Ayasoya cami olmaktan çıktığı andan itibaren...
"Ayasofya ise, tarihi doğu-batı savaşında zaferin hangi tarafta kaldığını gösterici bir sembol olmuştur. Ayasofya cami olduğu sürece üstünlük islamdadır. O,cami olmaktan çıktığı andan itibaren, bu üstünlüğün batıda olduğu bil fiil itiraf edilmiş oluyor."
"Ayasofya’nın açılması, bilmem kaçıncı kez yine gündemde (…) Bazıları, Ayasofya’nın, Bizans sanat eseri olduğundan dem vuruyor, müze kalmalı diye başmakaleler döktürüyor. Fatih adına ahkâm kesenler de var. Eğer Fatih bu çağda olup İstanbul’u alsaymış, Ayasofya’yı cami yapmazmış. Aşağlık duygusuna kapılmamalıymışız. Bunu diyenlere göre, Ayasofya’yı açmak isteği aşağlık duygusuna kapılmamızdan kaynaklanıyormuş. Peki, soralım bu kişilere, Ayasofya’yı açmamak ve açamamak hangi duygudan kaynaklanıyor? Kendine güven duygusundan mı? Kimileri de “Sultanahmet, Süleymaniye camilerini dolduruyor muyuz ki, Ayasofya’yı da açmaya gerek olsun” diyor. Sanki Ayasofya’yı açma isteği, sadece namaz kılacak yer aramaktan kaynaklanıyor.
Bütün bunlar göstermektedir ki, Ayasofya konusunun gerçeğini birçok kimseler bilmiyor, birçok kişilerde bildiği halde bilmek ya da bildiğini söylemek istemiyor. Bir kısım kimselerde konuyu bile bile saptırıyor.
Ayasofya, onu yaptıran imparator tarafından, bir ibadethane bir tapınak olsun diye yaptırılmıştır, yapan mimarlar da onu bir tapınak olsun diye yapmışlardır. Bir müze olarak yapılmamıştır Ayasofya. O halde Ayasofya’yı, yaptırma amacı ve yapılma şekli ile ancak tapınak olarak kullanabilirsiniz. Bunca büyük mimarlar tarafından yapılan, Bizans’ın o parlak devrinde yaptırılan bir tapınağın başka bir amaçla kullanılması mümkün değildir.
Bugün, Ayasofya bir müzedir deniyor. Aslında bu bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Çünkü: müzede bazı arkaik eserler bulunur ve sergilenir. Oysa Ayasofya’da böyle bir şey yoktur. Çırılçıplak Ayasofya’ya müze deniyor. O,bizatihi, varoluşuyla müze-eserdir deniyorsa, zaten cami olsa da yine bir yanıyla anıt eser, müze-eser olacaktır. Süleymaniye ve Sultanahmet de böyledir. İstanbul da bu anlamda müze-şehir, anıt-şehirdir. İstanbul’u müze şehir saymak için nasıl boşaltmak gerekmiyorsa, bu düşünceler ışığında Ayasofya’nın müze-eser sayılması için camilikten çıkarılmasına gerek yoktur.
Bugünkü durumuyla, Ayasofya ne camidir, ne müzedir, ne de herhangi bir tapınak. Ayasofya’nın fiili durumu, camilikten çıkarılıp çıplak kilise haline getirilmiş, ancak işleyen bir kilise görünümünde de olmayan, yani kilise olarak açılmaya cesaret edilemeyen, cami ile kilise arasında binamaz bir kilise iskeleti halidir. Pro-kilise veya post-kilise bir pozisyondadır zavallı Ayasofya. Bilmiyoruz, içine giren Hıristiyanlar, ibadetlerini yapıyorlar ve yapabiliyorlar mı? Yapsalar bile iç rahatlığıyla yapamadıkları muhakkak. Çünkü: papazsız kilise düşünülemez, bu haliyle camilikten çıkarılmış, “vaktiyle kiliseymiş”denebilecek bir hatıra-kilise haline getirilmiş bina durumundadır Ayasofya. Bilmeyiz, bu hal Hıristiyanları tatmin ediyor mu? “cami olmasın da varsın böyle olsun razıyız” derler mi. Yoksa bu daimi olması imkânsız durumu, onlara bir gün işleyen kilise haline getirmek cesaretini mi veriyor? Bütün bunlar bizim meçhulümüzdür. Yeterli bir anket yapılmadığına ve yapılamayacağına göre hep meçhul kalacaktır konu.
Fatih, İstanbul’u aldıktan sonra Ayasofya’yı cami yaptı. Bu sadece Fatihin şahsi görüşünün sonucu değildi. Bu tüm toplumun, fetih ordusunun idealiydi. Kızılelma, Ayasofya üzerinde parlıyordu. Ayasofya cami olunca, Kızılelma uçup gitti ve Roma’daki Sen Piyer Kilisesinin kubbesine kondu inancının sonucuydu bu. Ayasofya’yı camilikten çıkarınca, yeniden Kızılelma Ayasofya’nın kubbesindeki yerine döndü. işte zaman zaman Ayasofya’yı açalım haykırışının yükselişi, bu tarihi şuuraltı arketipinden kaynaklanmaktadır. Eğer Ayasofya Fatih tarafından cami yapılmasaydı, Hıristiyanların umudu kırılmaz, savaşa gizli açık devam ederler, fırsat buldukça da isyan çıkarırlar, batıdan da yardım görürlerdi. Bu yüzdendir ki fethedilen yerlerin en büyük kilisesi camiye çevrilirdi. Bunun bir daha geri dönülmeme anlamını taşıdığı, böyle bir umudu kırma amacıyla yapıldığı açıktır. Ayasofya ise, tarihi doğu-batı savaşında zaferin hangi tarafta kaldığını gösterici bir sembol olmuştur. Ayasofya cami olduğu sürece üstünlük islamdadır. O,cami olmaktan çıktığı andan itibaren, bu üstünlüğün batıda olduğu bil fiil itiraf edilmiş oluyor."
...
SEZAİ KARAKOÇ, DİRİLİŞ DERGİSİ ( 12 Ocak 1990,sayı 78)
adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.