Ayten Dolançay : “Özgürlük Tutkumuzla Her Günü 8 Mart’a çevireceğiz”

Ayten Dolançay : “Özgürlük Tutkumuzla Her Günü 8 Mart’a çevireceğiz”
“Kadınların mücadelesi, emeğin özgürleşme mücadelesidir.”TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Başkanı Ayten Dolançay, 8 Mart Dünya...


“Kadınların mücadelesi, emeğin özgürleşme mücadelesidir.”

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Başkanı Ayten Dolançay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Kadınların mücadelesi, aynı zamanda insanın ve emeğin özgürleşme mücadelesidir.” dedi

ADANA-- TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Başkanı Ziraat Mühendisi Ayten Dolançay, 8 Mart’ın,  kadınların haklarını kazanma mücadelesinde simgeleşen bir gün olarak belirlenmesinin üzerinden 105 yıl geçtiğine dikkat çekerek, “Ancak geçen bir asırdan daha fazla zamandır kadına yönelik ayrımcılık, baskı, şiddet ve kadın cinayetleri eksilmedi. “ dedi.

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi’nde bir araya gelen TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu üyeleri kadınların sorunlarını tartıştı. İKK Kadın Komisyonu Ayten Dolançay, 8 Mart’ın emekçi kadınların mücadelelerinin, kadınların sorunlarının çözümü, kapitalist toplumda sınıfsal, cinsiyetçi ayırıma dayanan tarihlerini değiştirmeleri için gerekli olan yolu gösteren bir geçmişin yıl dönümü olduğunu vurguladı. Ayten Dolançay açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

105 YILDA ŞİDDET EKSİLMEDİ

“8 Mart’ın,  kadınların haklarını kazanma mücadelesinde simgeleşen bir gün olarak belirlenmesinin üzerinden 105 yıl geçti. Ancak geçen bu bir asırdan daha fazla zamandır kadına yönelik ayrımcılık, baskı, şiddet ve kadın cinayetleri eksilmedi. Tam tersine dünyamız, savaşın ve şiddetin etkilerinin korkunç boyutlara ulaştığı, vahşi kapitalizmin sömürü mekanizması altında daha da vahşileşen ve sayısı da giderek artan saldırılara tanıklık etti. Bu yıl da  kadınlar, 8 Mart’ı, savaşların, kadın katliamlarının, tecavüzlerin beden ve emek sömürülerinin gölgesinde karşılıyorlar.

Ülkemizde de kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin her geçen gün artarak yükseldiği bir dönemde yaşamaktayız.  Hemen hemen her gün televizyon haberlerinde, erkekler tarafından darp edilen, bıçaklanan, şiddetin pek çok değişik biçimine maruz kalan kadınlarla ilgili haberler, kadına yönelik şiddet görüntüleri yer almaktadır.  Ne yazıktır ki kadına karşı şiddet olağan ve günlük hale gelmiştir artık. Kadınların sürekli olarak aşağılandığı, ikincilleştirmenin sistematik hale geldiği, kadın cinayetlerinin yüzde 1.400 arttığı, kadın bedeninin, kimliğinin ve emeğinin bir bütün olarak sömürüldüğü, nesneleştirildiği, kadın cinayetlerinin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin arttığı; bir ülke haline gelmiştir.

KADINLAR YOKSULLAŞTIRILIYOR

Kadınlar, küresel kapitalist sistem ve neo-liberal politikalar yüzünden her geçen gün yoksullaştırılıyor, işten çıkarılıyor ya da sigortasız, çok düşük ücretle güvencesiz çalışamaya mahkûm ediliyorlar, ev içinde görünmeyen emeği daha da artıyor, krizin yükünü ezilenlere, kadınlara yükleyerek,  bir yandan da istihdam paketi ile biz kadınları çalışma alanlarımızdan uzaklaştırıyorlar.

Bugün de iktidarlar eliyle gerçekleştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma uygulamaları ve esnek çalışmanın yaygınlaşmasıyla, kadın emeğinin sömürüsü artmaya devam ediyor. Büyüyen işsizlik ve yoksullaşmayla kadınlar, ev eksenli çalışmaya itilerek güvencesiz ve sosyal haklardan yoksun kılınıyor. Ucuz iş gücü olarak çalıştırılan kadınlar, hayatın her alanında cinsiyetçi politikalar nedeniyle ayrımcılığa uğruyor. Yaşamın tüm alanlarında yeterince temsil edilememektedirler. Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir. Kadınların mücadelesi, aynı zamanda insanın ve emeğin özgürleşme mücadelesidir.

EVE HAPSEDEN ZİHNİYETE KARŞIYIZ

Bu yıl da 8 Mart’ta yüksek sesle bir kez daha;  biz varız ve kapitalist sömürüye, erkek egemen sisteme, güvencesiz, esnek çalışma koşullarına, eve hapseden zihniyete karşı olduğumuzu duyuruyoruz

Bizler, TMMOB’li kadınlar olarak, evde sokakta ya da çalıştığımız yerlerde kadınlar olarak yaşadığımız baskı, şiddet ve sömürünün arkasında erkek egemen anlayışın olduğunu biliyoruz. Dilimiz, rengimiz, etnik kökenimiz, inancımız, statümüz, yaşımız farklı olabilir ama maruz kaldığımız sömürü, baskı ve şiddet aynıdır.

Bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun, kadınlar, faşizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe, ulusal baskıya karşısı yürütülen her mücadelede yer almışlardır.

Biz kadınlar bedenimize, emeğimize ve kimliğimize yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı 100 yıllık birikimimizle mücadeleye devam ediyoruz.  Özgürlük tutkumuzla her günü 8 Mart’a çevireceğiz. Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Dayanışması.”

adanapost.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.