Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kim kimin iradesini çözecek?



Doğru anlamak, doğru anlamak, doğru anlamak...

İşin sırrı bu. PKK'nın verdiği mücadeleyi, mücadele stratejisini, yöntemleri doğru anlamak. Tarihi doğru anlamak, savaşı doğru anlamak, örgüt yapısını doğru anlamak...

İşe bakın, PKK'yı en azından hedef ve stratejileri açısından doğru anlayan bir isim, Kurtuluş Tayiz'in notları:

"Kuşkusuz bu saldırıların arkasında siyasi bir akıl var. Hatta ince elenmiş, sık dokunmuş hesaplar söz konusu. PKK'nın yeni stratejisi, yakın tarihin siyasi-askeri tecrübelerine de dayanıyor.

"Büyük savaş" olmadan, 'zafer' elde edemeyeceklerine inandıklarından orduya, dolayısıyla mevcut hükümete 'nihai' bir yenilgi yaşatmak istiyorlar. Bu, tartışma götürmeyecek kadar 'nihai' bir zafer olmalı."

...

"Şayet devlet ile PKK görüşmelerinde Güneydoğu altın tepsi içinde örgüte terk edilseydi bugün ne çatışma ne de savaş kalırdı."

"...PKK 'barış'tan bölgenin tam, eksiksiz, meşru siyasi ve silahlı gücü olmayı anlıyor. Tüm Kürtler'in desteğine sahip olmadığı için de bunu devletin kendisine bir 'antlaşma' ile vermesini bekliyor." (Taraf, 20 Ekim 2011)

Kaç zamandır yazıyorum, bir savaşta en bilinen kural, tarafların birbirinin iradesini çözme amacına yoğunlaşmış olmasıdır.

PKK ile mücadelede beklenen, devlet gücünün, örgütün iradesini çözmesi ve silahları bıraktırmasıdır.

Gelinen noktada ise bunun tam tersi bir ümidin örgütte oluştuğu gibi bir durum söz konusudur.

Yani örgüt, devletin iradesini çözecek, "Benimle baş edemezsin, beni yenemezsin, bak sana nasıl bedeller ödetiyorum, iyisi mi benimle masaya otur ve şartları konuşalım" noktasına getirecek.

Örgüt bunu ümit edebilir hale geldi.

Çarpık bir şey bu ama benim "meydan okuma" diye nitelediğim şey tam da bu.

Kurtuluş Tayiz'in yazdığı da bu.

Örgüt, "bölgeyi bana ver, silahlar sussun" diyor.

Biliyorum, devlet buna boyun eğmez. Ama örgütün bunu ümit eder hale gelmesi de bir çarpıklık.

Ne yazık ki, bugüne kadar askerin bir kesimi bu ümidi verdi örgüte...

Hep söylüyorum, bir Genelkurmay Başkanı'nın (yani Büyükanıt'ın) "Kandil'e tüm orduyu göndersek bile örgütü bitiremeyiz" dediği bir ülkeyiz biz. Kimi aydınlarımızın da "Devlet de, örgüt de silahları bıraksın" dediği, yani devletin elindeki silahla örgütün elindeki silahı aynı görebildiği bir ülkeyiz.

Bakın, "Kürt sorunu"na en yoğun ilgiyi gösteren, kitaplar yazan bir aydınımız, Hasan Cemal hep "Eller tetikten çekilsin" diyerek geldi. Onun "eller" ifadesi hep, devletin eli ile örgütün elini eşit gördü.

Ama dün başka yazdı. Bakın ne yazdı:

"12 Haziran seçimlerinden beri hep aynı noktadayım. Bugün de doğru olan, PKK'nın 'ama'sız, önkoşulsuz ateşkes ilan etmesidir, kendi deyişiyle eylemsizlik ilan etmesidir."

Şunu da yazdı:

"Elbette biliyorum.

Bir devlet, askerini, polisini, vatandaşını öldüren bir örgütün terör ve şiddet eylemleri karşısında hareketsiz kalamaz. Bu saldırılara hiç kuşkusuz karşılık verecektir, veriyor da..." (Milliyet, 20 Ekim 2011)

Hele şükür.

Devletin, askeri, polisi, vatandaşı öldüren bir örgüt karşısında hareketsiz kalmaması, karşılık vermesini meşru gören bir noktaya geldi Sayın Hasan Cemal.

Sorayım:

Acaba nasıl karşılık vermeli?

Mesela bu karşılığın içinde, terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK'ya yönelik operasyonlar da var mı?

Yoksa yok mu?

Herkesin kafa karışıklığından kurtulması lazım. Kürt sorunu ile PKK sorununu iç içe görmekten kurtulması lazım. PKK'nın neyi amaçladığını merak edenler, Kurtuluş Tayiz'in notlarını bir kere, beş kere daha okusunlar. Örgüte yön veren "siyasi akıl"a dikkat etsinler de, o "akıl"ın oyununa gelmesinler...

Ben, PKK'nın durduğu yerden bizdeki kimi aydınlara baktığımda, ortada kopkoyu bir "saflık" görüyorum. Hatta "saflık" kelimesi çok mu hafif kaçtı bilmiyorum.

Şunu da söyleyeyim:

PKK'nın o siyasi aklı da aptallıktan öte bir şey değil. Çünkü Türkiye hiçbir zaman terör karşısında diz çökmeyecek. Ne Türkler diz çökecek, ne Kürtler!

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi