Fidan Dikme Seferberliği...
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
?Böylece onun (yağmurun) sayesinde sizin yararınıza hurma bahçeleri ve üzüm bağları meydana getirdik. Bunlarda sizin için birçok meyveler vardır ve siz onlardan yersiniz. Tûr-i Sînâ'da da yetişen bir ağaç daha meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.? (Mü?minûn, 19,20)
Rasûlullah (sav) buyuruyor:
"Bir müslüman bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların mahsülatından bir kuş, insan ya da hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur." (Buhari, Hars 1, Edeb 27; Müslim, Müsakat 12, (1553))
Mevcut dengenin insan eli ile bozulması tam bir "emanete hıyanet" hadisesidir. Oysa İslam, insanın dışındaki diğer bütün varlıkları da Yaratıcısını anan ve O'nu teşbih eden mü'minler olarak tanıtmış ve korumasını istemiştir.
İnsanın dışındaki tabiî dengeye bu derece hassasiyetle bakan bir dînin peygamberi Hz. Muhammed (sav) de kendi hayatında eko-sistemi korumayı hedefleyen talimatlar buyurmuştur. Bu talimatlar bize, modern insanın ancak 20. yüzyılda farkına varabildiği çevre gerçeğinin 14 yüzyıl önce ve üstelik ne boyutta ele alındığını göstermektedir.
Hz. Peygamber (sav), başkent Medîne-i Münevvere'nin şehir sınırından itibaren 12 mil mesafeyi koruluk alanı (hıma: millî park) ilan ederek, oranın kurduna kuşuna, ağacına çiçeğine dokunulmasını yasaklamıştır. Zaten sınırlı miktardaki kereste ihtiyacını karşılamak için Medine'nin yukarıda söylediğimiz 12 millik sit alanı dışında el-ğabe diye bilinen bir yeri kesime açmış, fakat ağaç kesmek isteyene kestiği ağacın yerine mutlaka bir fidan dikme şartını koşmuştur. (Dr. Ahmet Yaman, Altınoluk Dergisi 1994-Ekim)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah?ın En Güzel İsimleri)
el-Hayy: Hayatı, ezelî ve ebedî olarak sarmalayan, bütün hayatların kaynağı olan, ezelî ve ebedî olarak ölmeyen, diri olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Bir fidan dikelim.
Lügatçe
mahsülat: Ürünler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.