BİR ENGELLİ? NİN SERSENİŞİ
Bu gün doğuştan engelli olan bir okurumuz benimde arkadaşım kardeşim olan Mehmet DEBBAG?ın bana gönderdiği e-postasını olduğu gibi yorumsuz olarak sizlerle paylaşmak istedim.
Ben Mehmet Debbağ, 12.09.1975 tarihinde puslu bir sonbahar sabahı, erken saatlerde, ağaçlardan yapraklardan teker teker dökülürken annem ve babamın anlattıklarına göre, göbek bağı kordonumun boynuma dolanması ve buna bağlıolarak nefes alamaz bir şekilde dünya ile karşılaştım.
Sonraki dakikalar içerisinde hem annemin hem de ebemin büyük uğraşları sonucu nefes almaya başlayıp hayata tutundum. Her bebek gibi Her bebek gibi zamanın neler getirdiğini, neler yapacağımı bilmeden çevreye anlamsız gözlerle bakıyordum. Vakit hızla geçerken, annem ve babam bende olan tersliğin farkındaydılar. Bu nedenle önce doğduğum şehir olan Adana?daki hekimlere çare bulmak için götürmeye başladılar. Çünkü ?En erken zamanda, en az zararla nasıl atlatabiliriz?? diye düşünüyorlardı. Buranın hekimlerinden dönemin imkanlarına göre çok fayda alamayıp İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerdeki hekimlerden?Acaba sonuç elde eder miyiz?? diye gezmeye devam etmişler ancak durumda bir değişiklik olmamış. Doktorların ?Bundan sonra yapılacak bir şey kalmadı ama Allah?tan ümit kesilmez? sözleri önceden onlar için pek inandırıcı gelmese de aradan geçen uzun yıllar onların da, benim de artık buna alışmamızı sağladı.
Evde kapanıp kalmıştım!
İşte o alışma yılları geçerken, ben de başıma neler geldiğini, bundan sonra nasıl yaşamaya devam edeceğimi kendi kafamdan geçirmeye başladım. Normal bir bireyin yapabileceği neredeyse hiçbir hareketi yapamıyordum. Hayatla bağlantım kopuktu. Okuma bilmiyordum, evde kapanıp kalmıştım. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Ama hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdi. Bazen tekerlekli sandalyemle dışarıya çıkıp insanlarla iletişim kurmaya çalışıyordum. Bu beni inanılmaz derecede rahatlatıyordu.
Çevremdeki insanlar benimle tanışmadan önce ilginç gözlerle bakıp geçerlerdi. Ama tanıştıktan sonra hepsiyle ayrı ayrı sohbet ederdik. Bu konuşmalar, onlardan aldığım bilgiler beni daha sıkı hayata bağladı. Daha sık dışarıya çıkıp insanlarla iletişimi artırmak için ufak bir tezgah hazırlayıp çocukların yiyebileceği galeta, çikolata gibi gıdaları satmaya başladım. Hem konuşuyordum hem de para kazanıyordum. Konuşmam her geçen gün düzeliyordu. Bu sırada okula giden kardeşimden okumayı öğrendim.
Artık gazete ve dergileri okuyabiliyor, bilgi toplayabiliyordum. Zaman geçip teknoloji ilerledikçe ben ayak uydurmaya çalıştım. Artık bir bilgisayarım var, internette arkadaşlarımla yazışabiliyorum, yeni arkadaşlar, yeni bir çevre edinmeye çalışıyorum. Bu benim için büyük bir kolaylık oldu, tüm bilgilere rahatça ulaşabiliyorum. Yaşadığım şehir olan Adana?da engelliler ile ilgili onların yaşamlarını kolaylaştırabilecek, hayattan kopuk bir şekilde değil, hayattan zevk alabilecek şekilde yaşamlarını sağlayacak gerekli düzenlemeler neredeyse yok denecek kadar azdı. Şimdilerde ise gelişmeler heyecan verici. Ancak diğer toplumlara baktığımızda bu gibi olanakların daha iyi olduğu görülmektedir.
Toplum bilinçlendirilmeli
Toplumun da bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Engellilere farklı bir varlık gibi değil, diğerleri gibi insan olduğunu, onun da duygularının olduğunu, ihtiyaçlarının olduğunun bilgisi verilmelidir. Benim gibi olan arkadaşlarımın hislerini, isteklerini kısa bir sürede aktarmaya çalıştım. Biz toplumdan ayrı kişiler değil, aslında toplumun gerçekleriyiz. Görmesini bilenler bunu gayet net bir şekilde görüyor. Bazıları göremiyor, onlar için eğitim gerekiyor. Daha duyarlı bir toplum, daha duyarlı bir yönetim için haydi hep birlikte ele ele verelim.? Saygılarımla/Mehmet Debbağ 16.04.2013
İbrahim H.SİPAHİ
Adanapost/Adana
17.04.2013
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.