İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Birleşmiş Milletler

Birleşmiş Milletler


Birleşmiş Milletler fikri ilk olarak, II. Dünya Savaşı'nın bitiminde savaşın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla ortaya atılmıştır.

Birleşmiş Milletler Örgütü ya da kısaca Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuş dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır.

Uluslararası İlişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma Birleşmiş Milletler Antlaşmasıdır.

Kuruluşundan hemen sonra, dünya politikasının iki kutuplu bir yapıya dönüşmesi nedeniyle, soğuk savaş yıllarında BM kendisinden beklenen liderliği istenildiği ölçüde yerine getirememiştir. Ancak gene de sömürge çağının bitmesini kolaylaştırmak, dünya devletleri arasında daimi bir diyalog sağlayan ortak bir platform olmak gibi önemli işlevleri de yerine getirmiştir. Ama büyük güçlerin ?veto? yetkisi nedeniyle, önemli konular hep BM dışında karara bağlanmıştır.

Kuruluşun bu yana geçen yarım asırlık sürede performansına baktığımızda, başarılarından ziyade başarısızlıklarla da dolu bir süreç görürüz. Ancak BM?nin performansını değerlendirirken unutulmaması gereken şey, BM?nin uluslar-üstü bir kuruluş değil, üyelerini ?bağımsız ve egemen? devletlerin oluşturduğu bir ?siyasi? kuruluş olduğu gerçeğidir.

BM çok taraflı bir uluslar arası antlaşma ile kurulmuştur ve üyeleri uluslar arası hukuk bakımından eşit görülse bile, bu kuruluşun alacağı kararlara objektif hukuk kuralları değil; üye devletlerin çıkarları yön vermektedir. Başka bir deyişle, uluslar arası sistemin temel aktörleri olan egemen devletler BM?de karar alırken, barış ve adalet gibi felsefi-soyut kavram ve değerleri göz önünde bulundurarak değil; tam tersine, öncelikle kendi ulusal çıkarlarını düşünerek karar verirler.

Bugünkü BM?nin dünyadaki güç dengelerini yansıttığı da söylenemez. Daimi üyeler Fransa ve İngiltere konumunu korurken, Almanya ve Japonya etkinliğini yükseltmiş, Rusya ise, daha pasif bir konuma düşmüştür. Bunların hepsinin üstünde ise tek kutuplu ABD gibi bir süper güç, diğer bütün aktörleri gölgelemektedir. Son Irak savaşı sırasında ABD tarafından BM?nin by-pass edilmesinin ardında da dünyada özellikle son on yılda yaşanan güç değişmesi yatmaktadır.

Kurulduğu yıllarda 51 üyeye sahip iken bugün 193 üyesi bulunan BM nin bugün kuruluş amaç ve ilkelerine uygun çalıştığı tartışılır hale gelmiştir. BM koalisyon güçleri diye adlandırılan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya?nın özelliklede ABD ve İngiltere?nin istekleri ve çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. ABD?nin 20 Mart 2003?te Yönetimi Güvenlik Konseyinin onayını almadan Irak?ı vurması buna en güzel örnektir.

Yıllardır Filistin ve Kıbrıs sorununun çözümü hususunda bir arpa boyu kadar yol almadığı ortada. Ayrıca, Müslümanlara karşı yapılan saldırı, katliam ve soykırım karşısında adeta seyirci kalmaktadır. Bunun en açık örneğini, yıllardır Filistin, Afganistan?da halen devam eden zulüm ve katliamlarda, Bosna?da binlerce insanın katledilmesinde, Karabağ?da gördük. Arakan, Doğu Türkistan,  Mısır ve Suriye?de görmekteyiz.

Birleşmiş Milletleri Amerika?nın yeni dünya vizyonuna uygun düşecek şekilde yeniden dizayn etmeye yönelik çabaları sürerken, BM?nin üye ülkeler ve dünya barışı için yeterliği ve gerekliliği tartışılır haldedir.

Geçen ay BM?nin 68. Genel Kurulu Toplantısı?nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi?nin Suriye?de asli sorumluluğunu yerine getirmedeki başarısızlığının utanç verici olduğunu söylemiş, BM?nin yeniden dizayn edilmesi gerektiğini ifade etmişti.

Uzay çağı diye adlandırılan yaşadığımız yüzyılda geleceğe güvenle bakabilmek için, mutlak olarak dünya barışının sağlanmasının gerektiği kuşkusuzdur. Bunun için uluslar arası kurumlara büyük görev düşmektedir. Güven, barış ve kardeşlik dolu bir dünya diliyorum.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı-Yazar

24.10.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi