Görmez: Tele vaizlik bize yakışmaz?
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, vaizlik toplantısında sert konuştu. Vaizleri uyardı. Görmez, ''Ne kussaslık, ne medya vaizliği, ne tele vaizlik bize yakışmaz'' diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ''Diyanet İşleri Başkanı da dahil hepimizin asli görevi mihrap, minber ve kürsü görevidir. Masa ve sandalye görevi değildir'' dedi.
Görmez, Büyük Anadolu Oteli'nde düzenlenen Vaizler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Bursa'da din görevlilerine yönelik sözlerinden ''cımbızla alıntı'' yapılarak ''Diyanet İşleri Başkanı imamlara kızdı'' yorumları yapıldığını, ancak böyle bir durumun söz konusu olamayacağını belirtti.
Bursa'daki konuşmasında mesleklerinin aşkla, sevgiyle, heyecanla yapılması, duyguların, düşüncelerin sürekli diri tutulması gerektiğini söylediğini anlatan Görmez, mihrapta, kürsüde duranın bir anlık gafletinin, insanların yüce divanda duruşunu gölgeleyeceğine işaret etti.
Bilgi ve birikimin de sürekli yenilenmesini isteyen Görmez, İslamı anlatan kişilerin sürekli kendilerini yenilemek zorunda olduğunu vurguladı.
''SÖZÜN DEĞERİ DÜŞTÜ''
Dil ve uslubun da değişen çağ ve genç kuşaklar gözönünde bulundurularak gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren içinde her seviyeden, kültürden insan olan cemaati birleştirecek bir dil ve üslubu yakalamanın gereği üzerinde durdu.
''Bizim medeniyetimiz aslında söz medeniyeti. Ancak söz düştü. Modern çağlar, modern zamanlar sözü ayağa düşürdü, görüntüyü yüceltti'' diyen Görmez, vaizlerin sözü yüceltmesi gerektiğine işaret etti.
Din hizmeti yürütenlerin, söylediklerini yaşantılarına geçirerek örnek olmalarının önemine işaret eden Görmez, insanların bunu görmek istediğini anlattı.
Görmez, ''tebliğ, davet ve irşat'' kavramlarının vaizlerin vazifesinin temellerini oluşturduğunu dile getirerek, bunları göz önünde bulundurmadan sadece vaaz etmenin yeterli olmayacağını söyledi.
''Söz nasıl yüceliğini kaybettiyse kürsülerimiz de yüceliğini kaybetti'' değerlendirmesinde bulunan Görmez, peygamberlerin daveti, tebliği ve irşadı nasıl kullandıkları üzerinde çalışılmasını istedi. Yaptıkları işin peygamber mesleği olduğunu ve özenle yapılması gerektiğini vurgulayan Görmez, sözün ve kürsünün şanının nasıl yükseltileceğinin üzerinde durulmasının önemine işaret etti.
''YAPTIĞINIZ İŞ KUSSASLIKTAN VE TALK SHOWDAN UZAK OLMALI''
Görmez, toplum muallimliği ve yaygın din eğitimi yapan vaizlerin, hakkın lisanı, hakikatin dili olması gerektiğine dikkati çekti. Görmez, ''Yaptığınız iş iki şeyden uzak olmalı. Tarihteki kussaslıktan (hadis uyduran veya vaazlarında uydurma hadisler işleyen vaiz) ve modern zamanlardaki talk showdan uzak olmalı'' dedi.
Kussaslık yaparak uydurma hikayelerle insanları galeyana getirme yanlışlığı içine düşülmemesi gerektiğini vurgulayan Görmez, ''Ne kussaslık, ne medya vaizliği, ne tele vaizlik bize yakışmaz'' diye konuştu.
''MERKEZİ VAAZ SİSTEMİNİN ZARARI FAYDASINDAN ÇOK''
Merkezi vaaz sisteminin, devreye girdiği günden beri faydasından çok zararı olduğunu ifade eden Görmez, en büyük zararı da bu nedenle bütün potansiyeli yok olan mihrap görevlilerinin gördüğünü belirtti.
Merkezi vaaz sistemi projesinin, 20 yıl önce hayata geçirildiğini belirten Görmez, şunları söyledi:
''Her mihrap görevlisi günde bir tane ayeti, bir hadisi cemaatiyle paylaşsaydı, her cami görevlisi Kur'an ve sünnet hakkında çok güzel bir bilgi ve birikime sahip olacaktı. Bundan biz onları mahrum bıraktık. Her arkadaşımız vaazını hazırlamak için biraz ter döküp, kitap karıştırsaydı şu anda her görevlimiz daha farklı bir noktada olacaktı. Biz en büyük haksızlığı, bizatihi bu görevi yürüten arkadaşlarımıza yaptık.
Her mihrap görevlisine şunu söylüyoruz 'Evindeki bütün kitapları masana koy, çalışmaya başla. Bundan böyle vaazlarını nasihatlerini hazırlamaya başlayacaksın' Her arkadaşımız bunu bir vazife olarak telaki etmeli ve hazırlık yapmaya başlamalı''
Merkezi vaazın, yüz yüze vaazın, nasihatin verdiği sıcaklığı ortadan kaldırdığını, cemaatin hoparlörden gelen metalik sesleri dinlemeye mahkum edildiğini dile getiren Görmez, ''Bu merkezi sistemden önceki duruma mı dönüyoruz? Hayır. Yeni bir eğitim seferberliği başlatarak her mihrap görevlisinin kürsüye çıkabilir hale gelmesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarf etmek zorundayız'' diye konuştu.
Eğitim merkezlerinde vaizlerden oluşan hocalara yönelik bir eğitim programı başlatıldığını vurgulayan Görmez, vaizlere cami görevlilerini vaaz edebilir hale getirmek gibi önemli bir görev düştüğünü söyledi.
Mehmet Görmez, ''Mihrapta görev yapan her arkadaşımız Allah'ın kitabını, Resulullah'ın sünnetini hikmetli bir dille cemaatine anlatabilir hale gelmeli'' dedi.
''ASLİ GÖREVİMİZ, MİHRAP, MİNBER VE KÜRSÜ GÖREVİDİR''
Vaizlerden, görevlerini sadece kürsüden yapmamalarını, aynı zamanda cami içinde ya da dışında ders halkaları oluşturmalarını isteyen Görmez, ders halkalarının kürsüden her cuma yapılan uzun konuşmalardan daha hayırlı ve bereketli olacağına inandığını kaydetti.
''Diyanet İşleri Başkanı da dahil hepimizin asli görevi mihrap, minber ve kürsü görevidir. Masa ve sandalye görevi değildir'' görüşünü dile getiren Görmez, müftülük makamının irşattan uzak bürokratik bir mekanizmaya dönüştürülmesinin ve vaizlerin ellerindeki programın dışına çıkmadan haftanın belli günleri vaaz etmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Toplantıya Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Hasan Kamil Yılmaz, Mehmet Emin Özafşar, Ekrem Keleş ile çok sayıda vaiz ve vaize katıldı.
Toplantı, yarın yapılacak oturumların ardından sona erecek.
GAZETECİLERİN SORUSU
Gazetecilerin merkezi vaaz sisteminin ne zaman kaldırılacağına yönelik tarih belli mi'' sorusunu üzerine Görmez, ülke genelinde ''cemaatime yüz yüze vaaz edebilirim'' diyen din görevlilerinin, kendi vaazını bugünden vermeye başladığını söyledi.
Ayrıca vaizlere, müftülere ve Başkanlık görevlilerine, formatör eğitimi vereceklerini belirten Görmez, şu anda Tekirdağ Eğitim Merkezi'nde bu uygulamanın başladığını bildirdi.Görmez, şunları kaydetti:
''Onlar bu çalışmayı bitirdikten sonra Türkiye'ye dağılacaklar, bütün imamlar kendi vaazlarını nasıl verebilecekleri yönünde hizmet içi eğitimden geçirilecekler ve bu bizim planlamamıza göre bir sene içerisinde tamamlanmış olacak. Bir senenin sonuna geldiğimizde artık her din görevlisi kendi vaazını verebilecek hale gelecek. Buna rağmen veremeyecek konumda olan arkadaşlarımız ise bizim belirlediğimiz kitaplardan metinler okumak suretiyle bu görevi ifa edecekler.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.