Cehennemin yolunu kapatalım
Almadan veren yalnız Allah'tır.
Her gün okuduğumuz İhlâs suresinde "Allahüssamed" derken bunu ifade ediyoruz.
Onun hiçbir şeye hiçbir kimseye ihtiyacı yoktur, her şey ve herkes ona muhtaçtır.
Nefesi bile vermeden alamıyorsunuz.
Ağaçlar çiçek veriyor, meyve veriyor, oksijen veriyor, gölge veriyor, gözlere güzellik veriyor ve havadan, sudan, topraktan, güneşten gıdasını alıyor.
Bütün bu verilenleri veren ise Allah'tır.
Biz, verdiğimiz kadarını alıyoruz.
Servet, sanat, ilim, güç, otorite, velhasıl sahip olduğumuz her şeyi verdiğimiz oranda geldiğini görüyoruz.
Bunu Sevgili Peygamberimiz, baldızı Esma (radıyellahü anha)'nın cimriliğini gördüğünde, çocuklara ikramda bulunurken avucunu küçülterek verirmiş bunun üzerine, "Sayma, sen sayarak verirsen Allah da sayarak verir" buyurmuş. (Buhari, Sahih)
Aslında vermeyen insan yok.
Cömert Müslümanlar, vermeye devam ediyorlar.
Cömert olmayan, garibe fakir fukaraya veremeyenler de rüşvetçilere, korktukları insanlara, korumalara veriyorlar.
Hâlbuki Sevgili Peygamberimiz, "Mallarınızın zekâtını vererek etrafını kaleleştirin" buyurmuş.
İslami değerlere önem vermeyen zenginlerimizin şikâyetlerinden biri bürokratların doyma bilmeyen istekleri ve mafya tehdidi.
İslami kurallara mümkün mertebe uyanlar, bürokratlardan şikâyet etseler de mafyadan şikâyetleri yok.
Mafya, "Onlar Allah adamları. Onlara uygularsak çarpılırız" kanaatiyle uygulamazlarmış.
Bürokrasideki çürük cevizlerde mafya hassasiyeti de yokmuş.
Bize verilen bu can, bizden çıkacak. Bunda kimsenin şüphesi yok.
Ten topraktan geldi toprağa dönecek.
Toprağı da Allah yarattığına göre İnna lillahi ve inna ileyhi raciun / Ondan geldik Ona döneceğiz.
Mümin olarak gelip mümin olarak dönenler olduğu gibi mümin olarak gelip kâfir olarak dönenler de var.
Onun için Müslümanların can ve mallarını cihat yolunda harcamaya teşvik edilmeleri, insanların mümin olarak gelip kâfir olarak gitmemeleri için bütün imkânlarını seferber ederek cehenneme giden yol üzerine mal ve canlarını engel olarak koymalarıdır.
Onun için verirken yine almak için verirler ama aldıkları veya almak istedikleri şey makam, servet, unvan değil yaratan Rabbinin rızasıdır.
Onun için sağ eliyle verdiğini sol elinden gizler.
"Verirsen veririm" demediği gibi ayete uygun olarak verdiği için karşısındakinden teşekkür bile beklemez.
Beklemek şöyle dursun teşekkürden yüzü kızarır.
Çünkü verdiği de kendine ait değil.
Kur'an'ın ikinci sayfasında Bakara süresinin birinci sayfasında haber verildiği gibi Rabbin verdiğinden dağıttığını bilerek verir.
Teşekkürün şükre dönüşmesini ister.
İlminizi, bilginizi, tecrübelerinizi, sanatınızı, servetinizi, şöhretinizi, makamınızı cehenneme giden yolun üzerine koyun ve cehennem yolunu keserek insanlığa en büyük hizmeti yapın.
Mahmut Toptaş
araştırmacı yazar
Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.