'Darbe' 7 Şubat MİT krizini beyaz perdeye taşıyor
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan, MİT krizini beyaz perdeye taşıyan "Darbe", yarın izleyiciyle buluşuyor.
İSTANBUL (AA) - İki güvenlik birimini karşı karşıya getirerek, devlet krizi düzeyine tırmanan bir hesaplaşmanın anlatıldığı "Darbe", yarın izleyiciyle buluşuyor.
Türkiye'nin yakın siyaset tarihine ışık tutması beklenen filmi projelendirerek, senaryosunu yazan gazeteci Avni Özgürel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özel kameraların kullanıldığı filmin çekimlerinin yaklaşık 1,5 ayda tamamlandığını söyledi.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'ın 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan, MİT krizini beyaz perdeye taşıyan Özgürel, "Bunu devlet içerisinde bir darbe olarak görüyorum. Bu Türkiye'nin yakın tarihi açısından önemli bir hadisedir. Unutulmaması ve kayda geçmesi lazım" diye konuştu.
"Şehitlik sahnesi benim için geçici bir final oldu"
Avni Özgürel, sahte belge, tuzak, asılsız ihbar, casusluk, tehdit, şantaj gibi konuları da ele alan filme ilişkin şu bilgileri verdi:
"En azından bu filmi görünce, kimsenin 'bu gerçek dışı' diyeceğini düşünmüyorum. Burada kurgusal olan sadece öykünün canlandırdığı karakterdir. Onun dışında filmin tamamı gerçektir. Belki bazı şeyler geçiştirilmiş gibi görünebilir. Yakın dönemi anlatması bakımından önemli. Bundan önce yaptığımız filmlerin kahramanları, siyaset sahnesinin dışına çıkmışlardı. Ama burada herkes görevde. Hatta Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı oldu. Başrolün canlandırdığı karakter MİT müsteşarıydı. Halen de MİT Müsteşarı."
Olayların filmde anlatıldığı kadarıyla bitmediğine işaret eden Özgürel, "Bugün hala bu süreci, bu tartışmaları yaşıyoruz. Bu bakımdan, bu hadise, başlayıp biten bir hadise değil. Devamı da var. Arkasından devam filmi de çekebiliriz. Nitekim eksik bıraktığımız birkaç birşey daha vardı. Şehitlik sahnesi benim için geçici bir final oldu" dedi.
"Türkiye'de siyasi sinema zayıf"
Türkiye'de siyasi sinemanın zayıf olduğunun altını çizen Özgürel, şöyle devam etti:
"Elbette önemli sanatçılarımızın komedi tarzı filmlerini beğeniyorum ama Türkiye'nin yaşadığı, büyük ve unutulmasını istemediğimiz olayların da sinemaya bir şekilde aktarılması gerektiğini düşünüyorum. Amerikan ve Avrupa sinemasının hepsinde siyasi filmleri çokça görmemiz mümkün ama bizde nedense, siyasi film deyince çok kişiselleştirilmiş filmler var. 12 Eylül ile ilgili sadece işkence filmleri var. Yani 'benim canımı nasıl yaktılar' filmleri, bol bol kan var. Ben, 12 Eylül'de cezaevine girmiş, tutuklanmış ve işkence görmüş insanım ama 'Zincirbozan' filminde bir tek işkence sahnesi yazmadım."
Senarist Özgürel, işkence eden polisten davacı olduğunu kaydederek, "Kişisel açıdan çektiğim acı önemli ama Türkiye'nin çektiği acı daha önemli. Zincirbozan'ı yaptığımda Türkiye'nin sol aydını, darbeyi sadece Kenan Evren yaptı zannediyordu. Çünkü Evren somut bir insan. Bizim aydınımız karşısında somut insan görmek istiyor. Bunu böyle algılamak daha tatmin edici geliyor. Onu cezalandırabiliyorsun. Amerika'yı nereden cezalandıracaksın? Kendi gencinin nasıl bir tuzağa çekildiğini, Türkiye'nin o dönemini anlatamazsan, zaten hiçbir şey yapmamışsın demektir" diye konuştu.
"Darbe, diğer siyasi filmleri tetikleyecek"
Darbe'nin diğer siyasi filmleri tetikleyeceğini kaydeden Özgürel, "Türkiye'de canlı bomba saldırıları var. Hiçbirinin ne romanı, ne hikayesi, ne belgeseli ne bir filmi var. İnanın Suruç'ta ne olduğunu, birçok insan hatırlamaz bile. Çünkü kalıcı, hafızalara yerleştirici hiçbir şey yapmıyoruz biz. Türkiye'de binlerce hadise yaşanıyor. Romantik bir iki şeyin dışında, Deniz Gezmiş'in hala bir filmi yok. Bu yüzden bu filmlerin olması gerektiğine inanıyorum" dedi.
Avni Özgürel, filmde yer alan Oslo görüşmelerine ilişkin olarak da "Oslo belgeleri ortaya çıktığında, Murat Karayılan'ın MİT Müsteşarlığını arayıp 'Bu bilgileri biz sızdırmadık. Gerekirse müsteşar Kandil'e birini gönderip, burada bile soruşturma yaptırabilir' dediği filmde de var. Dolayısıyla meseleye buradan, bir de Kandil'den bakış var" ifadelerini kullandı.
"Gerçek neyse, onu yazarım"
Gerçek neyse, onu yazacağının altını çizen Özgürel, "Bütün bu olaylarda yanlış birşey yapılırsa, yarın karşınıza çıkar. 'Vay Şerefsiz' diye Ahmet Kaya ile ilgili manşet atılmıştı. Şimdi o manşeti atanlar özür diliyorlar. Yaptığınız kötü şeyler önünüze getirilebilir" diye konuştu.
Senarist Özgürel, çözüm sürecine de değinerek, şunları aktardı: "Yaşanan olaylarla birlikte Türkiye'nin zaman kaybetmesi üzücü. Türkiye'de çözüm sürecini o kadar içselleştirdik ki sadece Türk kesimi değil, Kürt kesimi de kan istemiyor. Dolayısıyla bizim çözüm meselesini sürdürmemiz ve neticelendirmemiz lazım. Bugün tıkanma noktasına geldi ama yarın devam eder."
Yapımcılığını TFT Film'in, yönetmenliğini Yasin Uslu'nun üstlendiği filmde, başrolleri Cansel Elçin, Erdinç Gülener, Öykü Çelik ve Şemsi İnkaya paylaşıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.