
Ahmet Yürekli
Hepinize bir parça İstanbul?
Bu gece İstanbul?u uykusunda yakaladım.
Yine de eli ayağı durmuyor, sahilinde sular yosunlu taşları dövüyordu.
Kenar semtleri münzevi bir uykuda, gökdelenleri kısık ışıklarıyla gülümsüyordu.
İyice yokladım; temaşadan uzak, bu uğultusuz, kargaşasız, bu teslim olmuş şehir İstanbul mu?
Evet, o.
Şaşırdım kaldım.
Boğaz köprüsünden geçerken önümde sadece bir taşıt ilerliyordu.
Şehir, kendini bana ayırmış gibiydi:
Eziyetinden, çektirdiklerinden dolayı özür diliyordu.
Köpürerek sevişen fahişeler gibi her gün yanı başımda soluyan o kirli şehir bu değildi sanki.
Çamlıca tepesinden inip kalkan göğüslerini izledim İstanbul?un.
Saçını okşadım, nefesine dokundum.
Gökyüzü üstüme yıldızlarını tükürüyordu.
Avuçlarımla ışık tozu serptim, Akıntıburnu?na, Hisar?a Sirkeci Gar?ına.
Aklıma Attila İlhan?ın:
?Söyle ulan İstanbul! Hangi ücra köşende bir orospu ile sevişmedim senin??
deyişi geldi?
Bense yetim hakkı gözetmek için dövüşmediğim bir köşesini göremedim.
Tepeden bakınca İstanbul avucuma sığmış gibiydi:
Onda, kendini koruyacak mecal görmedim.
Herbirimizi bir kenara savuran, binlercemizi içinde ekmek için boğuşturan, yüzlercemizin içinde acıyla kıvrandığı; saltanatını sürenlerin yoksulun çığlığını duymadığı bu tehditkâr şehri, böyle yapayalnız, tek başına, tam da teslim almışken, bilemezsiniz içimden neler geçirdim, neleri haykırdım.
Evet; hemşerim, kardeşlerim?
Bence siz de bir parça ?uykulu bir İstanbul? almalısınız.
Bir bilseniz, ne çok derde iyi geliyor.
Örneğin ben, tattığım binlerce hazzın yanına bir de yaşadığım kente hâkim olmayı ekledim.
Görseniz, ne de çabuk geliyor yitikliğimizin sonu.
Nasıl da çıkıyorsunuz bir adım öne; nasıl da bozuyorsunuz üstünüzdeki metropolitan oyununu.
İşte burada, İstanbul sizi bekliyor:
Yarı uykulu?
Ahmet Yürekli
18.09.2010, Çamlıca.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.