İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İnsan-ı Kâmil Olmak

İnsan-ı Kâmil Olmak

 

İnsan-ı kâmil, tasavvuf felsefesinin temel kavramlarından birisidir. Kâmil kelimesi, bir insanın insan olarak kazanabileceği tüm mükemmel özellikleri bünyesinde barındırmasıyla ortaya çıkan eşsiz hâli ifade eder. Arapçada olgun insan demektir. ?İnsan-ı Kâmil? ifadesi ile insanın ağırbaşlı, eşsiz ve eksiksiz olduğu belirtilmiş ve en önemlisi manevi mânâda yüksek bir derecede olduğu ifade edilmek istenmiştir.

Tasavvufta çokça zikredilen kâmil kelimesi, insanın tasavvufu tam manasıyla yaşamasıyla ortaya çıkan eşsiz, dünya üzeri hâli ifade eder.

Hayatın manası insanın duygularında saklıdır. Hayatımıza renk ve anlam katan sevgi, nefret, sevinme, üzülme, ümit, ümitsizlik v.s. duygularımız insan olarak yaratılış fıtratımızın bir gerçeğidir.

Hayat serüvenimizi doğru bir çizgide devam ettirebilmemiz için insana akıl, din ve ilim gibi hiçbir varlığa verilmeyen üç önemli dinamik verilmiştir. Fakat bunun yanında onun mahiyetine, yine hiçbir canlıya verilmeyen duygular ve çeşit çeşit hisler yerleştirilmiştir. Bu duygular, diğerlerinin kontrolünde olması gerekirken, maalesef çoğu zaman onlara baskın çıkar ve yönlendirirler. Doğruyu göstermesi gereken akıl, nefsin kölesi olur.

Peki, o zaman kâmil insan kimdir? Vasıfları nelerdir?

Kâmil insan her yönüyle ideal ve örnek insandır. Bilgisi, idraki ve aklı son derece gelişmiştir. Hiç kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz. Almadan verir, sevilmeden sever. Boş konuşmaz, sözü öz ve gerçektir, sözünün eridir, sözüne güvenilir.

Diline, sözüne ve nefsine hâkimdir. Sonsuz hoşgörü ve tevazu sahibidir. Güç ve iktidarı elinde bulundurduğunda mağrur olmaz, bunları kaybettiğinde ise, hicap duymaz. Ben'den ve bencillikten uzaktır. O nefsine değil, nefsi ona tutsaktır. Cimrilik, hırs, haset, alay, kibir, yalan, riya, şehvet, şöhret, gaflet, gazap gibi kötü huylardan kendini arındırmıştır.

İnsanlar arasında saygıyı, dirliği, birliği, dostluğu ve dayanışmayı sağlamaya çabalar. Her türlü şiddete, zulme ve işkenceye karşı durur. Kul hakkının yenmesine, hırsızlığa, sömürüye karşı durur. Barışı, adaleti, sevgiyi, mutluluk ve huzuru inşa için çalışır. Yaşayan her varlığa sevgi duyar. Ölüm korkusunu yenmiştir, ölüme yeni bir yaşama geçiş gözüyle bakar.

Sözün özü Kâmil insan hiç kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz. O nefsine değil, nefsi ona tutsaktır. Her türlü şiddete, haksızlığa, zulme ve işkenceye karşıdır.

Toplumda önderlik yapan, iktidar ve yönetim gücünü elinde bulunduran kişi insan-ı kâmil olmak zorundadır. Aksi takdirde iktidar olsa dahi muktedir olamaz. Dirliği birliği kardeşliği ve adaleti sağlayamaz.

Günümüzde belli bir yüksek öğrenim alan bununla birlikte çevre sahibi, madde hâkimi olma sıfatını taşıyanlar ya atama yada seçilme yolu ile makam, mevki ve iktidar sahibi olabiliyorlar. Bu erişim ile kişi insan-ı kâmil sıfat ile birleşmediğinde makamlarda, kürsülerde, sokaklarda, temsil ettiği mevki bakımından itibar görüyor gibi olsa da gönüllerde aynı intiba?ı bırakmamaktadır.

Ülke gündemimiz tarihin en yoğun ve sıcak gelişmelerine sahne oluyor, üzerine birde yerel seçimler eklenince siyaset sahnesinin ateşi fevkalade yükseldi.

Gerek iktidar ve kurumları gerekse iktidara talip olan muhalefette üslup içler acısı.

Güzel ülkemizin ne halde olduğu ve kimlerin eline ve insafına kaldığı ortada.Tek çıkış yolu ise, insan-ı kâmil olan gerçek liderler ve temiz siyasetin yolunu açılması olacaktır.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

02.03.2014/adanapost.com

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi