Hayır cephesini sarsacak röportaj ?.
"İsteyen partiden atsın, herhangi bir mevki ya da koltuk derdinde değilim" diyen CHP'li vekilin sözleri gündemi belirledi. Açıklamalar, referandumda 'hayır' kampanyası yürüten partilerdeki çatlağı derinleştirecek gibi...
Ayrıntıları dün Haber7?de de yer aldığı gibi, Pazar günü Sabah gazetesinde manşetten öyle bir röportaj yayınlandı ki, referandum sürecinde ?hayır? cephesinde bir deprem etkisi yapması ve geniş bir çatlak oluşturması ihtimal dahilinde.
Uzun yıllar partisinde önemli görevlerde bulunan CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem, referandumda neden ?evet? diyeceğini mantıksal kurgusu güçlü, öylesine net argümanlarla dile getirmiş ki, bu açıklamalarından sonra Eşref Erdem?i partiden ihraç edip etmeyecekleri yönünde kendisine soru yöneltilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bile, röportajın oluşturabileceği olası etkiyi hesaba katma ihtiyacı hissetmiş. Parti içinde oluşması muhtemel çatlağı derinleştirmemek için temkinli cevap vermeyi tercih etmiş. Kendisini ihraç etmeyi şimdilik göze alamamışlar.
Ama Eşref Erdem herşeyi göze almış. Röportajın yayınlanmasının ardından ihraç edilmekten çekinip çekinmediği yönündeki soruya, ?Ben onları aştım. Dileyen dilediğini yapsın. Ben herhangi bir mevki ya da koltuk derdinde değilim. Onun için böyle açık konuşuyorum size. Çünkü ben Türkiye'yi düşünüyorum. Çünkü ben Türkiye'nin gerçek demokrasiye bir an evvel geçiş yapmasını istiyorum...? cevabını vermiş. İddialı sözler...
Sayın Kılıçdaraoğlu?nun taktisyeni ve rehberi Önder Sav?ın bu konuda ne düşündüğünü ve kendisini nasıl yönlendireceğini ise önümüzdeki günlerde görme fırsatı bulabiliriz.
Eşref Erdem gibi partisi içinde büyük saygı gören bir ismin cesur yürekli açıklamaları sadece CHP?de değil, ?hayır? kampanyası yürütme kararı alan, ama bunun gerekçelerini ikna edici yollarla ifade etmekte zorlandıkları için, referanduma konu maddelerin dışında kaçak güreşle düşüncelerini dile getirmek isteyen tüm partilerde büyük etki oluşturacaktır. Tabanda parti yönetimlerine olan tepki giderek artan oranda derinlik kazanacaktır. Sandık yaklaştıkça ?hayır? cephesindeki çatlak büyüyecektir.
Eşref Erdem?in açıklamaları, referandumda ?hayır? pozisyonu alan tüm partilerde sağduyu sahibi isimlerin düşüncelerini daha yüksek sesle dile getirmeleri konusunda cesaretlerini artıracaktır.
AK Parti?nin demokratileşme, darbelerden hesap sorma, darbelerin mağduru sağdan soldan tüm isimlere sahip çıkma konusunda kendilerinden rol çaldığını düşünen tüm kesimlerde, ?hayır? kampanyası yürüten liderlerin bu konuda yeterince stratejik davranamadığı yönünde bir eleştiri yoğunlaşması yaşanacaktır.
?Hayır? kampanyası yürüten liderler sandık yaklaştıkça meydanlarda sıkıntı yaşayacak, aynı fotoğraf karesinde görünmek istemeyen parti yetkilileri uzun vadeli siyasi gelecekleri açısından biraz geride kalmayı tercih edecektir.
Sayın Fethullah Gülen?in referandumda neden evet denilmeli yönündeki sohbeti ile CHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem?in benzer açıklamalarının aynı güne denk gelmesi, sağduyu cephesinin toplumun tüm kesimlerinde olabildiğince genişlemesine zemin hazırlayacaktır.
Özellikle Doğan Medyası?nın hışmına ve ambargosuna maruz kalmamak için referanduma ilişkin görüşlerini açıkça dile getirmekte tutuk davranan sanat dünyası ve iş camiasından isimler, rüzgar kısmen tersine döndükçe biraz daha cesur davranma refleksi gösterebileceklerdir. Eşref Erdem?in açıklamaları bu açıdan daha büyük anlam taşımaktadır.
Bu arada şunun da altını çizmek lazım:
İnancımız da odur ki, kimin ne olduğu ahirette tüm gerçekliği ile ortaya çıkacak...
Fakat bazı olaylar daha dünyada iken bazı şeyleri görmeye de fırsat veriyor.
Malum, liderler referandum için meydanlara indi. ?Hayır? kampanyası yürütmek için meydanlara inme kararı alan son parti, Türkiye Cumhuriyeti?nde gerçekleştirilen ilk askeri darbe sonucunda hükümetten alaşağı edilerek hunharca idam edilen Adnan Menderes?in kurucusu ve genel başkanı olduğu Demokrat Parti oldu. İnanılır gibi değil ama gerçek böyle.
3 yıl evvel (17 Ağustos 2007?de) bu köşede, ?Vah Menderes, demek Cindoruk avukatındı? başlıklı bir yazı kaleme almıştım. 367 tartışmalarının yaşandığı o tarihte Hüsamettin Cindoruk Demokrat Parti?nin lideri değildi. Ama Türkiye?de son birkaç yılda yaşanan olayların turnosol kağıdı etkisi yapan özelliği o yazıyı yazmamızı gerekli kılmıştı. İşte o Cindoruk, bugün Menderes?in kemiklerini bir kez daha sızlatıyor. Demokrasinin üzerindeki vesayetçi statüko değişmesin diye yaşına rağmen yollara düşüyor..
Türkiye?de bugüne kadar siyaset satrancının arka planının ne tür oyunlarla karıldığını göstermek için bu örnek bile yeter. Tıpkı Şevket Kazan & Önder Sağ görüşmesi gibi... Bu isimlerin özünde nasıl bir amaç birliktelikleri olabileceğini anlamak giderek gizem olmaktan çıkıyor. Partilerin her birinde vesayet varsa da, hepsinin de üstünde ortak vesayet şemsiyesi belirli isimlerin dirsek teması üzerinden kendi mecrasında akıp gidiyor.
Kim sağcı kim solcu, kim demokrat kim darbeci , referandum süreci bir turnosol işlevi görerek kitlelerin gözünü açıyor.
Sözün kısası siyasetin ihtiyar kurtları kendini ele verdi... Mevcut çarpık yapıdan adeta danışıklı dövüş gibi nasıl nemalandıkları bir bakıma ortaya çıktı. Genç siviller ise Eşref Erdem?in ifadesi ile teşhisi damardan koydu: ?Yetmez ama yine de evet...? dediler.
Bakalım daha ne sürpriz çıkışlar göreceğiz. Son anda, hasar daha da büyümesin diye yanlış yapmışız diyen partiler bile olabilir.
Not: Hafta sonu internete giriş oranları düştüğünden, gözden kaçıranlar için Eşref Erdem?in açıklamalarından geniş bir kesit sunmak istiyordum. Fakat röportajın ifade ettiği anlamı izah ederken yazı yeterince uzadı. Arzu edenler linkten okuyabilirler.
Prof. Dr. Osman ÖZSOY ? Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.