'Bulgaristan'da oy kullanımının engellenmesi demokrasiye aykırıdır..'

'Bulgaristan'da oy kullanımının engellenmesi demokrasiye aykırıdır..'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bulgar aşırı milliyetçilerinin Türk seçmeni blokajıyla ilgili, "Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu ama asla kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.

GAZİANTEP

Başbakan Yardımcısı Numan KurtulmuşBulgar aşırı milliyetçilerinin blokajıyla ilgili, "Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu, resmi bir uygulama değil ama sivil, belki de Bulgar derin devletinin destekleri olabilir, vatandaşlarımızın oraya gidip oy kullanmasına mani olmaya çalışıyorlar. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Demokrasiye aykırıdır, komşuluğa, aramızdaki iyi ilişkilere aykırı olan bir şeydir." dedi. 

Kurtulmuş, Habertürk TV'de canlı yayına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bulgaristan sınırındaki eylemlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, konunun ilgililerle görüşüldüğünü ve çifte vatandaş olanların oy kullanıp kullanamayacağıyla ilgili sorunun yaşandığını söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Bulgar mevkidaşıyla konuyu görüştüğünü anlatan Kurtulmuş, "Orada birtakım militan unsurlar, aşırı ırkçı Bulgar unsurlar, aşırı milliyetçi unsurlar vatandaşlarımıza engel çıkarıyor. Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu, resmi bir uygulama değil ama sivil, belki de Bulgar derin devletinin destekleri olabilir, vatandaşlarımızın oraya gidip oy kullanmasında mani olmaya çalışıyorlar. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Demokrasiye aykırıdır, komşuluğa, aramızdaki iyi ilişkilere aykırı olan bir şeydir." dedi.

Konunun sadece Bulgaristan ile sınırlı olmadığına belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Biz zaman zaman söylediğimizde Avrupalı dostlarımız alınıyor, güceniyorlar. Hakikaten Avrupa çok zor bir sürece girdi. Yani Bulgaristan'dan başlayın Norveç'e, Hollanda ve Almanya'ya kadar. Avrupa'nın neredeyse her yerinde aşırı ırkçı eğilim var. Biz buna neofaşist dediğimiz zaman kızıyorlar ama biz bunu rencide etmek için söylemiyoruz. Akıllarını başlarına alsınlar. Avrupa'yı çok yakın bir gelecek de çok büyük bir tehlike bekliyor diye bunu söylüyoruz. Yani oradan geçen göçmenlere karşı yapılanları görüyorsunuz. Göçmen, yabancı düşmanlığı üzerinden özel olarak Müslüman düşmanlığı üzerinden çok özel olarak da Türkiye düşmanlığı üzerinden kampanya yürütüyorlar. Bu Avrupa'daki ırkçıların adım adım gelen faşizmin sesidir. Dikkatli olmaları lazım. Eğer Avrupa'daki bu yeni ırkçı dalga önlenmezse inanın birkaç sene sonra bugünün siyasetçileri Avrupa'da kendi seçimleri için siyaset yapma imkanı bulamayabilirler."

Bulgar ırkçılığı

Bulgaristan'da şu an Türklere karşı görülen ırkçılığın yaşandığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama Bulgar ırkçılığı, diğer Balkan devletlerine karşı da olabilir. Olmadı mı oldu, 90'ların başında yüz binlerce insan bu ırkçı zihniyet yüzünden kesilip öldürülmedi mi? Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar birbirine girmedi mi? En az 300 bin Boşnak şehit edilmedi mi? Böyle baktığınız zaman, bu şu an Türkiye düşmanlığı olabilir. Yabancı ve İslam karşıtlığı olarak gelen bu durum, maalesef Avrupa siyasetini esir almış durumda. İşte görüyorsunuz Hollanda'daki adam kalkıyor, 'Camiler yakılmalı, yıkılmalı' diyor, oylarını artırıyor. O faşist dalgadan yararlanıp oylarını artırıyor diye mutedil siyasetçiler de ırkçı bir dille hareket ediyor. Bu vahim bir durumdur, çok vahimdir. Avrupa'nın buna karşı tedbir alması lazım. Türkiye'de bulunan çok sayıda Bulgar vatandaşı var, bu vatandaşlarımızı ciddi şekilde rencide ediyor. Bulgaristan'ın derhal bu duruma son vermesi, tedbir alması ve vatandaşlarımızın rahat ve huzur içerisinde oylarını kullanmasını sağlaması lazım. Bu komşuluğun ve dostluğun gereğidir."

Referandum süreci

Cumhurbaşkanılığı hükümet sistemiyle ilgili sahadaki izlenimlerini de aktaran Kurtulmuş, son dönemlerdeki halkın fikrinin çok değiştiğini ve evet oylarının artış gösterdiğini söyledi.

Anayasa değişikliğinin şu anda gündeme gelmediğini aktaran Kurtulmuş, "Türkiye siyasetinde bildik bileli Türkiye'de yeni bir sistem arayışı olmuştur. Adına Başkanlık sistemi denmiştir, Cumhurbaşkanlığı sistemi denmiştir. 1982 Anayasanın getirdiği sistemin, hastalıkların, bunların çıkardığı bir takım yanlışlıklar, bunlar sürekli siyaset tarafından eleştirilmiştir. Geçmiş dönemlerde birçok siyasetçi, bu sistemin değiştirilmesiyle ilgili bir takım tekliflerde bulunmuştur. Bu sistem değişikliği yeni bir mesele değildir. Mevcut 1982 Anayasası 18 kere değişmiştir. Bu 19. değişikliktir. Niye şimdi? Artık bu sistem Türkiye'yi taşımıyor. Türkiye'nin çevresindeki bu kadar tehdidi düşünün. Bu ülke, 25 günlük hükümetlerle yönetilemez. Türkiye, ekonomik krizlerle muhattap olmamalı. Çok güçlü bir yönetim modeli olmalı. Krizleri, kaosları, darbeleri, darbe teşebbüslerini arkada bırakan bir değişikliğe ihtiyaç vardır." şeklinde konuştu.

Numan Kurtulmuş, "AK Parti'nin MHP ile beraber 'evet' kampanyasına destek vermesi üzerine Kürt seçmeni daha da uzaklaştı mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Özellikle son zamanlarda Doğu ve Güneydoğu'da terörle mücadelede alınan başarı, bölge halkımız tarafından takdirle izleniyor. Evlerinin önünde bombalar patlıyordu. Şehirler işgal edilmiş durumdaydı. Esnaflar işlerini doğru dürüst açamıyorlardı. Haraç vermek zorunda kalıyorlardı. Terörle mücadele sonunda vatandaşlarımız derin bir nefes aldı. Sur'da, Cizre'de, Doğu ve Güneydoğu'nun birçok bölgesinde derin bir nefes aldılar. Bu yüzden bölge halkında ciddi bir rahatlama oldu. Bu sadece parti meselesi değil, bir şahıs meselesi de değildir. Bu mesele bir memleket meselesidir. Türkiye'nin daha güçlü yönetilmesiyle ilgilidir. Daha etkin karar alabilecek bir mekanizmanın oluşmasıyla ilgili meseledir. Bir daha pazarlıkların, kirli oyunların, ayak oyunlarının olmayacağı bir şekilde temiz bir siyasetle sandık akşamı milletimizin çoğunluğunun oyunu almış olan, ülkenin yönetme yetkisine de sahip olacaktır. Bunu kim istemez?"

"Evlilik programlarındaki asıl mesele aileyi korumak"

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) 120 binin üzerinde evlilik programları hakkında münferit şikayet başvurusunun bulunduğunu belirten Kurtulmuş, ilaç reklamı yapan programlar hakkında da şikayetlerin bulunduğunu ve bunların da düzenlemenin içinde yer alacağını söyledi.

Evlilik programları hakkında yapılan çalışmada asıl meselenin aileyi korumak olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şu görüşleri dile getirdi:

"Evlilik programları bizim örfümüzde, adetimizde ve geleneklerimizde uymayan programlardır. Bu memlekette en büyük değerimiz hangi siyası görüşten olursa olsun, hangi yaşam tarzını benimserse benimsesin ailemiz hepimizin ortak değeridir. Bunu ayaklar altına alacak, programların doğru olmadığı kanaatindeyiz. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor ve son noktaya getiriliyor. Bizim amacımız yasaklamak değil aslında ama bu kanallarında kendilerine çeki düzen vermeleri lazım. Bu programların benzer diğer programların düzeltilmesi lazım. Burada mesele aileyi korumaktır. Ailenin korunmasını içeren çeşitli görüşler ilgili bakanlıklardan alındı ve belli bir noktaya getirildi. Yasa olur veya başka bir düzeltme ile olur. Sonuç olarak burada bir düzeltme ihtiyacı var."

Olağanüstü hal süreci

Kurtulmuş, Türkiye'de olağanüstü halin devam ettiğini ancak sokaktaki vatandaşın, siyasilerin ve iş dünyasının bundan etkilenmediğini aktardı.

Halk oylamasına evet diyen veya hayır diyenlerin istediği yerde propaganda yapabildiğini belirten Kurtulmuş, "Sayın Kılıçdaroğlu istediği yerde toplantı yapabilir, hayır diyenler istediği yerde toplantı yapabiliyor. Televizyonlarda, gazetelerde istediği demeci verebiliyor. Evet veya hayır kampanyası yürütmekte bir zorluk yok. Olağanüstü hal referandum kampanyasını hiçbir şekilde etkilemiyor. Bunu çok açık bir şekilde ortaya koymak lazım. Hiçbir hükümet olağanüstü hal olsun istemez. Yani bu keyfi ortaya konan bir şey değil." dedi.

Türkiye'nin bir uçurumun kenarından döndüğüne işaret eden Kurtulmuş, konuşmasına şöyle tamamladı:

"Devletin içinde 40 yılı aşkındır gizlenmiş olan bir terör örgütü var, devletin bunlardan arındırılması lazım. Ayrıca Türkiye'nin son iki yıldır yükselterek sürdürdüğü DEAŞ, PKK gibi terör örgütleri ile yaptığı mücadele var. Bu mücadelenin doğası gereği bazı adımları atmak için olağanüstü hale ihtiyaç vardı ve bu ihtiyaç hala devam ediyor. İsteriz ki bu mücadele bir an önce bitsin, Türkiye için bu terör örgütleri bir tehlike arz etmesin ve bu devletin içinden bu adamların ayıklanmasını bitirelim. Ama bu çok uzun bir süre istiyor. Biliyorsunuz KYK'lar yayınlanıyor, yanlışlık yapılanlar geri iade ediliyor. Dolayısıyla bunlara ihtiyaç olduğu için olağanüstü hal var. Kimse istemez bu durumu ama bu bir gerekliliğin sonucudur."

Muhabir: Kerem Kocalar, Özkan Beyer, Mehmet Akif Parlak

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.