Küçük Görme Kendini

Selam ile… Sevgili okurlarımız, bu hafta “KÜÇÜK GÖRME KENDİNİ” konulu sohbetimizi yapacağız sizlerle.

Ümit Kuşlarım,
Güneş doğar; bütün ihtişamıyla gözümüzü, gönlümüzü aydınlatır. Hep böyle devam edecek zannederken bir de bakarız akşam olmuş. Gece, karardıkça kararır; göz gözü görmez olur. Böyle zamanlarda karamsarlığa kapılmayasınız! Çünkü “Gecenin en karanlık olduğu an, güneşin doğmaya hazırlandığı andır.” “Elbette her zorlukla beraber mutlaka bir kolaylık vardır.”

Ey Vaktin Çocukları,
İnsanlığın da karanlık ve aydınlık dönemleri vardır. Cahiliye denen dönemde zulüm tam zirvesine ulaşmışken İslam güneşi doğmuş.
Asırlar sonra insanlığın bahtı tekrar kararmaya başlamış. Karanlığın yeniden zirveye çıktığı çağa da Orta Çağ demişler. Bu çağ da fazla sürmemiş. Fatih Sultan Mehmet ile yeni ve aydınlık bir çağa adım atmışız.

Duygu Çiçekleri,
Dünyada ve çevremizde olup bitenleri canlı yayında izliyorsunuz. İçiniz burkuluyor, boğazınız düğümleniyor. Dönüp dönüp ufka bakıyorsunuz, güneş ne zaman doğacak diye. Seher vakti elinizi semâya çevirip dua ediyorsunuz:
Doğsun artık gül muştulu sabahım,
Elimizi boş çevirme Allah’ım!

Ağzı Dualı Canlar,
Duaya devam edelim ama eskiler, duayı iki bölüme ayırmışlar: 1. Lafzî dua, yani dilimizle yaptığımız dua. 2. Fiilî dua, yani gayret ederek yaptığımız dua. Büyüklerimiz her zaman, “Allah’ım bize hayırlı rızıklar ver!” diye dua eder, sabahleyin de kalkıp işe giderler değil mi?

Fatih’in Torunları,
Dedemiz Fatih, fiilî duayı nasıl yapmış? Gençliğinde yedi dil öğrenmiş; ilimde, teknikte kendisini geliştirmiş. Bizans surlarını yıkacak topları bizzat tasarlamış. Olacak iş değil ama gemileri karadan yürütmüş. “Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u alırım!” kararlılığını göstermiş… Bu kadar gayretten sonra hocası Akşemseddin’in duasını almış, böylece fetih güneşi doğmuş.
Sahi, Fatih İstanbul’u fethettiğinde kaç yaşındaydı? Peki, siz kaç yaşındasınız? Yirmi bir yaşına gelmenize kaç yıl kaldı? Yazar amca, biz daha çocuğuz mu diyorsunuz? O zaman ben de şair Arif Nihat Asya amcanızın bir uyarısını hatırlatayım:
“Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini,
Göster, kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme delikanlım kendini!
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın,
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın…”

Şafağın Çocukları,
Yarınlar, gözleri ışıl ışıl Saadet Çağı’nın müjdesini bekliyor sizden. Önce sözlü duanızla sonra da gayretinizle karanlığın surlarını aydınlatmaya hazır olun…

akdenizgazetesi.com/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bestami Yazgan Arşivi