Yusuf Ziya Öter
Atiyi Arayış..
Ay gecenin en koyu karanlığında doğar.
Aşk ve Can her ikisi de saklı ve gizlidirler.
Aşk ve CAN gibi saklı ve müphem olan istikbalimi belirsiz ellere terk edemezdim.
Kâbuslu bir gece de bilmediğim uzaklara, karışık ve karanlık uzaklarda ati nin peşinden gitmeye karar verdim.
Hayat bütün koşullarını öldürücü darbelerle üzerime yüklemeye çalışıyordu.
Yıkık terk edilmiş, fani ve cılız olan vücudum, bilmem bu şartlara ne kadar dayanabilir di?
Bende beliren bu direnme ve yaşama sanat ını zor da olsa öğrenme AZMİ
Kimsesiz, terk edilmiş, arkasında ne bir mendil ne de bir kol sallayan olmadığı
Halde, beni karanlık ümitsiz ve yalnız bilmediğim uzaklara sevketti.
Fikri çelişkiler içerisinde gara yaya olarak geldim.
Kararım kesin ve tehlikeli İdi.
Ya başaracak, yahut bir ideal uğruna bütün hayatımı rüzgara savuracaktım.
İçim de yanan ve beni müzmin bir volkan gibi sarsan OKUMA AŞKI, bundan alıkonmak beni yaktı. Perişan ve mütereddit hale getirdi..
Istırap rüzgârları benliğimi bir başak demeti gibi derinden salladı.
Acı çekmenin ve yalnızlığın
Ne demek olduğunu, artık tamamen yaşıyordum, benliğime derc ediyordum.
RUHUM o kadar bunalmış idiki, çölde SU arayan çaresiz yolcu misali bana
Tebessümle bakacak bir göz, çağıracak bir ses arıyordum.
Bu şartlar da içimden bir ses durmadan, EDEP VE HAYA yı kaybetme,
Edep ve haya yı kaybetmek sana çok şeyler kaybettirir diyordu.
Karanlık bir gece de bu yepyeni muhitin, yeni insanlarının bütün sırlarına vakıf olmuştum.
Bu büyük şehir ve sosyal ortamda en büyük rolü para ve menfaat oynuyordu.
EY ALLAHIM mana ve maddiyat denizini birleştiremeyen bu insanların.
Ne kadar ALÇALDIĞINI gördükçe, bütün benliğimle huzurunda eğiliyor ben olmanın
Karşındaki ACZİNİ zevkle seyrediyordum.
Mazi ile istikbalimin irtibatlandığı bu şehir, ecdat vatanı, güzel Yeryüzü cenneti.
Baki’nin, Fuzul’nin, Nefi’nin övgü ile bahsettiği, sahip olunmak için uğrunda yüz binlerce insanın can verdiği bu esrarengiz ŞEHİR sana geldim.
Bendi de al kucağına, beni de avut kollarında.
Yaşıyordum. Düşünmeliydim. Lakin neleri?
Beni okutmayan baba mı mı?
Terk eylediği aile mi mi?
Sevgili ağabeylerimle kız kardeşleri mi?
Bana gönül bağlayan elkızını mı?
ARKADAŞLARIMI MI?
Hayır, hayır bu halde kimseyi düşünemezdim.
Sürekli ve tek düşüncem İSTİKBALİM olmalıydı.
Büyük şehrin kalabalık caddelerinde bir serseri gibi dolaşıyordum.
EY HALİKİM senin ilk emrin OKU olduğu halde ben bundan, geri bırakılmak isteniyordum.
Ruhum bunalıyordu.
Bir tercih yapmam gerekiyordu.
Ya ailem ya HALİKİMİN emri.
ALLAHIM sana sığınarak okumaya başlıyorum.
İlim, irfan, mal, mülk şan şeref hepsi senindir.
Ben de senin RAHMAN VE RAHİM olduğuna inanarak bu yola atılıyorum.
İSTANBUL-26.10.1966
Yusuf Ziya Öter
Yusuf.Öter @ Hotmaıl.Com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.