Diyanet İşleri Başkanı Görmez, kadın STK temsilcileriyle bir araya geldi?.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Ankara'da bulunan kadın STK temsilcileriyle biraraya geldi. Prof. Dr. Mehmet Görmez, kadınların en çok ihmal edilen, sorunları en çok göz ardı edilen konuların başında gelmesinin ihmalkârlık ve vurdumduymazlıktan kaynaklandığını, bu durumu çalışmalarıyla kendilerine hatırlattıkları için STK temsilcilerine teşekkür etti. Hiç bir ilahi vahiyde kadını ötekileştiren bir yaklaşıma rastlamanın mümkün olmadığına dikkat çeken Başkan Görmez, İslam?ın kadına bakışını şu ifadelerle dile getirdi:
?Mevcut sorunların pek çoğunun doğrudan dinle, inançla ilgili olarak yansıtılması da en az kadınlarımızın yaşadıkları gerçeklik kadar rahatsızlık vermektedir. Yüce dinimizin kadın konusunda sadece insanlığı şereflendirdiği süreçle sınırlı olmaksızın, tüm zamanlarda fikriyatımızı geliştirici, zihniyetimizi restore edecek temellere sahip olduğunu belirtmek isterim.?
Tekmil bir güvenlik algısının sıradan bir kadının kendini güvende hissetmesiyle ancak mümkün olabileceğini ifade eden Başkan Görmez, ?Hazreti Peygamberin saygın mirasında kadınlar her zaman baş tacı edilmiştir? dedi. Dinin aydınlık mesajının kadınların dili olmamasında ise bir fırsat eşitsizliğinin etkileyici olduğunu da dile getiren Görmez konuşmasına şöyle devam etti:
?Maalesef yanlış yorumlar, ağır kültürel hasarlar, hiçbir sorgu ve eleştiriye geçit vermeyen kabuller dinin aydınlık mesajının kadınlarımızın dili olmasına yeterince fırsat vermemiştir. İnsanları egemenlik ve mülkiyet gibi ilişkiler ağından bağımsız bir şekilde birer eşrefi mahlûkat olarak değerlendiren dinimiz açısından ne Arabın Aceme ne de erkeğin kadına bir üstünlüğü olmayacağı açıktır. Üstünlüğü sadece takvayla kayıt altına alan İslam geleneği, gerçek takvanın ne olduğu konusundaki çerçeveyi de baştan belirleyerek kendisi açıkça sınırlamaları ortaya koymuştur.
Maalesef bugün kadın merkezli sorunlar neredeyse kadını sorun sayan kimi geleneksel yaklaşımlarla yarışır hale gelmiştir. Cinsiyet ayrımcılığını helaller haramlar kategorisinde reddeden İslam dini açısından, kadınlar konumları ve koşullarının özelliğine bakılmaksızın her türlü ayrımcılıktan uzak tutulmak zorundadır. İslam?ın kadın konusundaki öğretisel vurgusunu güçlü bir şekilde kamuoyuyla paylaşmada yeterli bir mesafe aldığımız söylenemez.?
Kadın sorunlarının doğrudan dini nedenlerle açıklanmasının İslam?a yapılmış en büyük haksızlık olduğuna dikkat çeken Görmez, kadınlara yönelik her türden şiddetin ve kadınları bir problematik olarak kodlayan zihniyetin, her şeyden önce İslam dini tarafından açık bir şekilde reddedildiğini belirterek, toplumu rencide eden bazı yerel çıkışlarla hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini vurguladı.
İslam?ın okuma yazmaya verdiği öneme de vurgu yapan Görmez, İslam?ın okuma yazma bilmeyi özgürlükle eşdeğer gördüğünü, bu nedenle kadınların eğitim haklarından yararlanabilmesinin büyük önem arz ettiğini kaydederek sözlerine şöyle devam etti:
?Kadınlarımızın eğitim haklarından yeterince yararlanabilmeleri, ayrımcılığa karşı bilinçlendirilmeleri, namus ve töre cinayetlerinin vazgeçilmez mağduru olarak kadınlarımızın korunup gözetilmesi hepimizin en asli görevlerindendir.
Aslında bugün merhamete çok ihtiyacımız var. Sağlıklı bir toplumda mazlum ve mağdurun güvencesi hukuk devletidir. Bu imkânların yeterli düzeyde sağlanmadığı durumlarda bize düşen, İslam?ın tek tek her birimizi mükellef kıldığı şekilde merhamet ve adalet tavrından vazgeçmemektir.
Kadın konusu toplumumuzun değişik inanç ve kültür kesimleri açısından her zaman sorunlu bir alan olarak görülmektedir. Farklı gruplar kadınlık dünyasının sorunları üzerinden kendilerini endişeye kaptırmaktadır. ?Endişeye mahal yok? diyebilmek için her şeyden önce kültürümüzde, geleneğimizde var olan her türden ifsad edici uygulamalarla yüzleşmek zorundayız.
Kadını bir fitne unsuru ve kaynağı olarak gören zihniyet, sözünü ettiğim yüzleşme alanlarının en başında gelmektedir. Kadını fitne olarak gören zihniyet, bugün başta feminizm olmak üzere pek çok kadın hareketinin erkek egemenliğine karşı bir atakta bulunmasına fırsat vermektedir. Oysa bizim dinimizde kadınla erkek arasındaki ilişki hiçbir şekilde bir hükümranlık ilişkisi değildir.
Aslında sorun hepimiz için bir ahlak sorunudur. Hak ve özgürlüklerin kullanımında en az hukuk kadar, en az polisiye tedbirler kadar ahlaki kıstaslara da ihtiyacımız var. Şiddet sarmalının kadınları kuşattığı bir dünyada, sosyal sermayenin kadınları gözardı ettiği bir dünyada Kurumumuza düşen görev ve sorumlulukların daha fazla farkında olmamız gerektiğini biliyoruz. Kadına el kalkmaz diyen bir geleneğin bugün hiçbir inceliğe ihtiyaç duymaksızın kadınları rencide etme gücüne sahip olmasının açıklanabilecek tek bir yanı vardır. O da ahlak kaybıdır.?
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen programa Nesrin Semiz - Başkent Kadın Platformu Derneği Başkanı, Özden Sönmez ? İlke İlim Kültür Derneği Başkanı, Meltem Ağduk ? BM Dünya Nüfuz Fonu Danışmanı, Ayşe Serap Şahiner ? Kadınlar Dayanışma Birliği Başkanı, Yıldız Tokman- CEDAW Komitesi, Gülden Gürsoy Ataman ? Uluslar arası Af Örgütü, Hafsa Fidan Vidinli ? Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Kolları, Zehra Soylu Reçber ? Turkuaz Güzel Sanatlar Merkezi, Emel Anar ? Ankara Büyükşehir Belediyesi Kadın Sığınma evi Koordinatörü, Gülçin Tüze - Ankara Büyükşehir Belediyesi Hanımlar Lokali Koordinatörü, Nurhan Yeşilyurt ? Başkent Kadın Platformu Derneği, Arife Topçuoğlu ? MEMUR-SEN Kadın Kolları, Leyla Polat ? KAMU-SEN Kadın Kolları, Selen Doğan ? Uçan Süpürge Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.