“Edebiyat Eğitiminde Yaratıcılığın Sınırları”
Terakki’nin gerçekleştirdiği “Edebiyat Eğitiminde Yaratıcılığın Sınırları” konulu 4. Edebiyat Sempozyumu’na; Necati Tosuner “Öykü ve Yaratıcılık”, Gökçenur Ç. “Dünyanın Sınırları, Şiirin Sınırları”, Esen Kunt “Senaryo ve Görsel Okuma”, Rıza Karaç “Görsel Okuma”, Alper Canıgüz “Edebiyat, Mizah, İroni”, Murat Yalçın “Edebiyat ve Mizah” ve Süleyman Sönmez “e-blog Yazarlığı” konularıyla katkı sağladılar.
Terakki Vakfı Okulları Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün 2012 yılından beri organize ettiği Edebiyat Sempozyumu’nun dördüncüsü, Türkiye’den ilgili bölüm öğretmenlerinin katılımıyla 17 Aralık Cumartesi günü Levent Yerleşkesinde gerçekleşti. Sempozyumun konusu “Edebiyat Eğitiminde Yaratıcılığın Sınırları”ydı.
Sempozyumun amacı; Türkçe ve Edebiyat eğitimindeki uygulamaları ve yenilikleri irdelemek, bu alandaki ihtiyaçlar doğrultusunda yeni öğrenme etkinliklerini ve akademik gelişmeleri paylaşmak, alan uzmanlarının görüş ve düşünceleri ile katılımcılara katkı sağlamak.
Sempozyumda; Necati Tosuner “Öykü ve Yaratıcılık”, Gökçenur Ç. “Dünyanın Sınırları, Şiirin Sınırları”, Esen Kunt “Senaryo ve Görsel Okuma”, Rıza Kıraç “Görsel Okuma”, Alper Canıgüz “Edebiyat, Mizah, İroni”, Murat Yalçın “Edebiyat ve Mizah” ve Süleyman Sönmez “e-blog Yazarlığı” başlıklarıyla paylaşımlarda bulundular.
Necati Tosuner, “Öykü ve Yaratıcılık” başlıklı konuşmasında yaratıcılığın sınırlarını öykü yazma ve okuma bağlamında ele aldı. “Gerçek, elektrik çarpmasından daha etkilidir.” diyen Tosuner, “enseye vurup kaçan öyküler” diye nitelediği bir an’ın yoğunlaştırıldığı öykülerin çarpıcılığını, ben anlatıcının risklerini, öykü ve şiir arasındaki ilişkiyi, yazmanın ve okumanın yalnızlıkla olan bağını verdiği örneklerle detaylandırdı. Çağrışımların önemini vurgulayan Tosuner, “Yüksek sesle okuduğumuzda gözümüzün görmediğini kulağımız görür.” cümlesiyle de edebiyat eğitiminde dinlemenin önemine değindi.
“Dünyanın Sınırları, Şiirin Sınırları” başlıklı konuşmasına Wittgenstein’ın sözlerini hatırlatarak başlayan Gökçenur Ç., dili felsefi bir zemine oturtarak şiirde kullanılan dilin gündelik dilden farkını bir dilbilimci titizliğiyle verdiği ilginç örnekler üzerinden anlattı. Göstergebilimden de yararlandığı zengin konuşmasında sözcüklerin ve kavramların yaşantı ve farklı kullanımlar sonucu değişen anlamları üzerinde durdu.
Esen Kunt, James Joyce’un “Gözünü kapat ve gör.” cümlesinden hareketle görmenin tarihsel kodlarını açımladığı konuşmasında, metnin ve görmenin diyalektiğini filmlerden ve metinlerden verdiği zengin örneklerle irdeledi. Walter Benjamin, Proust, Kafka, Sevgi Soysal, Carlo Ponti, Bergman, Plath, Nurdan Gürbilek, Virginia Woolf Kunt’un konuşmasında atıflar yaptığı önemli isimlerdendi. Kunt’un şiirsel ve üreticiliği tetikleyen konuşmasından pasajlar, aynalar, imgeler, fotoğraflar, tablolar, görüntüler, labirentler geçti.
ABD’li yazar Ray Bradbury’nin 1953 tarihli aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan, Fransız yönetmen François Truffaut tarafından çekilen distopik bir bilim kurgu filmi Fahrenheit 451’in ilk on beş dakikasını göstererek görsel okuma konusunda ipuçları veren Kıraç, yazı ve görüntü arasındaki ilişkiyi ideolojik açıdan açımladı. Çizgi romanın metin ve görseli bir araya getiren yapısının senaryoya çok yakın olduğunu vurgulayan Kıraç, edebiyatın ve sinemanın politik yapısına odaklanarak görsellikle yaratılan bilinçdışı etkilerin kalıcılığından ve gücünden detaylı bir biçimde bahsetti.
Alper Canıgüz, “Edebiyat, Mizah, İroni” konuşmasında düşüncelerini kendi yazdığı metinler ve kişisel serüveni üzerinden anlattı.
Mizahın bir okuma biçimi olduğunu düşünen Murat Yalçın, edebiyat ve mizah ilişkisini edebiyatın kaynaklarına inerek tarihselliği içinde ele aldı. “Üslup, kişinin ta kendisidir. Mizah için büyük bir üslup gerekir.” diyen Yalçın, Refik Halit Karay’dan Tahsin Yücel’e, Ahmet Rasim’den Hüseyin Rahmi Gürpınar’a, Memduh Şevket Esendal’dan Haldun Taner’e verdiği örneklerle dil ve kültür dağarcığının genişliğinin mizah yapmadaki ustalıkla olan bağlantısını detaylandırdı. Mizah yapmada bir metnin salt gülmece unsurları taşımasının yeterli olmadığını, önemli olanın dili kullanmadaki yetkinlik olduğunun altını çizdi.
Süleyman Sönmez, “e-blog Yazarlığı” başlıklı konuşmasında e-blog yazarlığının imkanlarından, öneminden ve teknolojik açıdan sağladığı kolaylıklardan bahsetti. Önemli gördüğü blogları katılımcılarla paylaşan Sönmez, e-blog yazarlığının eğitimde nasıl kullanılabileceği ile ilgili bilgiler verdi. Teknolojinin imkanlarından yararlanma ile teknolojiyi amaç haline getirmenin aynı olmadığını, teknoloji kullanımında pedagojik açıdan dikkat edilmesi gereken noktalar konusunda yararlı uyarılarda bulundu.
Katılımcıların sorduğu sorularla zenginleşen “Edebiyat Eğitiminde Yaratıcılığın Sınırları” adlı sempozyum, ele alınan konularla ilgili yeni bakış açıları ve yaratıcı yöntemler geliştirmede, yapılması ve kaçınılması gerekenlerle ilgili yeniden düşünmede yeni ufuklar açtı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.