Bu kez istikamet Kâbe. 5-6 kilometrelik yolu yürüyoruz.

Yoruluyoruz, dizlerimizde derman kalmıyor ama meleklerin de etrafında tavaf yaptığı o ?Kutsal Beyt?i gördüğümüzde yeni bir güç kazanıyoruz. Arafat?tan başlayıpKâbe?ye kadar süren yürüyüşümüzü tamamlayarak önceki gün itibariyle -Rabbim kabul etsin- hacı olduk. ?Anlatılmaz yaşanır? sözünün tam olarak karşılık bulduğu bir tecrübeyi yaşadık. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez?in duygu yüklü, zaman zaman ağlayarak yaptığı Arafat duasına Türk hacılar da gözyaşlarıyla eşlik etti. Çadırlardan gelen hıçkırık seslerinin oluşturduğu o manevi atmosferi anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalır.

DEFTERLERDE YAZILI İSİMLER

Arafat bir dua mekânı. Din görevlisi arkadaşımızın hatırlattığı bir hadis-i şerif de bu gerçeği ortaya koyuyor. Hazreti Peygamber ?Arafat?ta vakfeye durup da günahlarının affedilmediğini zanneden, büyük günaha girmiş olur? buyuruyor. Böylesine önemli birmekânda bulunup da duadan bîgane kalınırmı? Kimi hacının elinde defter kiminin elinde bir kâğıt parçası; üzerinde Türkiye?deki yakınlarının isimleri yazılı. Arafat?ta tek tek isimlerini sayıp dua ediyorlar. Biz de habercilik görevimizi yaptıktan sonra ellerimizi ?Merhameti Sonsuz?a açıp o rahmet yağmurundan istifadeye çalışıyoruz.

ASLINDA TAŞLANAN NEFSİMİZ

Güneşin batmasıyla birlikte haccın ikinci durağı Müzdelife?ye hareket başlıyor. Yaklaşık 7-8 kilometrelik yolu otobüsümüzle alıyoruz. Tecrübeli din görevlisi arkadaşlarımız bizi Mina?ya yakın bir güzergâhta araçtan indirip Müzdelife vakfesine hazırlıyor. Akşam ve yatsı namazlarını cemederek kıldıktan sonra en yakındaki bir tepeye geçip şeytan için biri yedek toplam 71 taş topluyoruz. Din görevlisi arkadaşımız ?Taşları şeytana değil aslında nefsinize atacaksınız? diye bizleri uyarıyor. Biz de yerden aldığımız her bir taşı kibrimiz, şöhret düşkünlüğümüz, makam sevgimiz gibi bize şeytandan sirayet etmiş kötülükleri sayıp öyle topluyoruz. Vakit gece yarısı olunca Mina?daki Cemarat bölgesine ulaşmak üzere yürüyüşe geçiyoruz.Allah C.C?nin ?İnsanların sel gibi aktığı yerden siz de akın? ilahi emrine uyup kendimizi insan seline bırakıyoruz. 5 kilometrelik yol yürünerek tamamlanacak. Etrafımız Türkiye?den gelmiş hacı kafileleriyle dolu.Hasta ve engelliler dışında tüm Türk hacıları bu yolu yürüyor. Çok yaşlı, elinde bastonla yürüyen beli iki büklüm olmuş hacılar var. Aslında otobüsle de gitme imkânları olduğu halde onlar tıpkı Hazreti Peygamber gibi bu meşakkati yaşamak istiyor.

VE VUSLATA ERİŞME ANI

Şeytan taşlama vazifesini yerine getirdikten sonra kimi hacılar diğer vazifeleri sonra yerine getirmek üzere otellerine giderken kimi hacılar gibi biz de ikinci yürüyüşümüze başlıyoruz. Bu kez istikametKâbe. Yaklaşık 5-6 kilometrelik bir yolu yine yürüyerek katediyoruz. Yoruluyoruz, dizlerimizde derman kalmıyor amameleklerin de etrafında tavaf yaptığı o ?kutsal beyt?i gördüğümüzde yeni bir güç kazanıyoruz. Önce tavaf yapıyor ardından saya geçiyoruz. 350 metremesafelik Safa ve Merve tepelerinin arasında dualar okuyarak 7 kez gidip geliyoruz.Aklımıza Hacer anamızın ızdırabı geliyor. İsmail?ine su yetiştirmek için çırpınan mübarek kadının Safa ve Merve tepeleri arasındaki koşturmasını hayal ediyoruz. Bizim de kendi İsmallerimiz için çırpınmamız gerektiğini hatırlıyoruz.

KÂBE?DE BAYRAM NAMAZI

Sabah ezanına 10 dakika kala vazifelerimizi tamamlıyoruz. İkinci kata çıkıp Kâbe?yi güzelce görebileceğimiz bir yer tutuyoruz.Mekke İmamı Mahir?in tekbiriyle namaza durduğumuzda bedenimizdeki yorgunluğun yerini ruhumuzun dinginliği kaplıyor. Kâbe?yi göre göre namazımızı kılıyoruz. Bir müddet daha bekleyip Bayram Namazı?nı da Kâbe?de kılma bahtiyarlığına erişiyoruz.

HABER: Güngör ERGÜN-BUGÜN GAZETESİ HABER MÜDÜRÜ