Diyanet: Kadın da erkek de yok, insan var..

Diyanet: Kadın da erkek de yok, insan var..
Mehmet Görmez, İslam'ın kadın konulu öğretileri ile tarihte ve bugünün toplumlarında egemen olan düşünce, telakki ve uygulamalar arasında derin farklar...



Mehmet Görmez, İslam'ın kadın konulu öğretileri ile tarihte ve bugünün toplumlarında egemen olan düşünce, telakki ve uygulamalar arasında derin farklar bulunduğuna işaret etti.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ''İslam'da kadın konusunu izah etmek için, artık eski kültür ve medeniyetlerde kadının ne kadar insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldığını anlatmaktan vazgeçmeli, bunun yerine İslam'ın kadını nasıl mücerret bir cinsiyet konusu olmaktan çıkardığını, kadın konusunda insan düşüncesinde nasıl bir sıçrama meydana getirdiğini görebilmeliyiz'' dedi.

Görmez, ''Kadın Konulu Dini Yayınlar''ın ele alınacağı 5. Dini Yayınlar Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, dini literatürün temel referans kaynağı Kur'an-ı Kerim'de kadın konusunun nasıl yer aldığını anlatarak, hazreti Muhammed'in kadınla ilgili söz ve uygulamalarından örnekler verdi.

Kadın ile ilgili sorunların, kadın hakkında oluşan yanlış düşünce ve telakkilerin, sadece doğu toplumlarının ya da İslam toplumlarının sorunu olmadığını belirten Görmez, şöyle devam etti:

''Bu, aynı zamanda bütün bir insanlığın problemidir. Zira kadın-erkek arasındaki biyolojik farklılığın toplumsal ve kültürel farklılığa dönüştürülmesi, bin yılların ötesinden günümüze intikal eden, zamana ve değişime karşı en dayanıklı ideoloji olarak karşımızda durmaktadır.

Ne yazık ki tarih içinde Müslümanlar bizzat Kur'an-ı Kerim'in çizdiği çerçeveyi dahi yakalayamamış, İslam toplumlarında maalesef Kur'an öncesi kadın telakkileri hayatiyetini, üstelik İslam görüntüsü altında sürdürebilmiştir. Kadim din ve kültürlerin Müslüman toplumlara tesiri, yerleşik kültür ve geleneklerin dine baskın çıkması, dinin ve dini metinlerin yanlış anlaşılması ve yanlış yorumlanması yanında, Müslümanların ahlaki zaafları da bu tür düşüncelerin yaşayıp kökleşmesine zemin teşkil etmiştir.''

''İslam'ın imajını zedeleyecek bir resim''

Modern döneme yaklaşıldığında kadının Müslüman toplumlarda yaşadığı çeşitli sıkıntılar ve bu sıkıntılara yol açtığı iddia edilen kitabiyatın çok ciddi tartışmalara sebebiyet verdiğini belirten Görmez, şunları kaydetti:

''Bu kitabiyatta resmedilen kadın, bir rahatsızlık sebebi haline gelmiş yahut getirilmiştir. Kadın konulu eserler, doğal sınırlarını ve pratik çerçevesini aşarak daha geniş bir zihniyet ve medeniyet meselesi olarak ele alınıp tartışılmaya başlamıştır. Batının İslam ile ilgili geliştirdiği anlayışta, kadın meselesi araçsallaştırılmış, kadının İslam'daki yeri parçacı bir yaklaşımla ele alınarak ve abartılarak İslam imajını zedeleyecek bir resim oluşturulmaya çalışılmıştır.

Kadın konusu ve kadına bakış, modern dünyada en önemli medeniyet kriterlerinden biri olarak görülmektedir. Dinler, sistemler, ideolojiler hatta topluma mal olmuş bireyler, kadın konusundaki yaklaşımlarına göre, bir modernlik ve medenilik değerlendirmesine tabi tutulmaktadır. Bu durumda kadın, kadının sorunları, ihtiyaçları ve hakları gibi samimiyetle ve hassasiyetle ele alınması gereken konular, medeniyet adına gerçekleştirilen bir yargılamanın vesilesi ya da siyasal bir ötelemenin vasıtası kılınabilmektedir. Bu açıdan kadın konusu, birilerinin başkalarına not verdiği bir alan olmaktan çıkarılmalıdır. Bu konu sosyal, kültürel, dini ve ahlaki farklılıkları dikkate alan bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Bu konuda, hatta hiçbir konuda, bir medeniyetin kendi perspektifini başkalarına yegane hakikat olarak sunma hatta dayatma hakkı olamaz.''

''Kadın da erkek de yok, insan var''

Modern zamanlara gelindiğinde, Müslüman yazar, alim ve entelektüellerin kadın konusunda bir düşünce ve söylem kriziyle karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Görmez, ''Dünyanın batı yakasında, küresel siyasetin aktörleri yeni bir İslam imajı oluşturmak için kadın konusunu özel olarak belirleyip, bunun üzerinden İslam'a saldırınca, söz konusu kriz daha da büyümüştür'' diye konuştu.

Kadın konusunu sürekli başka kültür ve medeniyet tasavvuru üzerinden izah etmeye kalkışmanın, dini metinleri ve dini gelenekleri savunmacı bir mantıkla ele alma ve yorumlama çabalarının bu krizin asıl sebebini oluşturduğunu belirten Görmez, ''Özellikle son iki asırdır, İslam dini hakkında yanlış bir algı oluşturmak isteyenlerin ilk olarak İslam'ın kadın tasavvuru ve bu tasavvur bağlamında kadınların bireysel ve toplumsal durumlarını metodik ve bilimsel bir yaklaşımdan uzak bir şekilde ele alan yayınlar yaptıkları aşikardır'' dedi.

Mehmet Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İslam'da kadın konusunu izah etmek için, artık eski kültür ve medeniyetlerde kadının ne kadar insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldığını anlatmaktan vazgeçmeli, bunun yerine İslam'ın kadını nasıl mücerret bir cinsiyet konusu olmaktan çıkardığını, kadın konusunda insan düşüncesinde nasıl bir sıçrama meydana getirdiğini, hazreti peygamberin hayatıyla sınırlı olmayan daha uzun vadeli hedefleri nasıl gösterdiğini, ancak dürüstçe bir özeleştiri yaparak, tarih içinde, bırakınız o hedeflere yürümeye, hazreti peygamber dönemindeki iyileştirmeleri dahi nasıl kısmen kaybettiğimizi görebilmeliyiz.''

''Sonuç olarak hem Kur'an-ı Kerim'de hem de hazreti peygamberin miras bıraktığı sahih hadis öğretilerinde kadın diye özel bir konu olmamıştır. Erkek diye bir konu olmadığı gibi'' diyen Görmez, kadın konusuna da cinsiyet başlığı altında değil, eşrefi mahluk olan insan başlığı altında yer verildiğini bildirdi.

Hem Kur'an'ın hem de hazreti peygamberin konusunun kadınıyla erkeğiyle insan olduğunu vurgulayan Görmez, sözlerini şöyle tamamladı:

''Aynı şekilde modern zamanlara kadar İslam literatüründe İslam'da Kadın, Kur'an'da Kadın, Sünnette Kadın veya İslam'da Erkek, Kur'an'da Erkek, Sünnette Erkek diye bir konu da olmamıştır. Tarihten tevarüs ettiğimiz yanlışlıklar modern zamanlarda ciddi bir sorunsala dönüştükten sonradır ki bu alanda bir literatür oluşmaya başlamıştır.

Biz Müslümanların, bugün kadın ve sorunları konusunda düşünce üretip kalem oynatırken kerim kitabımızın tohumlarını ektiği, resulu ekremin Medine'de yeşerttiği ezeli hikmet ve mutlak hakikat ölçülerini esas almak ve insanlığa bu esasları takdim etmek temel ilkemiz olmalıdır.''

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.