MİA Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Göksun, Suriye'deki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu

MİA Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Göksun, Suriye'deki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yenal Göksun, Fırat'ın doğusundaki terör varlığına ilişkin, "Fırat'ın doğusunda da artık böyle bir oluşumun istenmediği çok net bir şekilde ortaya konuldu." dedi.
Ankara

Göksun, AA muhabirine Suriye'deki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

Suriye'deki muhalif gruplar içerisinde "radikal" grupların da bulunduğuna dair iddialara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Göksun, "Muhalif gruplar arasında radikallerin olduğuna ilişkin yargıların biz daha çok Batı medyasını ve Batı siyasal söyleminin Suriye krizini ta en başından beri destekleyen açıklamalarından görüyoruz. O yüzden bu radikal unsurlar söylemlerine biraz daha temkinli yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Göksun, kimin radikal olup olmadığına karar verecek mekanizmaların siyasal söylemlerden oluştuğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Suriye'de Baas rejiminin çöküşüyle birlikte ortaya çıkan yeni idarenin tam olarak Suriye halkı nezdinde nasıl algılandığına bakmamız önemli. Suriye halkının tepkisine baktığımızda başkent Şam'da, Hama'da, Humus'ta, Halep'te meydanlarda sevinç gösterileri düzenleyen Suriyelilerin aslında her ideolojiden, her mezhepten, her dinden Suriyeliler olduğunu görüyoruz. Bu şu demek; Türkiye'den ya da Batı merkezi söylem yönetim merkezlerinden bu grupların 'radikal' olduğuna ilişkin inşa edilen söylem Suriye'de tam olarak öyle anlaşılmıyor."

"Muhalif grupların açıklamaları Suriye halkıyla uyumlu"

Suriyelilerin yeni yönetimin nasıl bir yönetim olacağına ilişkin tepkisine bakıldığında "radikal" algısına sahip olunmadığının görüldüğünü ifade eden Göksun, "Her toplumun, her kültürün kendine özgü bir bağlamı var, bir inanç sistemi var, bir ilişkiler ağı var. Bizim gördüğümüz ve medyaya da yansıyan görüntüler ve bu muhalif grupların yaptığı açıklamalara baktığımızda aslında Suriye halkının kültürel ve toplumsal bağlamıyla uyum içerisinde olduğunu görüyoruz." diye konuştu.

Göksun, Suriyeli muhalif grupların farklı ideolojik bakış açılarına sahip olduklarını ve farklı toplumsal gruplardan geldiklerini belirterek, şunları anlattı:

"Şunu söyleyebiliriz ki bütün bu muhalif grupların tek bir hedefi var, Baas rejiminin ortadan kalkması. Bu başlı başına Suriye halkını ve muhalif grupları bir araya getirecek ve kenetleyebilecek çok güçlü bir olgu. Çünkü biz yine Suriye halkının refleksine, tepkilerine baktığımızda, Baas rejiminin düşmesinden sonra bütün alanlarda bir özgürleşme hissiyatını ve deneyimini yaşadıklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla muhalif gruplar arasında çeşitli görüş ayrılıkları, ideolojik farklılıklar olabilir. Kaldı ki bu tür ayrılıklar kimse kusura bakmasın her ülkede, her toplumda olması gerekir, bu zaruridir. Herkesin aynı düşünmesini bekleyemezsiniz."

Suriye'deki yeni yönetimin ilk hedefinin, Suriye'nin geleceğini Suriye halkıyla birlikte inşa edebilecekleri bir yapıyı, güven ve huzur içerisinde, çatışmaya girmeden tesis edebilecekleri bir sistem kurmak olduğunu belirten Göksun, "Suriye'nin karşısındaki en büyük meydan okuma şu anda radikal gruplar diye adlandırılan şeyler değil ya da Suriyeli muhalif grupların farklı ideolojilere sahip olması değil." ifadesini kullandı.

"Meşruiyet tabanı ayağının altından çekilmiş oldu"

MİA Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Göksun, Suriye'de yeni bir sayfa açıldığını ve bunun Suriye tarihindeki ilk sayfa olmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Suriye halkının bu yeni açtığı sayfa Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek ve Suriye halkının tek bir devlet çatısı altında yaşamasını amaçladığını gösteriyor. Bu yeni açılan sayfanın yarattığı rüzgarda SDG/YPG/PKK gibi terör oluşumlarının meşruiyet kaynaklarının ortadan kalktığını görüyoruz. Çünkü biraz da Batı söyleminin desteklemesiyle terör örgütü PKK/YPG orada DAEŞ terör örgütüne karşı mücadelenin asli unsuru olarak öne sürülmüştü, bu yolla meşruiyet kazanmıştı ve orada askeri, ekonomik ve diğer idari yapılanmalar çerçevesinde kurumsallaşma çabalarına gitmişti. Şimdi bu meşruiyet tabanı ayağının altından çekilmiş oldu."

Batı'nın, terör örgütü PKK/YPG'nin, "Suriye'de DEAŞ ile mücadele ettiğine" ilişkin meşruiyet zemini oluşturma çabalarının anlamsız kaldığına ve bu durumun sadece Batı değil, Suriye içerisinde de karşılık bulmadığına dikkati çeken Göksun, "Yeni kurulan hükümet daha geniş bir mutabakata hitap ediyor. Suriye halkının daha geniş bir kesimini kapsayan, onları da yönetimin bir parçası haline getiren bir yönetim öneriyor. Dolayısıyla böyle bir siyasal ortamda zaten SDG'nin (terör örgütü YPG/PKK) dayandığı siyasal meşruiyet ayakları da kırılmış oluyor." dedi.

Göksun, terör örgütü PKK/YPG/SDG'nin artık sadece dış yardımlar üzerine kurgulanmış, Batı tarafından öne sürülen meşruiyet zeminini yitirmiş ve sürdürülebilir olmayan silahlı bir yapılanmaya dönüştüğüne dikkati çekerek, "Hem yeni Suriye yönetimi hem de Türkiye'nin resmi kurumları tarafından yapılan açıklamalarda Fırat'ın doğusunda da artık böyle bir oluşumun istenmediği çok net bir şekilde ortaya konuldu. Dolayısıyla bu süreç çok büyük ihtimalle kan dökülmeden müzakere yoluyla, silahların bırakılması yoluyla ve o toprakların yine Suriye halkına, burada Kürt, Sünni, Arap, Türkmen ayırmadan söylüyoruz bunu, Suriye halkına yani esas sahiplerine geri verilmesiyle neticeleneceğini söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

Suriye'deki yeni yönetimin de Türkiye'nin de Fırat'ın doğusunda bir "terör varlığı" olmamasına ilişkin ortak açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Göksun, terör örgütü YPG/PKK/SDG'nin silah bırakmaması halinde bir askeri operasyonun da gerçekleşme ihtimalinin bulunduğunu dile getirdi.

Kaynak:AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.