Normalizasyon için neler gerekiyor?

Sanayi sektörünün en büyük açmazı; finansmana ulaşamamak, enflasyon, enerji ve girdi maliyetleri… Tabii sadece sanayi değil tarım, inşaat, turizm, teknoloji, kimya, çelik ve maden başta olmak üzere reel sektör maalesef aynı alanlarda büyük zorluklar yaşıyor.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanımız sayın Erdal Bahçıvan aynı konuda “Finansmana erişimde hâlâ yeterli desteği bulamadık. Son dönem tedbirleri öngörülemezliğe yol açtı ve taraflar için yorucu hâl aldı. Reel sektörü adeta yıldırma noktasına getiren kredi prosedürleri bitmek bilmiyor ve kredinin aktif hale gelmesi bir türlü gerçekleşemiyor” diyor.

Kıymetli Başkan, bankacılıkta “komisyon” adı altında uygulanan endirekt faizlerde oranların sürekli artırılmasının reel kesimde ciddi rahatsızlıklar oluşturduğunun altını çizerken “Madem liralaşma ve kredilerin amacına uygun kullanımı ilkesine önem veriliyor, o zaman döviz ihtiyacı olan ve kredibilitesi yüksek firmaların mağdur edilmemesi lâzım değil mi?” diye sorarak kurunun yanında yaşın yandığını ifade ediyor.

İSO Başkanı Bahçıvan, uzun zamandır doğrudan yatırımların ülkeye gelmediğini, yatırım iklimini iyileştirmenin önemli yapısal ihtiyaç olarak öne çıktığını dile getirirken hâlen reel sektörü güç durumda bırakan sigortalama sorunlarının da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından acilen çözülmesine yönelik adımların atılmasının gereğine işaret ediyor.

Reel sektördeki söz konusu duruma, çelik penceresinden de bir projeksiyon yapalım…

Sektörü korumacılık ve artan enerji maliyetleri zor durumda bırakıyor. Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) verilerine göre, sektör 2022 yılını ihracat açısından miktar bazında yüzde 17,7 azalışla 19,6 milyon ton ve değer bazında yüzde 5,3 daralma ile 21,1 milyar dolar ile tamamladı.

Bu arada kimya, otomotiv, hazır giyim, çelik ve elektroniğin dahil olduğu ilk 5 sektörden yalnızca çelikte ihracatın düştüğünü haber vereyim. 2021’de çelik ihracatında Cumhuriyet tarihi rekoru kırarak miktarda yüzde 17,8, değerde yüzde 77,4 artış sağlayan sektör eski günlerini aramıyor değil.

Rusya ve Ukrayna’nın savaş sebebiyle çekildiği pazarda oluşan boşluğu ABD ve Avrupa ile doldurmaya çalışıyor ama korumacılık, küresel resesyon ve yurtiçindeki yüksek enflasyon sektörün hareket alanını daraltıyor.

Sektörü olumsuz etkileyen birçok etken var… Sektör bir taraftan korumacılıkla amansız mücadele ediyor. Şöyle ki; dünyadan ambargo yiyen Rus çelik sektörü fiyat düşürerek ürünlerini Türkiye’ye satarken iç pazarda fiyat dengeleri bozuluyor. Sadece Rusya değil Çin, Hindistan ve İran gibi ülkeler de dampingli fiyatlarla Türkiye’ye ürün satıyor. Böylece Türk çelik sanayi büyük darbe alıyor.

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Adnan Aslan, “Dampingli ithalatın engellenmesi için gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz” derken enerji fiyatlarını da yanına ekliyor. Adnan Aslan, Avrupa’nın en pahalı elektriğini kullanan Türkiye olarak enerji krizi ve talepte yavaşlama devam ettiği sürece bu yıl yine büyümeden çok, mevcudu korumaya odaklanacaklarını söylüyor.

ÇİB Başkanı Aslan’ın verdiği bilgi şöyle:

“2023 Ocak’ta Almanya’da Megawatt saat (MWh) başına elektrik fiyatı 111 Euro, Fransa’da 123 Euro, Belçika’da 122 Euro ve İspanya’da 66 Euro’dan işlem görüyor. Türkiye’de ise ortalama Megawatt saat (MWh) başına elektrik fiyatı bir yıl önce 75 Euro idi. Şimdi 168 Euro’ya çıktı. Enerjinin toplam maliyet içindeki payı yükselmeye devam ediyor. Bu durum Türk çelik sektörünün küresel pazarda diğer büyük ihracatçılarla rekabet edebilme imkânını giderek azaltıyor. Yani Türkiye, enerji krizi yaşayan Avrupa’dan daha pahalı elektrik kullanıyor.”

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ise, serbest piyasa elektrik tavan fiyatını megavatsaat başına 4 bin 200 liradan 3 bin 650 liraya düşürdüklerini belirterek, “Serbest piyasada satılan elektrik fiyatı üzerinden elektrik tüketimi yapan özellikle sanayi kuruluşlarında elektriğin bedelinin Şubat ayından itibaren yüzde 12 düzeyinde düşmesini bekliyoruz” derken acaba elektrik fiyatları, Avrupa’yı yakalayabilecek mi, merak ediyoruz. Ayrıca Avrupa’da doğal gaz fiyatlarının son 5 ayda yüzde 83 gerilediğini dikkate almak gerekiyor.

Yine de olumsuzluklara ve ihracattaki düşüşlere rağmen çelik sektörü bu yıla dair umudunu devam ettiriyor. Sektör temsilcileri; iç piyasada inşaat sektörüne yönelik destek paketleri, enflasyondaki gerileme öngörüsü, enerji verimliliği yatırımları ve sanayi üretiminde beklenen artışların çelik tüketimini yükselteceğini, bu durumun ilk çeyrekten başlayarak yıl boyunca üretimi müspet yönde etkileyeceğini ve sektörü toparlayacağını öngörüyor.

Çelikçiler, “Sektörün önceliği her zaman iç piyasanın ihtiyacını gidermek. Çünkü çeliği içeride üretemedikten sonra yerli imalat sanayinden bahsetmek güç. Dolayısıyla ihracatı daha da yukarılara taşımak için ülke sanayinin ve çelik sektörünün desteklenmesi gerekiyor” diyorlar.

ÇİB Başkanı Adnan Aslan’ın ifadesiyle; Türk çeliğinde kayıplar yaşanmasının imalat sanayinin diğer kollarını olumsuz etkileyeceği malum. Bu sebeple yerli çelik sanayinin korunması ve güçlendirilmesi temel gaye olmalı.

Dolayısıyla başkanların görüşleri; ekonominin normal seyri için önemli ve önemsenmeli. Normalizasyon için bu yolda; finansman, enerji, damping, enflasyon ve yapısal sorunların halledilmesi öncelik taşıyor, demek istiyorum.

bursasancak.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi