
Ahmet Taşgetiren
Kutlu Doğum'la iç içe
Konya
Türkiye bir yandan baharı yaşıyor, bir yandan Kutlu Doğum mevsimini, bir yandan da barış sürecini...
Gelin buna da tevafuk diyelim.
Yani bir kader buluşması.
Bahar, evrenin fıtratının akışı.
Kutlu Doğum, bizim toplumumuzun Allah Elçisi ile kalbi muhabbetinin ve buluşmasının bayramı.
Ve barış süreci, bir İslam toplumu olarak, İslam'ın rahmet iklimi ve Rasulullah'ın Rahmet Peygamberi hüviyeti ile ortaya çıkan çelişkimizden kurtulmanın gayreti.
Aslında tek tek "Rahmet insanı" *olmaklığımız gerekiyordu, şayet Rahmet Peygamberinin elinden tutabilmiş olsaydık ve yüreklerimizi O'nun rahmet iklimine raptedebilmiş bulunsaydık, ama İslam'ın farkında olamadık, Allah Elçisi'nin rahmet hüviyetini içselleştiremedik ve savrulduk kan deryalarına...
Elbet, bizim dışımızda bizim zeminlerimizi formatlayanlar oldu, kendi kendimize yabancılaştırıldık kimi zamanlar... Ve çok can yandı, çocuklarımızın canı yandı. Hatta tüm İslam coğrafyasına bakarsak, coğrafyamızın canı yandı.
Şimdi, Kutlu Doğum'larla, yeniden ana kodlarımızla buluşma çabası içine giriyoruz.
30 yıllık kan sürecinden sonra, Öcalan'ın "İslam bayrağı altında yaşanmışlığı" bir bahar mesajının ana omurgasına yerleştirmesi, geç kalmış bir farkındalık değil midir?
Dilerim bu sözler içselleştirilmiş olsun.
Külli bahar
Rahmet Peygamberi'ni yâd ediyoruz Kutlu Doğum'la.
İnsanlığın ahlak önderini yâd ediyoruz.
İnsan onurunu en yüce tutan bir Allah Elçisi'nin mesajlarını hatırlıyoruz.
Rahmeti düşünün şu barış sürecinde.
Ahlaki erdemleri düşünün.
İnsan onurunu düşünün.
Bütün bunlar İslam'dı ve o bizim damarlarımızda vardı.
Bin yıldan beri vardı.
Ne oldu da biz birbirimize kılıç çeker olduk?
Neyi kaybettik?
Gerçekten Rasulullah'ın izinde yürüseydik, birbirimizin yolunu keser miydik? Birbirimize rahmetten
başka bir şey taşır mıydık?
Kutlu Doğum'la barış sürecinin bir bahar mevsiminde iç içe geçmiş olmasını bu yüzden anlamlı ve
kaderin tevafuku olarak görüyorum.
Külli bir bahara kavuşalım, inşallah bu süreçte. Kardeşleşme baharına.
Barış yürüyüşü
Bu topraklarda yaşayan herkesin ama herkesin bir tarafı bu süreçle ilgili.
Ülkenin doğusu, batısı, kuzeyi güneyi...
Askere çocuğu giden herkesi, askerden çocuğu gelen herkesi.
Okulda çocuğu olan herkesi... Diyarbakır'a ya da İzmir'e okumaya giden herkesi.
İş arayanı, ekmek arayanı...
Yöneteni, yönetileni...
Türkiye'nin dünyada itibarlı bir devlet olmasını önemseyen herkesi.
İktidarı, muhalefeti. Siyasetin insani zeminde gelişmesini arzulayan herkesi.
Şu anda 7 heyet, ülkenin 7 bölgesinde siyasi hiçbir gayeleri olmaksızın, bir barış meşalesi
tutuşturmaya, insanların yüreğindeki öfkeleri gidermeye, bir helalleşme iklimi oluşturmaya çaba sarf
ediyorlar.
Bizler İç Anadolu'dayız. Konya'dan başladık, devam ediyoruz.
Şiarımız "Selam." Selam verip her ortama girmeyi düşünüyoruz. Barıştan ve ülkemizin selametinden başka bir dileğimiz yok.
Kan durursa, bu ülkede herkesin yüreği durulur. Memleket doğusundan batısına rahmeti yaşar.
Kaybetmeyiz, kazanırız. Türkiye büyük hamle yapar. Biz büyük bir milletiz. Medeniyet kurmuşuz, büyük kültür inşa etmişiz. İçimden, yeniden bir "Türkiye çağı" yaşansın, duyguları geçiyor.
Genç bir toplumuz. Bu gençliği toprağa vermeyi değil, bir yüceliği inşa etmenin ana hamuru haline getirmeyi başarmalıyız. Neden olmasın diyorum.
Ahmet TAŞGETİREN
Halkta panik iktidarda çaresizlik
10 Mart 2022 Perşembe 08:06Biraz tarafsızlığı konuşsak...
08 Mart 2022 Salı 23:07Ukdeleri çözmeye gelirsek...
07 Mart 2022 Pazartesi 08:08İlk adımlar ve sonrası
05 Mart 2022 Cumartesi 10:02Putin türü ‘önleyici vuruş’
03 Mart 2022 Perşembe 09:23Kadirov mankurtluğu
03 Mart 2022 Perşembe 09:22Farklı bir Mirac hassasiyeti
27 Şubat 2022 Pazar 00:59Putin’in aşk cinayeti
25 Şubat 2022 Cuma 07:37Rusya -Ukrayna vahşi yaşam
25 Şubat 2022 Cuma 00:36Bugün vicdanın günü olsun
22 Şubat 2022 Salı 23:06




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.