En iyi Türk romanı henüz yazılmadı?
?Yüzyılın romanı? olarak tanıtılan ve bir putperestin gözünden Asr-ı Saadet?i anlatan ?Şair?in yazarı Rafet Elçi?ye göre şiir, tarih ve tasavvuf klasiklerimiz var ama en iyi Türk romanı henüz yazılmadı.
GÜLCAN TEZCAN / İSTANBUL
Kanayan Kafesler, Kemiğe Dayanmış Yaralar, Kalbimdeki Monarşi ve Ruhlar Pipo İçmez adlı romanlarıyla tanınan Rafet Elçi, dördüncü romanı Şair hakkında hayli iddialı. Elçi?ye tanıtım kampanyalarında ?yüzyılın romanı? olarak duyurulan ?Şair? hakkında merak ettiklerimizi sorduk.
Şair?i bilboardlarda gördük ilk önce. Neden böyle bir tanıtımla çıktınız yola?
Sağlıklı bir durum değil ama ne yazık ki insanlar tanıdıklarının kitaplarına bakıyorlar. İnsanlar sadece edebiyatta değil bir çok konuda ?Başarılı bir adamsa bir şekilde adını bana duyururdu? diye düşünüyor. O yüzden bilboardlara çıkmasın demedim.
?Yüzyılın romanı? sloganıyla tanıtımı yapılıyor kitabınızın. İddianın kaynağı ne?
Beni arayıp bu sloganı söylediklerinde ?Napıyorsunuz herkesi bana düşman edeceksiniz.? dedim. Herkes önyargı ile okur o zaman. Bakayım neymiş şu yüzyılın romanı der ve okurken de bunun böyle olmadığını ispatlamaya çalışır kendine. Sağlıklı bir okumayı engeller. Ama bana sorarsanız da bu romanın dünyanın en büyük dört romanından biri olduğunu düşünüyorum.
Sizi böyle düşünmeye sevkeden nedir?
Bugün bir yabancıyla konuştuğunuz zaman size bizim Dostoyevski?miz, Tolstoy?umuz, Hugo?muz, Balzac?ımız var diyor. Onların karşısına koyabileceğimiz kimse yok. Çünkü biz hiç o iddiayla roman yazmamışız. Biri James Joyce?u taklit etmiş, biri Prust?u, birisi yeni romancıları taklit etmiş.
Peki ya bugünün romancıları?
Son dönemde çıkan romancılar da bir tornadan çıkmış gibi. Sufizm diye tutturmuşlar, tasavvufu da felsefe görüşü yapmışlar. Onun peşinden gidiyorlar. Böyle olunca da o iddiada bir roman yazma ihtimali ortadan kalkıyor. Bu medeniyetin klasiklerinin yazılması lazım. Şiir, tasavvuf ve felsefe ve tarih klasikleri var. Ama roman klasiği var mı? Benim kanaatime göre yok.
Bu bir asr-ı saadet romanı mı?
Düşündüğünüz anlamda bir asr-ı saadet romanı değil. Tarihsel olarak o devirde geçen bir hikaye. Hikayeyi anlatan putperest ama kendi hikayesini değil iki büyük şairin hikayesini anlatıyor. Araştırdığım ve etraftan da duyduğum kadarıyla putperest Arapların İslam öncesi dinlerinin, din telakkilerinin en güçlü ve doğru şekilde anlatıldığı bir roman diyebilirim Şair için. Arap tarihini ve kültürünü İslamiyet?in gelişiyle başlatamazsınız. Çünkü meyve vermezdi. İslam orada doğdu ve büyük yankı uyandırdı. Demek ki o toplumda bir hazırlık vardı. Güçlü bir şiir ve bir kültür vardı. Bu bakımdan Şair, Araplarla ilgili şu ana kadar varolan algıyı kıracak bir roman.
Ne tür tepkiler aldınız?
Alışılmadık bir üslupla yazıldığı için ellinci sayfaya gelemeden bıraktığını söyleyenler de var, hayatlarında okudukları en güzel roman olduğunu söyleyenler de...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.