Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

"Milli hüsran"dan ders...

 

Milli hüsran...

Evet, Almanya ve Azerbaycan'la yapılan milli maçlarda yaşadığımız duygu...

Almanya maçında, Alman Başbakanı Merkel atılan gol ile ellerini açıp ayağa fırlarken, bizim Başbakanımızın yüzüne yansıyan hüzünle sergilenen durum.

Bir de Dünya Basketbol Şampiyonasında Cumhurbaşkanı Gül'ün başarılarda ayağa fırladığı anları hatırlayın...

Futbolla, basketbolla bu kadar iç içeyiz, başarı ve başarısızlık böylesine devlet seviyesinde sevinç ve hüzünlere yol açıyor ama başarıların kalıcı hale gelmesi ya da hüsranlardan temelli kurtulmak anlamında köklü politikalar geliştirmiş değiliz.

Benim kanaatim, problem, eğitim alanında yapamadıklarımızda toplanıyor.

Biz, genç nüfusumuza yeterli yatırımı yapamıyoruz.

Birkaç hafta önce ilk ve ortaöğretim kurumları eğitime başladı. 16 milyon genç için eğitim yılının başlaması demekti bu.

Söyler misiniz, bu 16 milyon genç içinden dünya çapında kaç bilim adamı, kaç sanatçı, kaç futbol takımı, kaç basketbol takımı, kaç jimnastikçi, kaç atlet, kaç güreş takımı, kaç masa tenisçisi vs. çıkacak?

73 milyonluk nüfustan, üstelik yüzde 50'si 28 yaşın altında olan genç nüfustan, alın işte, Azerbaycan'ı yenecek bir futbol takımı çıkaramıyorsunuz. Almanya dendiğinde, zaten peşin korkular geliyor gündeme...

Bu ülke çocuklarının, genetik olarak zaaf içinde bulunduklarını iddia edecek kimse bulunduğunu sanmıyorum.

İşte Mesut Özil diye bir çocuk, Almanya'da çıkıyor ve yıldızlaşıyor.

Evet, sorun, eğitim adına yapamadıklarımızda...

Şunu söyleyebilirim:

AK Parti hükümetleri dış politika ve ekonomi alanlarında "dünyanın gıpta ettiği" önemli şeyler yaptı.

Ama eğitim alanı perişan.

Bu alana yapılan bütün kaynak aktarımlarına rağmen, köklü bir eğitim hamlesi yapıldığını söylemek mümkün değil.

Bakın, diyelim bizim içimizden çıkan bir grup gönüllü eğitimci, Tanzanya'da, Filipinler'de okul açıyor, orada kendisine emanet edilen birim öğrenciye emek veriyor ve onların içinden matematik, kimya, fizik vs. dallarında madalya alan öğrenciler çıkarıyor.

Aynı şekilde, diyelim Şırnak'ta emek verdiğiniz çocuklar içinden, üniversite sınavında derece alan gençler çıkıyor.

Demek öğretmenimizde de öğrencimizde de potansiyel var.

Ama sadece potansiyel yetmiyor, birim insana emek vermeyi ve onları uçabilecekleri tüm yüksekliklere taşımayı sağlayacak bir sistem gerekli.

Açık konuşalım: 8 yıllık eğitim politikaları, AK Parti'nin en büyük zaaf alanıdır. Projesizlik, hazırlıksızlık, dağınıklık ne derseniz deyin, yıllar geçiyor ve milyonların hayatından kaybediliyor.

Ben, özellikle spor alanında, Başbakan Erdoğan'ın özel bir yoğunlaşma yapabileceğini düşünüyorum.

Kim bilir belki de yaptı ama işi icra edecek gerçek amatör-profesyonelleri bulamadı.

Bence Cumhurbaşkanı Gül de özellikle eğitim alanına adeta bir misyon duyarlılığı halinde itina gösterebilir ve kimi atılımlara öncülük edebilirdi. Ben eminim ki, Türkiye'den Harvard'a gidecek öğrenci sayısı, lider çocuklarının sayısından bir hayli fazladır. Ama bunun için, bu ülkedeki her çocuğa kendi çocuğunuza gösterdiğiniz itinayı göstermeniz gerekir. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nda bu duyarlılığın olmadığını düşünmem ama bu ülkeden daha çok çocuğun yükseklere uçabilmesini sağlamak, sistemli bir çabayı gerekli kılıyor ki bunu da ülkeyi yönetmekte olan siyasetçilerimizin başarması lazımdır.

Bir ülkenin en büyük sermayesidir insan kaynağı.

Avrupa, Türkiye'nin genç nüfusu ile ilgili hayaller kuruyor.

Bizim de genç nüfusumuzun, evrensel planda ifa edeceği misyonla ilgili bir projemiz olmalı ve bu genç nüfusu o misyonu ifa edecek donanıma kavuşturmalıyız. Bunun makro planını geliştirmeliyiz. Devlet, işi gücü bırakmalı, bu makro planı oluşturmak ve tüm eğitim kurumlarını bu hedef istikametinde heyecanlı bir yürüyüşe sevk etmek için kolları sıvamalı.

Türkiye'nin hâlâ dışarıdan, astronomik fiyatlar ödeyerek, teknik direktör ithal eden bir ülke olması kadar büyük garabet olamaz.

Karşı takımın oyuncularını ve oyun planını okuyacak, kendi oyuncularının kapasitesini görecek, karşıt oyun planları gerçekleştirecek, ona göre takımı eğitecek, oyun sırasında gerekli adımları atacak zihni kıvraklığa sahip insan... Niye illa ithal edilsin?

Ben eminim ki Başbakan Erdoğan'ın Almanya ile yapılan maçta yaşadıklarından içi yanmıştır. Önünde, en azından bir dönem daha iktidar gözüküyor. İsterim ki, eğitimi özel olarak gündemine alsın. İsterim ki, bütün spor dallarını gündemine alsın ve Türkiye'nin genç nüfusundan, önümüzdeki on yıllar içinde dünya çapında başarılar gösterecek yıldızlar çıkmasının zeminini hazırlasın. Cumhurbaşkanı Gül'ün de böyle bir zarureti paylaşacağından kuşkum yok.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi