Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Erdoğan'a göre elbise

Başkanlık sistemi tartışmalarına şu soru ile katılmak isterim:

-Acaba Cumhurbaşkanı Gül, başkanlık sistemine nasıl bakıyor? O da, Başbakan Erdoğan gibi başkanlık sistemini istiyor mu?

Bana göre bu sorunun cevabı "evet" değildir.

Gül, şu anda Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin bile fazla olduğunu söyleyen insandır. Hoş, başkanlık sistemi farklıdır, o sistem içinde başkan, o sistemin gereklerine göre yetkilendirilir ama bana göre Gül'ün yapısı, o nitelikte bir başkanlık sistemi yerine, daha katılımcı nitelik taşıyan parlamenter sisteme daha yakındır. Yani Gül, yetkileri çok güçlü bir başkan olmak yerine, parlamenter yapı içinde Başbakan olmayı ya da uzlaşmacı, kuşatıcı bir Cumhurbaşkanı olmayı tercih eder.

Tayyip Erdoğan kişiliği ise Başbakan'ın çok daha etkin olduğu bir yapı yerine, görev ve yetki bakımından daha sınırlı-sorumlu bir alanda bulunan Cumhurbaşkanlığı ile yetinmez.

Erdoğan kişiliğindeki bir siyasetçi, Başbakanlık yetkisini de içeren bir üst görevi, yani başkanlığı tercih eder.

Tıpkı Özal gibi... Bir ölçüde Demirel gibi...

Mesele biraz özgüven, liderlik iddiası, tayin edici konumda bulunma refleksi ile ilgilidir.

Ben, Gül'ün seçildiği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Erdoğan'ın değil Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasının uygun olacağını yazdım.

Bu bir liyakat değerlendirmesi meselesi değildi, bu bana göre, bir karakter uygunluğu meselesi idi.

"Gül Başbakan, yani daha tayin edici, Erdoğan Cumhurbaşkanı yani daha sınırlı-sorumlu ama içinde daha etkin olmayı arzulayan bir duygu..." Bu, sağlıklı yürür müydü? Yürümezdi. Buna bir de, Erdoğan'ın partinin ana can damarlarından biri olduğunu, Erdoğan'la partinin hayati ilişkisini ekleyin, Erdoğan o partiden kopacak ve partide etkinlik Başbakan'a -her kim ise- geçecek. Bu da potansiyel bir gerilim alanıydı.

Ben arkadaşlık, dostluk gibi ilişkilerin, siyaset zemininde her zaman en belirleyici ilişki olmayabileceğini gördüm hep. İnsan faktörü her zaman zaaflarıyla devreye girebiliyor.

Bu yüzden, Erdoğan'ın içindeki etkin olma yönelişi devreye girdikçe, Başbakan'la sorun çıkabilirdi.

Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde, (Mesut Yılmaz'ın durumunu da dikkate almak kaydıyla) partisi ile yaşadığı gerilimi düşünün. Özal, başat karakteri sebebiyle, Cumhurbaşkanlığı ile yetinmedi, orasını bir tür kuşatılmışlık gibi gördü ve yeniden parti kurmaya-kurdurmaya yöneldi.

Tayyip Erdoğan bu yaşta, bu enerjik yapı içinde siyasette kalacaksa ancak etkin bir konum onu tatmin eder.

Bu Başbakanlık olmayacaksa, şu andaki Cumhurbaşkanlığı statüsü değildir.

Bu, Başbakanlığı da içinde barındıran daha üst bir konum, yani Başkanlık sistemidir.

Şöyle bir soru soralım:

Erdoğan, kendisinin kabinede herhangi bir bakan olduğu ya da başkan yardımcısı olduğu bir başkanlık sistemini kabul eder mi?

Bence etmez.

Bütün bunları, Tayyip Erdoğan'ın başkanlığına itiraz sadedinde söylüyor değilim.

Ben Erdoğan'ın, görev yaptığı şu 8 yıl içinde, Türkiye'ye büyük hizmet ettiğini düşünenlerdenim.

Kim ne derse desin, Erdoğan her insanın altından kalkamayacağı bir performans sergiliyor. Ben de az çok, konferans vs. için Anadolu'da gezen bir insanım. Onun için Tayyip Erdoğan'ın sarf ettiği enerjinin boyutunu anlayabiliyorum. O enerji sarfında kolay yarışılmaz bir performanstır Tayyip Erdoğan'ınki.

Bu böyle. Türkiye, o sunabildiği ölçüde, enerjisinden yararlanmayı bilmeli. Türkiye, her insanının enerjisinden yararlanmayı bilmeli.

Ama başkanlık sistemi sadece başkanın kişiliği ve performansı ile sınırlı bir olay değil.

Evet, o kişilik çok önemli.

Bir yanlış adam, ülkeyi çok yanlışlara da götürebilir. O yüzden başkanın kişiliği de, çok temel bir kriter. Buradan yola çıkıldığında bile, şahsileştirmeme gereğine varılır.

Bununla birlikte başkanlık sistemi köklü bir yapı değişimi.

İyi düşünmek gerekiyor.

Bir yığın soru sorulabilir.

Ben, en temel ilke olarak "Sistemi şahsileştirmeden değerlendirmek daha sağlıklı sonuçlar almayı sağlar" diye düşünüyorum.

Özal'a, Erdoğan'a, Gül'e göre sistem değil, ülke ve toplum gerçekliğini daha iyi kavrayacak bir sistem...

Konu tartışılacak. Ama şu anda garip bir tartışma bu. Anayasa değişikliğinin yoğun trafiği içinde, sürdürülmesi kolay olmayan bir tartışma... Ama belki de anayasa tartışmaları bile bundan böyle, "Erdoğan'ın başkanlığı" meselesi etrafında dönüp duracak. Başkanlık sistemi ve Anayasa tartışmalarını böyle iç içe girdirmek, strateji olarak sağlıklı mı değil mi, bu da tartışılabilir bir şey.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi