İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İç güvenlik paketi “Polis Devleti”’nin anahtarı mı?

 

 

AKP iktidarının hazırladığı, Muhalefetin Hitler dönemi Almanya ve Saddam yönetimi uygulaması benzetmesi yaptığı ve karşı çıktığı  “İç Güvenlik Reformu Paketi” nihayetinde TBMM gündemine geldi.

Polise geniş yetkilerin tanındığı, sokak eylemlerine verilen hapis cezalarının artırılmasını ve Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasını öngören “İç Güvenlik Reformu Paketi” nin getirdikleri ve götürdükleri neler? Muhalefetin Faşist uygulama dediği pakette neler var? 

- Jandarma teşkilatında daire başkanı ile il ve ilçe jandarma komutanlarını atama yetkisi, İçişleri Bakanlığı’na verilecek. General düzeyindeki subay atamaları, müşterek kararname ile yapılacak. Sahil Güvenlik komutanlarını, İçişleri Bakanı atayacak.

(Dolayısıyla Valiler ve Kaymakamların denetimine girecek. Sivilleşerek siyasi iradenin kontrolünde olacak.) 

- Sokak eylemlerine verilecek hapis cezalarının artırılmasını, molotof’a silah muamelesi yapılmasını ve polislerin arama yapmasının amir iznine bağlanmasını öngörüyor.

(Molotof’un silah olarak kabul edilmesi bence geç kalınmış bir karar olmakla birlikte, aramaların amir iznine bağlanması yarar ve zararı tartışılacak hassasiyette bir konu.) 

- Polis; suç işlemenin önlenmesi, kaçan failin yakalanması, yurttaşların hayatlarına, mal varlığına veya topluma yönelik tehlikenin önlenmesi amacıyla amirin emriyle kişilerin üstünü, eşyasını ve aracını arayabilecek.

 (Yani mahkeme kararı tarihe karışıyor. Vali ve Kaymakama savcı, hakim yetisi geliyor.) 

- Polis, toplumsal olayları önlemek için kişileri o anda bulundukları yerden geçici olarak uzaklaştırabilecek veya bir yere girmelerini engelleyebilecek.

 (3-5 kişi bir arada bir yere giderken dikkat edecek. Polis bunu toplu yürüyüş yâda eylem gibi görerek engelleyebilecek. “makul şüphe” ile tamamen o polisin inisiyatifine kalmış.) 

- Molotof, silah olarak kabul edilecek. Vatandaşın canına, malına açık ve kapalı alanlara molotof ve benzeri maddelerle saldırılması hallerinde kolluk güçleri silah kullanabilecek.

(Molotof’ bir silahtır.  Silaha karşı kendini silahla korumak yasalarımızda meşru müdafaaya girer. Ancak güvenlik güçlerinin öncelikli görevi karşısındakini direk öldürmek değil yaralamak sureti ile etkisiz hale getirmesidir. İşte bu hassasiyete dikkat edilip edilmeyeceği endişesi doğmakta.) 

- Polise, 48 saate kadar gözaltı hakkı verilen düzenleme, sadece suçüstü hallerini kapsayacak.

- Gösterilere; silah, taş, sopa, sapan, demir bilye ile havai fişek, yakıcı, yaralayıcı maddelerle katılanlara ve gösterilerde yüzlerini bez ve benzeri unsurlarla tanınmayacak biçimde kapatanlara 2.5 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilecek.

(Burada yine hassasiyetle davranılması gereken bir durum ortaya çıkıyor. Özellikle terör örgütünün eylemlerde küçük yaşta çocukları kullanması, onlara taş, sapan ve bilye ile polise karşı saldırıya sürmesi göz önüne alınırsa cezalandırmadan ziyade müdahale konusu hassasiyet gerektiriyor. Gezi olaylarında Berkin Elvan’ın başına isabet eden biber gazı kapsülü yaralanarak 9 ay sonra hayatını kaybetmesi, Son olarak da 12 yaşındaki Nihat Kazanhan öldürülmesi ders çıkarılması gereken olaylardır. (Bu arada ailelerde çocuklarına sahip çıkmalıdır.) Burada en tuhafı ise silahlı gösteriye 1 yıl ceza ve paraya çevrilmesi silah kullanmayı daha cazip hale getiriyor izlenimi vermekte. Birde kaşkol ve benzeri şeylerde yüzleri örtme var, özellikle soğuk bölgelerde yaşayanların çok dikkat etmesi gereken bir husus. Has bel kader eylem yapılan bir yerden bu şekilde geçiyorsanız eylemci olarak göz altına alınmanız ve ceza almanız mümkün.) 

-Sokağa çıkma’ya hapis Toplumsal olaylar sırasında alınan tedbirlere uymayanlara, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecek.

(Paketteki bir husus da, “Başkasının can güvenliğini tehlikeye düşürüyor” bahanesiyle kolluk kuvvetlerine, özellikle toplumsal olaylarda masum vatandaşları da “tehlikeli” diyerek “Koruma altına alma bahanesiyle”yakalama yetkisi verildiği ise CHP’nin itiraz şerhi.

Bence de kolluğun silah kullanma yetkisini genişleten bu düzenlemenin “yargısız infaz” ve “orantısız güç” kullanımı tartışmalarını daha da alevlendirecektir.) 

- Polis koleji ve akademileri kaldırılarak iç işleri bakanlığı bünyesinde “polis eğitim ve polis amir merkezi”ne dönüştürülerek siyasi iradenin kontrolünde polis yetiştirilecek.

İktidar bu güne kadar getirdiği bütün anayasa değişikliği ile kanun değişikliği paketlerinde olduğu gibi “İç Güvenlik Reformu Paketi”’nde de bir kaç olması gereken düzenlemenin dışında tamamen siyasi iradeyi etkin kılma kendi iktidarını sürdürme politikasını gütmekte. Bu paketle Polis’in görev tanımını baş aşağı ederek, Polise yeni bir görev tanımı kazandırılmaktadır. 

Bakanlığın ve vali ve kaymakamların yetkilerini olağanüstü genişleten, onlara adli makamların görevlerini devreden, siyasi iradenin kontrolüne 250 bin polis gücü devreden. Anayasanın özellikle 2-19 maddeleri olmak üzere 15 maddesine aykırı olan paket,  hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerini ortadan kaldırırken dikta rejimlerinde görünen “polis devleti” imajını yaratmaktadır.

İbrahim Halil SİPAHİ

04.02.2015/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi