Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, El Cezire'ye yazdı
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, El Cezire'ye yazdı
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Demokrasimizin ayakta olduğuna hiçbir şüphe yoktur." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Al Jazeera için, “Yerel seçimlerin sonrasında Türkiye’yi ne bekliyor?” başlıklı bir değerlendirme kaleme aldı.
Normal koşullarda Türkiye’de yapılan yerel seçimlerin, uluslararası medyada gündem olmayacağını belirten Altun, Türkiye’nin en büyük şehri ve ekonominin başkenti olan İstanbul’un, sunucu henüz itirazlara konu olan kafa kafaya bir yarışa sahne olduğunu söyledi.
"Demokrasimizin ayakta olduğuna hiçbir şüphe yoktur"
Altun, “Nihai sonuçtan bağımsız olarak, yapılan seçimler, bazı Batılı medya kuruluşları ve uzmanlar tarafından ortaya atılan ‘Türk demokrasisi ölmüştür’ konulu popüler ancak mesnetsiz iddiaların yanlışlığını ortaya koydu. Demokrasimizin ayakta olduğuna hiçbir şüphe yoktur.” ifadelerini kullandı.
“Cumhur İttifakı popülerliğini korudu”
AK Parti ve MHP tarafından oluşturulan Cumhur İttifakı’nın, ülke genelinde yüzde 53’lük oy oranına ulaşarak popülerliğini koruduğunun altını çizen Altun, “Muhalefet ise Ankara gibi bazı yerlerde ilerleme kaydetmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı mücadelesi, hâlâ tartışmalı olmakla birlikte bağımsız bir hukuki organ olan Yüksek Seçim Kurulu tarafından kanunlarımıza uygun biçimde ve şeffaflıkla değerlendirilecektir.” dedi.
“Türkiye 4 buçuk yıl boyunca seçim olmayan bir döneme girdi”
Altun, “Türkiye, yerel seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte uzun yıllardır ilk kez 4.5 yıl boyunca seçim olmayan bir döneme girdi. 2023 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı’nın gündeminde ekonomi, Suriye krizi ve milli savunma kabiliyetlerimiz olmak üzere üç ana başlık olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Yönetimin birinci önceliği ekonomiyi rayına oturtmak”
Türkiye sınırları içinde yönetimin birinci önceliğinin ekonomiyi rayına oturtmak olacağını ifade eden Altun, “Ülkemiz, geride bıraktığımız aylarda tarihte görüşmemiş ve ciddi hasara sebep olabilecek bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kaldı. Ancak bu saldırıyı atlatmayı başardık.” dedi.
Altun, şu ifadeleri kullandı:
“Bu süreçten alınan ders, hükümetin ekonomimizi dış şoklara daha dayanıklı hâle getirmek için gereken adımları atması gerektiği olmuştur. 2023 yılına kadar ekonomimizi ihracat odaklı büyümeyi destekleyerek, teknolojiye yatırım yaparak ve istihdam sağlayarak güçlendirmek istiyoruz.”
“Gıda fiyatları enflasyonuyla mücadele planı kamuoyuyla paylaşılacaktır”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın geçtiğimiz hafta, hükümetin yapısal planını açıkladığını hatırlatan Altun, şöyle devam etti:
“Bu planda ülkemizin serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi, vergi reformunun gerçekleştirilmesi ve daha adil bir paylaşımın sağlanması mesajları ön plana çıkmıştır.
Ülkemizin mali disipline bağlılığını yeniden teyit eden Albayrak, kısa vadeli sorunların çözümü için kamu bankalarına yaklaşık 4.92 milyar dolarlık destek sağlama ve özel bankaların sermaye seviyelerini artırmalarına yardım etme sözünü vermiştir. Uzun vadede ise hükümetin gelir seviyesine bağlı yeni bir bireysel emeklilik sistemi kurma düşüncesi paylaşılmıştır. Gıda fiyatları enflasyonuyla mücadele planı ise önümüzdeki ay kamuoyuyla paylaşılacaktır.”
“Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız”
Aynı zamanda Suriye’den kaynaklanan milli güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmaya odaklanacaklarını belirten Altun, “ABD Başkanı Donald Trump, dış politika ve savunma alanında müesses nizamın baskısı altında kalarak Suriye’den çekilme kararını, Türkiye’nin terörizm ve aşırıcılıkla mücadele kararlığı ve taahhüdüne rağmen, geri almıştır. Ancak Washington’un kararından bağımsız olarak kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız. Türkiye, son yıllarda Suriye’nin kuzeyinde PKK ve DEAŞ terör örgütlerini hedef almıştır. Bir sonraki hedefimiz ise PKK’nın Suriye kolunun işgal ettiği Münbiç’in özgürleştirilmesi ve Fırat Nehri ile Suriye-Irak sınırı arasındaki tüm terör faaliyetlerinin sonlandırılmasıdır.” dedi.
Altun, şöyle devam etti:
“Burada yalnızca bir terörle mücadele planından değil, Suriye’nin yeniden güvenliğe kavuşturulmasını ve Suriyeli mültecilerin gönüllü ve kalıcı olarak topraklarına dönmelerini sağlayacak kapsamlı bir stratejiden bahsediyoruz. Ülkemiz, Cenevre ve Astana süreçleri de dâhil olmak üzere, Suriye krizine barışçıl bir çözüm bulunması için ortaya koyulan tüm çabaların parçası olmuştur. Çatışma sonrası dönemde Suriye’de herhangi bir rol oynayacak meşruiyetten yoksun kalan Beşar Esed’in bir geleceği olmadığı görüşümüzü muhafaza ediyoruz. ABD ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu dost ve müttefiklerimizle komşumuzun topraklarında dökülen kanın son bulması için çalışacağız.”
“S-400 füze savunma sistemini almak için bir anlaşma imzaladık”
S-400 konusuna da değinen Altun, “NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkemiz, Suriye iç savaşının etkisiyle hava savunmasını güçlendirme ihtiyacı duymuştur. Yıllar boyunca en ileri teknolojiyi en uygun koşullarda temin etmenin yollarını aradıktan sonra Rusya Federasyonu’ndan S-400 füze savunma sistemini almak için bir anlaşma imzaladık.” dedi.
Altun, “Yunanistan gibi NATO müttefiklerimizin Rus hava savunma sistemlerine sahip olduğunu düşünerek, son derece normal şekilde dost ve müttefiklerimizin Türkiye’nin egemenliğine saygı göstereceği varsayımında bulunduk. Bu süreç kamuoyunun gözleri önünde yaşanmış ve beklentilerimiz, medyayla defalarca paylaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.
S-400’ün Temmuz ayında teslim edilmesinden birkaç ay önce ABD’nin anlaşılamaz bir tavır takınarak Türkiye’yi olmuş bitmiş bir anlaşmadan caydırmaya çalıştığını gördüklerini belirten Altun, “Türkiye’ye benzer bir teçhizatı satmayı reddeden Washington’un, milli güvenliğine yatırım yapmak isteyen bir NATO müttefikini neden durdurmaya çalışmak istediğini anlamakta güçlük çekiyoruz.” dedi.
Altun, şunları ifade etti:
“Bu konuda Türkiye’nin pozisyonu aynıdır. Her ülke gibi komşularımızla ve diğer bölgesel güçlerle dostane ilişkilerimizin olmasını isteriz. Rusya’yla enerji, savunma ve diğer alanlardaki işbirliğimiz, Türkiye’nin NATO ittifakına olumsuz yaklaştığı anlamına gelmez. Ülkemizin Atlantik İttifakı’na en çok katkı yapan ülkelerden biri olması, bu iddiayı desteklemektedir.”
Sonuç olarak Cumhurbaşkanlığı’nın, önümüzdeki dört buçuk yıllık dönemde mevcut sorunları çözmeye ve uzun vadeli meselelere çözüm bulmaya odaklanacağını belirten Altun, “Ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tarihi bir ekonomik büyüme yaşamış, yüz milyarlarca dolarlık doğrudan yabancı yatırım çekmiş ve bölgesel bir güç hâline gelmiştir. Önümüzdeki yıllarda aynı hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: El Cezire
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.