Böyle ?kışkırtıcı? yazar görülmedi!
Erdoğan?ın, bir ya da iki yıl içinde ?sokak eylemleriyle? devrileceğini söyleyen Tarhan Erdem, çizdiği korkutucu tablodan sonra söylediklerinin üzerine bir de tüy dikiyor... Utanmadan!
Sunucu Cüneyt Özdemir soruyor: ?Bilip de söyleyemediğiniz bir şey var mı??
Tarhan Erdem derin ve bilge bir bakış fırlatıyor, teatrel ve üzgün olmaya çalışan bir ses tonuyla, ?Evet, var...? diyor.
Sunucuda belli belirsiz bir panik: ?Söyler misiniz??
Derin ve bilge bakış yeniden devreye giriyor: ?Söyleyemem...?
Sohbetin başlarında, ?Cumhurbaşkanı olma ısrarını sürdüren Erdoğan?ın yanlış yaptığını, Türkiye?yi felakete götürdüğünü, böyle devam etmesi durumunda sokak eylemleriyle devrileceğini söylemişti oysa...
Bir diğer tabirle, açık konuşmuştu...
Bu kadar açık konuşmak zorunda bırakıldığı için de gençleri suçlamıştı: ?Ben bu yaşta bunları söylüyorum. Neden gençler söylemiyor, bilmiyorum.?
Sonra da bağışlayıcı ?bilge adam? havalarında, söylediklerini tashih etmişti: ?Gençlerin söylememesini de mazur görüyorum ama bildiğim ve inandığım şeyleri söylememezlik edebilir miyim??
İşte memleketin en aklı başında adamı Tarhan Erdem...
Madem bildiğiniz ve inandığınız şeyleri söylememezlik edemiyorsunuz, bu ?doğruculuğunuzu? geçlere karşı bir ?üstünlük? olarak kullanıyorsunuz, neden sunucunun ?Bilip de söyleyemediğiniz bir şey var mı?? sorusuna, insanları paniğe sokacak güya anlamlı ve manidar cevaplar veriyorsunuz?
Nedir bildiğiniz ve niye söyleyemezmişsiniz Tarhan Bey?
Sizi ?bildiklerinizi? söylemekten alıkoyan nedir, hangi yüksek sorumluluk duygusudur?
Bir ?darbe?yi mi haber veriyorsunuz?
Erdoğan?ı ?sokak eylemleriyle indirecek? bir hazırlıktan mı söz ediyorsunuz?
Siz bu ?hazırlığın? neresindesiniz?
Hem ?Gözümü kırpmadan her şeyi söylerim... En doğrucu benim... Gençlerin söyleyemediğini bile söylerim...? diye bilge adam havalarına gireceksiniz, hem de ?bildiğim çok şey var ama bunları söyleyemem? deyip ortalıktan sıvışacaksınız...
Nedir bildiğiniz?
Bir yazınızda (üç yıl önceki bir yazınızda), ?Başbakan?ın açlık grevlerine yönelik tavrı, darbe getirebilir? buyurmuştunuz.
Bunu, Ayşenur Arslan?ın ?Medya Mahallesi? programında da tekrarlamıştınız.
Hayır, elbette darbe istemiyordunuz... ?Böyle bir şeyi asla temenni etmem? cümlesiyle, istikbalde olacaklarla aranıza mesafe koymaya çalışıyordunuz ama sarf ettiğiniz ?ihtiyat cümlesi? bile söylediklerinizi ayıp, çirkin ve pornografik olmaktan çıkarmıyordu, çıkarmaya yetmiyordu.
Şöyle diyordunuz: ?Bugün toplumda bir tıkanıklık var.?
Bu tıkanıklık nasıl aşılacaktı?
Şöyle aşılacaktı (sizin cümlelerinizle veriyorum): ?Bir toplum tıkanmayı geçemez mi? Geçer ama neyle geçer? Darbe ile harp ile anarşi ile geçer. Siyaset tıkandığı zaman, toplum o tıkanıklık içinde kalmaz. Onu çözer. Onu çözmesinin yollarından biri de darbedir. Askerlerin idareye müdahalesidir.?
Hatta daha da ileri gidiyordunuz (yine sizin cümlelerinizle veriyorum): ?Bugün bir darbe iklimini yaşıyoruz. 60 öncesinde de böyleydi, 80 öncesinde de böyleydi. Ben istediğimi yapayım, hiç bir zümreyi dikkate almayayım derseniz bu noktaya gelinir...?
Bildiğiniz ama söyleyemediğiniz buysa, bunları biz de biliyoruz Tarhan Bey.
Fazlasını biliyoruz üstelik.
İrade-i milliyenin tecellisi tehlikesine (!) karşı hangi ?hukuk dışı? tertiplere cevaz verdiğinizi, parlamento iktidarına karşı hangi hazır kurulu düzeni temenni ettiğinizi (60 darbesinde olduğu gibi) biliyoruz ve esasında 65 yıldır bunları yaşıyoruz.
Sokak nümayişlerine hangi ?hasretle? baktığınızı da biliyoruz.
Bu nümayişlere ?turuncu? rengini vermek için nasıl canla başla çırpındığınızı da biliyoruz.
Siz bize bilmediğimiz ve duyduğumuzda şaşıracağımız bir şey söyleyin.
Ahmet KEKEÇ
akekec@stargazete.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.