Çanakkale?de ne olmuştu!..
Birinci Dünya Savaşı?nın en acımasız çarpışmalarının neredeyse tamamı hep topraklarımızda yapıldı. Dokuz cephede (Kafkasya, Kanal, Çanakkale, Mısır - Filistin, Suriye, Irak, Romanya, Galiçya ve Makedonya) yedi düvelle savaşan Osmanlı?nın dillere destan mücadelesi hepimizin malumudur.
Bu cephelerden en önemlisi Çanakkale idi. Son derece modern savaş malzemeleri ve sayısal üstünlükle Osmanlı?yı bitirmek için vahşice saldıran batılı devletler; hiç ummadıkları bir direnişle karşılaştılar. Yıllarca süren mücadele sonunda on binlerce şehit kanı topraklarımızı suladı.
Uzun yıllar Çanakkale, devletin gölgesinde yâd edildi. Halktan kopuk, resmî bir iki söylemle geçiştirildi. İnsanımıza unutturulmaya gayret edilse de insanımızın mayasında olan maneviyat galebe çaldı ve Çanakkale hatıra geldi.
Payitaht düşmesin, gavurun çizmesi toprağımızı çiğnemesin, nesillerimiz zulüm görmesin diye binlerce vatan evladı canını verdi orada. Heyhat! Yıllar sonra o şehitlerin torunlarının ecnebi marka giysiler üzerlerinde, yabancı müzik kulaklarında, fastfood gıdalar midelerinde?
Kültür ve medeniyet olarak geçmişimiz neler yapmış bizler ne haldeyiz. Maneviyatı sağlam bir nesil de olmasa bando, mızıka ile hatırlayacağız onları Anzaklar gibi. Neyse ki hatimler indiren, hayırla yad eden kimseler hâlâ varlar ve hayattalar. Onlar o azim ve kararlılıkla mücadeleye devam ediyorlar.
Çanakkale?nin anlamı yeni nesillere anlatılmalı ve o ruhun günümüzde tezahürü sağlanmalı ki o şehitlerin ruhları şad olsun!..
İstanbul?un silueti!
İstanbul denilince akla heybetli camileri, Kız Kulesi, Galata Kulesi, köprüler, Boğaz? gelirdi. Şimdilerde İstanbul?u gezenler, TV?lerde izleyenler bunların geri planda kaldığını görmekteler. Onlarca katlıbinalar, devasa alışveriş merkezleri, ?tower?lar almakta bu siluette yerini.
Değişimin en bariz örneğini yaşamakta bu şehrin insanları.Medeniyet diye kendilerine bir kandırmaca sunulmakta, geçmişe dair ne kadar güzellik varsa üstü örtülmekte hatta yok edilmeye çalışılmakta. Kapitalizmin başkenti olma yolunda hızla ilerlemekte dünyanın başşehri. Kapitalin koca koca tapınakları inşa edilmekte peş peşe şehirde. Eskinin huzur veren mabetleri yerini soğuk, ürpertili binalara bırakmakta. Az parayla yaşanabilecek birşehirden çok parası olmanın zorunluluğuna itilmekte insanımız. Donuk yüzler, asık suratlı insanların olduğu; mutluluğun meta olarak alınıp satılan bir şey olduğuna inanan milyonlara sahip bir ?mega köy?.
Oysaki şehirler de canlıdır ve kendilerine ait bir ruhlarıvardır. İstanbul yıllarca başkentlik yapmış, medeniyetlere beşik olmuştur. Medeni bir şehirdir. Kapitale başkentlik yapmamalı, maneviyatın timsali olmalıdır. Bu şehir benim, bizim! Büyüklerimiz, siluetini bozmaya tevessül eylemeyin ?İslambol?un n?olur!..
Minik bir tebessüm
Hâlâ aynı mezarda mı yatıyor?
Temel uzun zamandır görmediği arkadaşı Cemal?le İstanbul?da karşılaşınca:
- Uşak nasilsun pakayum?
- İyiyum...
- Çocuklarin nasildur?
- Onlar da iyidur.
- Peki karin nasildur?
Temel böyle sorunca Cemal?in birden yüzü değişir... Temel arkadaşının karısının geçen yıl öldüğünü hatırlayıp durumu kurtarmak için hemenşöyle der:
- Yani hâlâ ayni mezarda mi yatiyii?
Kıssadan hisse: İstemeseniz de bazen yanlış anlaşılmaya sebep olabilirsiniz. En kısa sürede yanlışlığı düzelterek karşınızdakini fazla üzmeden hatanızı onarmasını da bilmelisiniz.
İlgilisine notlar:
? İhanetin nedeni olmaz ama mutlaka bir bedeli olur.
? Midenizi başkasının ekmeğine, sırtınızı başkasının elbisesine, cebinizi başkasının parasına alıştırmayınız.
Mustafa Yıldırım, Milli Gazete
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.