ENGELLİLİK: KARŞILIĞI CENNET OLAN AĞIR SINAV
Yüce Allah, ?İki sevgilisi (olan gözlerini almak sureti) ile kulumu sınadığımda sabrederse, bu ikisine karşılık ona cenneti veririm.? buyurdu. (Buhârî, Merdâ, 7)
Allah, sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.? (Müslim, Birr ve sıla, 34)
Batan bir diken bile olsa Müslüman?ın başına gelen her bir musibeti, Allah onun günahlarına kefaret kılar. (Buhârî, Merdâ, 1)
İbn Ümmü Mektûm, evi ile mescidi arasında hurmalıkların ve ağaçların olduğunu ve her zaman kendisine yardım edecek birisinin bulunmadığını söyleyerek Peygamberimizden evinde namaz kılma izni istemişti. Hz. Peygamber ezanı işitip işitmediğini sorduğunda, ?Evet.? diye cevap vermiş, bunun üzerine onun cemaate katılmasını isteyen Allah Resûlü, ?Öyleyse gel!? buyurmuştu. (Ebû Dâvûd, Salât, 46)
Mekke fethedildiğinde Hz. Ebû Bekir, yaşlı ve de âmâ olan babası Ebû Kuhâfe?yi, Hz. Peygamber?i ziyaret etmek üzere getirmişti. Bu durumdan rahatsız olan Hz. Peygamber, ?Bu ihtiyarı evde bıraksaydın da, ben onun yanına gitseydim ya!? buyurarak, Ebû Kuhâfe?ye olan saygısını ifade etmişti. (İbn Hanbel, VI, 350)
Hz. Peygamber, ?Haydi, bizi Vâkıfoğulları?ndaki şu ?iyi gören? (basîr) adamı ziyarete götürün!? buyurur. Hâlbuki kastettiği şahıs âmâdır. (Hadis-i Şerif) Topal bir sahâbî olan Amr b. el-Cemûh bir gün Hz. Peygamber?e gelerek, ?Ey Allah?ın Resûlü! Ne dersin, eğer ben şehit oluncaya kadar Allah yolunda savaşırsam, cennette bu (topal) ayağım düzelmiş bir şekilde yürüyebilecek miyim?? diye sorunca Hz. Peygamber, ?Evet.? dedi. Bunun üzerine Amr, kardeşinin oğlu ve hizmetçileri Uhud Savaşı?nda birlikte savaşarak şehit oldular. Savaş meydanında Amr?ın cenazesiyle karşılaşan Hz. Peygamber, ?Ben sanki seni cennette bu ayağın iyileşmiş bir vaziyette yürürken görüyor gibiyim.? buyurdu (Beyhakî, es-Sünenü?l-kübrâ, X, 333)
Rahmet Peygamberi bir savaşta şöyle buyurmuştu: ?Medine?de öyle insanlar kaldı ki geçtiğimiz her bir derede ve tepede onlar da bizimle beraberdi. Onları mazeretleri alıkoydu.? (Buhârî, Cihâd, 35; Ebû Dâvûd, Cihâd, 19)
?(Âmâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır...? (İbn Hanbel, V, 152)
Engellilerle İlgili Bazı Ayetler
?Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!? Bakara, 2/155:
??Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.? Hacc, 22/46:
?Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.? Tevbe 9/91:
?Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.)? Nur, 24/61
?Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah?a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.? Fetih, 48/17:
?Köre güçlük yoktur. Nûr, 24/61; Fetih, 48/17.
??Körü ve alacayı iyileştiririm?? (Âl-i İmrân, 3/49).
??Yine benim iznimle sen doğuştan körü ve alacayı iyileştiriyordun?? (Mâide, 5/110).
?Firavun, ?bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir? dedi? (Şuarâ, 26/27; Zâriyât, 51/39).
?Kavminin ileri gelenlerinden inkâr edenler, (Hûd?a) ?şüphesiz biz seni zihinsel özürlü /akılsız olarak (sefâhet) görüyoruz. Biz senin yalancılardan biri olduğuna inanıyoruz? dediler. Hûd da onlar, ?ey kavmim! Bende akıl noksanlığı yok, fakat ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim? dedi? (A?râf,7/ 66-67).
??Hastaya da güçlük yoktur?? (Nûr, 24/61. Fetih, 48/17).
?(Ey Peygamberim!) Eyyub?u da hatırla. Hani o Rabbine, ?Şüphesiz ki ben derde (durr) uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin? diye yalvarmıştı.Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik?? (Enbiyâ, 21/83-84).
?(Yakup), 'Vah Yusuf'a vah' dedi. Üzüntüden iki gözüne ak düştü, acısını içinde saklıyordu" (Yusuf, 12/ 84).
"(Yusuf kardeşlerine) bu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun ki gözleri açılsın" (Yusuf, 12/93).
"Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi?" (Yusuf, 12/96).
?Ne yer yüzünde ne de kendi canlarınızda meydana gelen hiçbir musîbet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Doğrusu bu, Allah?a kolaydır?.[Hadîd, 57/22. ] Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. ?1-2? (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, ?3? Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. ?4? Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; ?5? Sen, ona yöneliyorsun. ?6? (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! ?7? Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. ?8-10? Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür. ?11? Dileyen ondan öğüt alır. ?12? O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.(13) Abese,1-13
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.