Sualtında kalan şehirler gibiyim.
Güzel olan her duygumun, mazide kalmışlık hissi var.
Buruk bir tadı var damağımda yaşadıklarımın; gün gün artan sancısı, içimi
derinden yakan acısı var.
Ben, sebebini sormazdım çağrılışlarımın: Ya kanlı bir kavganın ortasında
bulurdum kendimi ya da kurulması zor, mükellef bir sofranın. İkisi de
kabulümdü: Gereği buydu ?dost? olmanın.
Dostuma ne çok yakıştığını görürdüm birden,
kız arkadaşıyla gezerken
daha siftahını yapmadığım, özel bir gün için sakladığım
dolabımdaki gömleğin;
kendim giysem, o kadar sevinmem.
Ferhan, ?Erkek, sadece erkektir,? diyor, ?dostluğuna güvenmem.?
Yüzlerce numarayı sildim, kimseyi aramıyorum sınırsız telefonumdan.
İnsanlar mı soğudu, ilişkiler mi yoz, yoksa, tek ben miyim bozulan?
Bıkmadınız mı insanların size ?bir telefon kadar yakınım? deyip de, ?alo?,
diyemeyeceğiniz uzaklığa çekilmesinden?
Soruyor musunuz kendinize, hangi ses doyuracak ruhunuzu, kulağınızı ?alo?
dediğinde, içten?
Daha fazla nasıl yaşar insan, bilemiyorum;
bir dosta yarasını gösteremeden?
Ahmet Yürekli
21.04.2012, Üsküdar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.