Hollanda Türkleri Konseyi'nden “Ermeni Soykırımını Tanıma” Kararına Kınama..

Hollanda Türkleri Konseyi'nden “Ermeni Soykırımını Tanıma” Kararına Kınama..
Hollanda Türkleri Konseyi Adına, Başkan Sefa Yürükel, Hollanda Parlementosunun “ Ermeni Soykırımını Tanıma” kararı ile ilgili basın açıklaması:

Hollanda Türkleri Konseyi Adına, Başkan Sefa Yürükel,  Hollanda Parlementosundan 143 Parlementerin sözde “ Ermeni Soykırımını Tanıma” kararını HTK olarak esefle kınıyor ve red ediyoruz.

Hollanda, 2004, 2015, ve 2018 yılında sözde “Ermeni Soykırımı” ile aldığı kararlarda,  zamana yayarak ve diplomatik denge ve krizleride hesaplayarak kendi açılarından istikrarlı bir yol izlemiş ve “sözde Ermeni Soykırımını” tanımıştır. Ama bu tanıma sorunludur ve hukuksuzdur. Çünkü, Parlemento hukukun yetki alanındaki olmayan bir konuyu, kendisini mahkeme yerine koyarak, soykırım kararı verme yolunu seçmiştir. Güya aldığı kararlada, siyasi olarak Türkleri ve Türkiyeyi cezalandırımıştır. Hollandanında taraf olduğu, Birleşmiş Milletlerin 1948, Soykırımı Önleme ve Cezalandırma sözleşmesinde, Soykırım bir   bir suç tanımıdır. Bu suç tanımını ve cezalandırmayı sadece, konuyla ilgili yerel yada uluslararası mahkemelerin yapabildiğini bildiği halde, aldığı karar, hukuki olmadığı için esasen bir hükmü yoktur. Bu konuda aşağıdada belirteceğimiz, hukuki düzlemde alınan yakın geçmişteki, uluslararası kararlar bu durumu perçinlemektedir.

Sefa Yürükel: 'Milli Birlik için, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmayımıza Çağrımdır..'

Sefa Yürükel: 'Hollanda hükümetinden 1915 olaylarıyla ilgili açıklama..'

Hollanda, kendisininde taraf  ve üyesi olduğu ve Hollandayıda bağlayıcı  Avrupa Konseyinin bir organı olan, AİHM Doğu Perinçek (Türkiye)- İsviçre ve Ali Mercan-İsviçre davalarında, 17 Aralık 2013 günlü kararı.15 Ekim 2015 günlü kararı, 28 Kasım 2017 tarihli karar. “1915 olayları “Holocaust” diye anılan Yahudi soykırımından farklıdır, aynı sınıflamaya konamaz” ve  'Soykırıma hükmedecek yetkili organlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi ya da soykırım olduğu iddia edilen eylemin yapıldığı ülkenin yetkili bir yerel mahkemesidir', kararını. 3. Şubat 2015 de, Hırvatistan-Sırbistan Davasında, Vukovardan tehcır konusunu ele adığı kararda, tehcır soykırım olarak kabul edilemez kararı ortadadır. Danimarka Meclisi, 26 Ocak 2016, yılında parlementoya sunulan konuyla ilgili önergeyi red ederek, konunun hukukla ilgisi olduğu ve parlementoların bu konuda yetkili olmadığı kararı ortadadır..

Hollanda, Nazileri yargılayan, Nürnberg mahkemesine, sözde Ermeni soykırımınıda sokulması önerisini red etmiş ve bu konuda dikkate bile almamıştır. Bu karar ortadadır.

Sözde Soykırımdan dolayı, 1,. Dünya savaşında sürgün edildiği ve yargılamanması için, işgal altındaki İstanbuldaki, Osmanlı Arşivlerinde ve devlet kurumlarındaki yazışmalarda bir belge bulunmadığı için, İngilterenin Malta Valisi tarafından konu idrak edilerek, kendi Dışişleri Bakanlığına yazdığı yazıda, Amerikalılarada sorun, suçlanacak bir belge yoksa  bu liderleri serbest bırakalım yazısı ortadadır.

1915 deki Tehcır sırasında, Osmanlı Hükümetinin, Hollandanında içinde bulunduğu değişik devletlere, tehcır bölgelerinde, atılan ve yayılan yalanları önlemek için,  gözlemcilik yapmaları için yaptığı müracaat ve çağrı ortadadır. Ki buna çağrıya ve müraacata Hollandada yanıt vermemiştir. Bunlar belgelerle ortadadır.

Hollanda Parlementosunu  aldığı karardan önce ise, Hollanda Hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Sigrid Kaağ Hükümet adına: "Uluslararası ceza mahkemesi kararı olmadan soykırım hakkında hüküm vermek mümkün değildir. Soykırımdan bahsedilemez. Soykırım olduğuna dair ancak uluslararası bir mahkeme hüküm verebilir." diyede bu kararları teyyid eden Hollanda Hükümetinin konu üzerine ” resmi tutumunu” açıklayan bir konuşma ortadadır.

Tüm bunlara rağmen, Bu hukuksuz ve suç işlenen karar alınmıştır. Çünkü uluslararası hukuku çiğnemekte bir suçtur, Başka milletleri ve bireyleri soykırımla suçlaakta, ırkçılık , rencide yapma kapsamındada suçtur. Bu anlamda Hollanda Parlementosu, karara  lehte oy kullanan parlementerleri, uluslararası ve doğrudanda yerel bir suç işlemiştir. Bu konuda tereddürte gerek yoktur. Parlemento Hukuken karar verilen mahkeme değildir. Yetki gaspı yapamaz.

Burada gözlerden kaçmayan, Hollanda Parlementosu ve Hükümeti arasındaki çelişki ise, diplomatik manevra olarak izah edilmelidir. Çünkü  bu kararı onaylayan, partiler ve milletvekilleri, büyük bir iş birliği ve disiplin içindedir ve  Hükümeti oluşturan partileride içine  kapsayarak bu konudaki bu hukuksuz karar tannmiştir. Hollanda Hükümetin konu üzerine açıklaması, Türkiyeye koz verirken, bir yandanda uluslararası hukuka ters düşmeme konusunda, Hollandanın bir ön alma manevrası  olarak değerlendirilmelidir. Çünkü oylamayı öneren ve destekleyenler Hükümet Partileridir.

Hollandanın aldığı bu hukuksuz ve husumet içeren kararın arkasında bir çok şey belirgindir. Ama arkasında daha neler olduğu olduğu iyi araştırılmalıdır. Yukarıda belirtildiği gibi, soykırım ve tehcır konularında, uluslarası hukukun tüm kararları ortadayken, doğrudan ve dolaylı Hollandanın siyasetini belirleyen partilerin yer aldığı, yasama organı olan parlementodan, Türk kökenlilerin liderliğini yaptığı DENK partisi hariç, diğertum partiler ve Türk kökenli parlementerler tarafından desteklenerek alınması, hukukun parlemento tarafından otelenerek, uluslararası hukukun yetkisini gaspetmesi,Türkiye ve Türklere karşı, siyasi, diplomatik ve psikolojik savaştan ve düşmanlık serpiştirmekten başka bir anlama gelmemektedir. Bu Hollandadaki Türklerin hassasiyetlerine rağmende yapılmış ve Hollanda milletinin ayrılmaz bir parçası olan türklerde siyaseten rencide edilmiş ve aşşağılanmıştır. Çünkü alınan karar, belgelere dayanan tarihi gerçeklerden ve uluslarası hukuktan tamamen kopuktur. Siyasi husumet içermektedir.

Kararın alınmasında, Türkiye-Hollanda arasında uzun süredir eğreti giden ve büyük kırızler oluşturan diplomasinin devrilmesi, Hollanda üzerinde çok büyük nüfuzu olan

ABD nin-Türkiye ile ilgili olumsuz stratejileri ve Hollandayı yönlendirmesi, Hollandada, ASALA kafalı Ermeni lobisi,  PKK ve FETO nun aktif etkisi ve bunları destekleyen güçlerin olması, Türkiyenin, Kuzey Suriye ve Irak cephesinde Batılı emperyalistlerin oyunlarını bozan askeri, siyasi ve diplomatik hareketleri, Hollandada ve dolayı ölarak tüm Avrupada, Türk kökenli sivil toplum kuruluşlarının işlevsizliği ve etkisizliği, Hollandada yaşayan Türk kökenli sivil tolum kuruluşlarının, 12, Etylül 1980 Amerikancı  Askeri darbesi ile birlikte, sistematik olarak dinci grupların esas olarak örgütlenmelerinin, hem Avrupalı hemde Türk yetkililer tarafından desteklenerek, içerik olarak türk kimliğinden uzaklaştırılması ve ümmetçi dahada ilerisi dinci-tarikatçı bir yapıya monte edilmesi, Hollanda ve Avrupadaki Türklerin, Avrupadaki devletlerin ve Türkiye devletinin iki devlet politikalarınn arasında kalarak yorulması ve bıkkınlık,

Hollanda ve diğer Avrupa hükümetlerinin ve Türkiye hükümetinin, Türk kimliğine karşı, Atatürk ve TC kuruluş ilkelerini desteklemeyen, TSK düşmanı, Türklük düşmanı, biatçı, etnik ve dinci bölücü gruplar yaratmaları ve sınırsız destekleri, Atatatürkçü ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerini destekleyenlere karşı her anlamda izole edici, sınırlayıcı, fiili, finansal ve psikolojik  operasyonları. Malesef bu sonucu doğuran belli başlı sepepler olarak sayılmalıdır.    

Bu konuda yapılması gereken ise bu sepleri ortadan kaldıracak tedbirlerin bu konuda şimdiden alınması gereklidir.

Türkiye ve Hollanda ve diğer  Avrupa ülkeleinde yaşayan türkler bu ve buna benzer konularda eğer iyi neticeler almak istiyorlarsa, ki alınmalıdır,  Türkiye ve Türkiyedeki siyasi güçler, Hollanda ve diğer Avrupadaki Türklerin örgütlenmesine uzaktan kumanda etmeyi durdurmalı, yüzde yüz biatçı zihniyeti terk etmelidir. Bilgiye dayanan ve Türk, milli ve  kimliğini koruyucu, ama Hollanda yada Avrupadaki diğer devletlerin milletlerinin ayrılmaz bir parçası olarak içselleşen, günlük dialog oluşturan, demokrasiyi hazmetmiş, modern, sonuç alıcı, devamiliği olan bir Avrupa tipi örgütlenme, bilgiye dayana akıllı ve stratejik bir tarruz politikası ve diplomasisi yürütmelidir.

Türkiye ve Hollanda ve Avrupadaki Türkler, Batının Ermeni iddaları konusunda, parlementolar, belediyeler vs. alınan hukuksuz kararları, bireysel ve devlet olarak hukuka taşımalı ve tazminat davaları açmalıdır. Çünkü, suçlanan bir millettir ve bireyleridir. Milletin ve onun bireylerinin, hukuksuz yere suçlanması ve soykırım teriminin suçlarda kullanılması, ırkçı, rencide edicidir. Türk Devleti ve Türk Milletinin bireyleri olarak kendini kabul edenler, bu konuda, hukuku gaspemek, uluslararası hukuku çiğnemekten, ırkçılık ve rencide edicilik yaparak suç işlediklerinden dolayı  143 parlementeri ve parlementoyu tazminata mahkum etmeli ve tüm Hollanda yerel ve Uluslarası hukuk yolları bu konuda kullanılmalıdır.

Konu tarihçilere havale edilmeyecek kadar önemli ve elzemdir. Tarihçilere havale etmek esasen konuyu bilmemektir. Cahilliktir. Çünkü konu hukukidir. Çünkü Soykırım konusu sadece tatihçilerin işi değildir. Bunu ikide bir ortaya sürmek, milleti ve bireyi pasifleştirir. Bu kaçak dövüşmektir. Yada dövüşmemektir. Soykırım konusunda, bilimsel bilgi verecekler, sadece tarihçiler değil, demograflar, psikologlar, askeri stratejistler, siyaset bilimcileri, hukukçular,  toplum coğrafyacılar,  antropolog ve etnograflar, sosyologlar, dil bilimcileri doğrudan ilgilendiren, çok disiplinli  çalışılanı, belirlenen ve raporları hazırlanan bir konudur. Bu konuda ve terörizm de dahil, bilimsel olarak değişik mesleki bilimsel disiplinler den oluşan mesleklerdeki bilim adamları tarafından, konu üzerine bilimsel verileri, sivil toplumların ve diplomatların, hükümetlerin kullanabileceği bilgileri üretmeli, yetkili kişiler ve bireyler bu bilgileride öğrenerek ve içselleştirerek, muhattap oldukları alanlarda kullanmalıdır. Bilim adamları ancak bu şekilde yararlı olabilir. Birde bilim adamları, konferanslar vererek, salon toplantılarında, derslerde, tartışma programlarında konuyu işleyerek, kamuoyu oluşturmak için çok dilde yayın yapan medyayada bilgi verek, bu konuda, çok dilli bilgiye vakıf  insan yetiştirerek yararlı olabilir.

Türkiyedeki, üniversiteler, Soykırımlar  ve Terörizm konusunun işlenmesi ve uzmanlaşan kişiler yetiştirilmesi için kurumsallaşmalı, kürsüler ve bölümler oluşturmalıdır. Üniversiteler Soykırım, İnsan Hakları, Terörizm konularında, çok dilli çalışan doğrudan araştırma merkezleri kurmalıdır. Çünkü bu konular çağımızın yakıcı konularıdır. Ancak uzmanlaşarak ve insan yetiştirerek bilgiye dönük bir müdahalede bulunma durumu vardır. Bunun dışındaki çalışmalar, konjektürel demeçler savrucudur, toparlayıcı, sonuç alıcı değildir ve bilindiği gibi de etkisiz kalmaktadır. 

Esas olarak Hollandada genelde ise Avrupada yaşayan ve kendini Türk olarak yada sadece ümmet-dini kimliği ile değil aynı zamanda Türk kimliği ile tanıtan kişi ve kuruluşlar insiyatif almalı, kabuklarını kırmalı,  bulunduğu ülkelerdeki kamuoyu ve kaanaat önderlerini bilgilendirerek, iletişim ve dialog alanlarını etkili kullanarak ve etkilemek için, sivil toplum diplomasisini geliştirmelidir. Bu konuda rutinleşmelidir. 

Batının Ermeni iddaları/Ermeni yalanları konusunda  elimizdeki belgeler ve bilgiler yeterlidir. Türkiye ve Türkler kendilerine güvenmelidir.

Biz Hollanda Türkleri Konseyi (HTK) olarak, bu hukuki süreçlerin başlaması ve Hollandada ve  Avrupada bu konuda gerçekleri anlatmak ve Sivil Toplum diplomasisi için insiyatif alacağız. Bu konuda, bizimle birlikte hareket etmek isteyen, çocuklarına ve kendilerine bugün ve yarın, siz soykırımcı bir milletin çocuklarısınız demeyi red eden herkese kapımız açıktır. Bu konuda, bizimle beraber hareket edemek isteyenlerle hukuk, siyasi ve sivil toplum diplomasi için bir komisyon kurmaya hazırız, Çünkü sorun ortaktır. Hedef biz ve Türkiyedir. Bu kabul edilemez. Hollandada yaşayan ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin ve örgütlenmelerinin, Avrupada barış içerisinde, bilinçli, onurlu bir yaşam sürmesi için, suskunluku bırakmaları, ölü toprağını üzerlerinden atmaları, bu konuda işleyen demir olmaları için, demokratik ve hukuki haklarını kullanmaları çağrısı yapıyoruz .

Hollandalılara ve Hollanda  Devletinede, bilgiye dayanmayan, hukuk dışı, cahilce alınan bu mesnetsiz ve Hollanda için suç oluşturan bu kararı tanımama ve Parlementonunda bu karri tekrar değerlendirerek geri çekmesi kararı almasını ve bu konuda bizlerle dialoğa girmesini talep ediyoruz.

Çünkü tehditle, şantajla, mesnetsiz kararlarla, milletler ve devletlere diz çöktürülemez.

Tarih ve belgeler bizim tanığımızdır.

 

Saygılarımızla,

Hollanda Türkleri Konseyi Adına,

Sefa Yürükel, Başkan

Epost:sefamyurukel65@gmail.com

Tel. 0031634371012.

HOLLANDA TÜRKLERİ KONSEYİ

23.2.2018, Roterdam/Hollanda.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.