Hak demek mutlak gerçek demektir. Muhammed Aleyhisselam, Allah’ın elçisidir.Rasul elçi demektir. Elçinin görevi, aldığını aynen ulaştırmaktır. Peygamber, haber ulaştıran (Nebi anlamında) Farsça bir terimdir. Kelime sözlük anlamından çıkmış, terim anlamı kazanmıştır. Postacı, haberci gibi görmek yanlıştır. Postacı ulaştırdığı mektupların içinďe ne olduğunu bilmez. Peygamber aldğı vahiyleri uygulamakla sorumludur. Öğretmekle sorumludur.
"Rasul, Nebi, Peygamber" ifadeleri, peygamberlerin Allah'tan alıp naklettikleri ayetler dışındaki sözlerinde, şüpheye yol açmaz. Hadislerde şüpheye kapı aralamaz. "O da bizim gibi insan, yanlış şeyler de söylemiş olabilir" denilemez. "Ene beşerun mislüküm velakin yûhâ ileyye" (Ben de sizin gibi insanım. fakat bana vahiy geliyor) ayetini doğru anlamak gerekir. Onun sözlerinde şüphe, doğruluğunda, hak olduğunda şüphe, İslam’ın Hak olduğunda şüphe demektir, küfrü muciptir.
Peygamber boşa konuşmaz. “*Ve mâ yentiku ani’l-hevâ* in hüve illâ vahyün yüühâ*” Hazret-i Peygamber’in sözlerinin anlatıldığı, öğretildiği, yüceltildiği bu ayetlerde “O kendi hevesine, hevasına göre konuşmaz. Ancak her sözü ona vahiy edilmiştir” buyrulmaktadır. (Vahy-i Metluv, Vahy-i Gayr-i Metluv) Bu sözler, peygambere uluhiyet sıfatı yüklediğimiz anlamına da gelmez. Aksine İsmet (günahsız) manasına gelir, mübelliğ (tebliğ edici) manasına gelir, eman (güven) sahibi anlamına gelir. Sıdk sahibi asla yalan söylemezler anlamına gelir, Fetanat sahibidirler. Tabii ki çok zekiler ama dini zekaları ile kurmuşlar değil, Allah'tan almışlardır. Bunlar peygamberlerin sıfatlarıdır.
Hadislerin sıhhatı konusunda caiz olan şüphe, Peygambere ait olmayan bir sözün Peygamber sözü gibi aktarılması endişesidir. Bu da ilim konusudur. Buna "Hadis Tenkidi İlmi" denir. "Cerh ve Ta'dil İlmi" denir.
Bazı sapmalar görüyorum. Veya maksatlarını aşan ifadeleri kullananlar oluyor. Bunlar ilimle iştigal edenleri üzüyor. İslam’ın safiyetini korumak üzere idealize olan böyle kişilerin daha titiz davranmalarını rica ediyorum. Özellikle önderlik edenlerin. Niyetleri halisse çevrelerini hadisleri toptan inkâra değil, hadisler üzerine Hadis metodolojisi içinde ilmî araştırmalara yönlendirsinler.
Bu notları sevdiğim bir arkadaşım, böyle görüşlerden rahatsız olduğu için yazdım. Bir o değil, bir ben değil, sosyal medyada gezinen, ilimle iştigal eden ve hatta halk, bunlardan rahatsız olmaktadır. Rahatsız olmamız, bunların, Müslümanların inancında etkili olacağından değil, kendilerinin yanlışı bayraklaştırmalarındandır.
Hadis uzmanlarına da söyleyeceklerim var. Lütfen "Hadis Kritiği İlmi"ni yeniden tarihi rolüne kavuşturun. Bu konunun Hadis Kritiği (cerh ve ta'dil) Enstitüleriyle, akademik çalışmalarla yönlendirilebileceğini ve derhal Hadis Akademilerinin,Hadis Enstülerinin oluşturulması gerektiğini söyleyip duruyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.