Facebooktayım o halde varım!
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, günümüzde sosyal medyanın, adeta insanların varlığının kanıtı haline geldiğini söyledi.
İnternet Haftası ile ilgili açıklama yapan ERÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, sosyal medya kullanımı ile ilgili alışkanlıkların gelişmesi ile akrabalık, aile ve benzeri insani ilişkilerde değişim yaşandığını ifade etti. Bu değişimin yanı sıra sosyal medyaya bağımlılığın geliştiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, “Bu bağımlılıktan dolayı, sosyal medya var olmaz ise endişe içinde yaşıyoruz. Sonuç olarak baktığımızda, eğer ki sosyal mecralarda yer almıyorsam, bu neredeyse yaşamıyorum anlamına geliyor.” diye konuştu.
MERAK, ANLIK PAYLAŞIM, REKABET, EĞLENCE…
Bireylerin sosyal medya kullanımının temel nedenlerini merak duygusu, anlık paylaşımlarda bulunmak, tanıdıklardan haber alma isteği, alışveriş yapma, çevresindeki insanları takip etme, rekabet, eğlence gibi nedenlere bağlayan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, “Sosyal mecraların kullanımı ile bir tür doyum elde edilmeye çalışılıyor. Öncelikle sosyalleşmek sonra alışveriş yapmak, aşk, neşe, rekabet, oyun, eğlence, sohbet sosyal medya kullanımının nedenleri olabiliyor. Alışveriş mal alışverişi olabileceği gibi fikir alışverişi şeklinde de gelişebiliyor. Sosyal mecrada insanlar her şeyden önce merak duygusuyla da yer alıyor. Örneğin liseden, ortaokuldan arkadaşlarının neler yaptıklarını hatta ilkokuldaki arkadaşlarına ne olduğunu, kimlerin evlendiğini, ne iş yaptıklarını ve nasıl hayatları olduklarını merak ediyorlar. Dolayısıyla sosyal medya kullanıcısı merak ettiği kişilerin izini sürmek için sosyal mecraları kullanabiliyor. İnsanlar gezdiği, gördüğü, yaşadığı şeylere dair anlık paylaşımlar yapmak için sosyal mecraları kullanabiliyor. Bir yandan da arkadaşları, ailesi ile görüşmek için de sosyal medyada yer alıyor. Bunun gibi olumlu olan taraflarını kullandığı gibi saçma sapan durumlarla da karşı karşıya kalabiliyor. Örneğin insanlar başkalarının yapıp ettikleri, işleri, sosyal konumları ile kendisinin hayatını karşılaştırmaya gitmek yani rekabet için de sosyal medyayı kullanabiliyor.” ifadelerini kullandı.
GERÇEK KİMLİKLER Mİ, SANAL KİMLİKLER Mİ?
Bunun yanı sıra, insanların sanal kimliklerle de sosyal medya da yer aldığına değinen Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, “Bunun çeşitli nedenleri var. ilki gerçek kimliği ile sosyal medyada yer almasının ve orada beyanda bulunmasının kendisi açısından sıkıntılara neden olması. Bir taraftan gerçek kimliğini gizleyerek, başka bir kimliğe bürünüp, başka grupların düşüncesini anlamaya çalışan adeta sosyal deney yapan insanlar var.” ifadelerini kullandı. Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bilici, sosyal medya kullanıcılarını, sanal kimliklere karşı uyanık olmaları konusunda uyardı.
SELMA KARA
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.