Altıokka: Yoksul halkın barınma hakkı korunmalı
TMMOB Adana İKK Sekreteri Mustafa Altıokka, Kentsel Dönüşüm projelerinin yoksul halkın barınma hakkını gözetmesi gerektiğini söyledi. Altıokka, Adana?da 14-15 Mart tarihlerinde ?Kentsel Dönüşüm çalıştayı? düzenlediklerini açıkladı
ADANA? TMMOB Adana İKK Sekreteri Mustafa Altıokka, Kentsel Dönüşüm projelerinin yoksul halkın barınma hakkını gözetmesi gerektiğini belirterek, "Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun tasarısı"nın TBMM tarafından kabul edilmemesi gerektiğini savundu
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mustafa Altıokka, yaptığı yazılı açıklamada, ?Kentsel mekanın iyileştirilmesi, afetler açısından risk taşıyan yapılarda yaşayan halkın güvenli yapılara kavuşturulması, oluşan kentsel rantların toplumun her kesimine eşit olarak aktarılması ve bu kapsamda yoksul halkın barınma hakkını gözetmesi gereken Kentsel Dönüşüm Projelerine ihtiyaç bulunduğunu? ifade etti.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞTAYI
14-15 Mart 2012 tarihlerinde ?Adana Kentsel Dönüşüm Çalıştayı? gerçekleştireceklerini belirten Altıokka, ?Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı??nın TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda kabul edilmesi ile daha da önem kazandığına dikkat çekerek şu görüşlere yer verdi:
?Kentsel Dönüşüm projelerinin, bilimsel ve teknik yaklaşımlardan uzak ve geri dönüşü olmayan bir yola girilerek daha ağır sorunları oluşturmayan; ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak, sağlıklı bir çevrede ve kentte yaşama ve barınma hakkı ile mülkiyet hakkını ihlal etmeyen; kentlerin, ekonomik ve fiziksel çöküntüye uğramış bölgelerinde iyileşme sağlayan, depreme dayanıklı konutlar üreten, yaşam kalitesini artıran ve kent ekonomisinin güçlendirilmesini amaçlayan; tarihi, kültürel ve doğal mirası koruyan, yurttaşı mağdur etmeyen, kamu arazilerinin talanını önleyen, tasarım ve uygulama kriterlerine sahip olmalıdır.
Zira ?Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı? yasalaştığı takdirde , hiçbir kayıt ve koşula bağlı kalmaksızın yerleşim yerleri, orman alanları, kıyılar, boğaziçi, meralar, kültür ve tabiat varlıkları, tarım arazileri, zeytinlikler gibi özel koruma altında olan alanlar, 3194 sayılı İmar Kanunu ve imara ilişkin hükümler ihtiva eden özel kanunlar da dahil olmak üzere özel mevzuatlardaki kısıtlamalara bağlı olmaksızın, rezerv yapı alanları ve riskli alanlar riskli yapı statüsüne alınabilecek ve bunlar, tasfiye, dönüştürme, yeniden yerleştirme ve yıkım işlemlerine tabi tutulabilecektir.
Tasarıya göre Rezerv yapı alanını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Riskli alanları Bakanlığın teklifi ile Bakanlar Kurulu, Riskli yapıyı ise Bakanlığın lisanslandırdığı kurum ve kuruluşlar belirlemeye yetkili olacaktır.
Tasarının uygulama hükümleri olağan hukuk normlarından muaf olup, yürütmeye olağanüstü yetkiler tanınmaktadır.
HAKLAR RİSK ALTINDA
Bu tasarının yasalaşması durumunda, Bakanlar Kurulu, Bakanlık ve TOKİ, % 90?ı deprem riski altında gerekçesiyle ülke toprağını hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın istediği imar hareketine açabilecektir. Uygulamada gerek bireyin, bölge halkının hakkını gerekse kamu yararını koruma altına alan yasa hükümleri devre dışı bırakılmakta ve idarenin denetim yollarından olan yargısal denetim yolu kapatılmaktadır.
Tasarının yasalaşması halinde, kamu ve özel mülkiyet idari kararla alınıp-satılabilinir, yaptırılabilinir, dönüştürülebilinir, gerek toplu gerekse zorunlu iskan olabilir, toplulaştırılıp- dağıtılabilinir. Bu iş ve işlemlerden kar edecekler de ancak idare tarafından tespit edilebilir. Riskli yapıları tespit etmekte "lisanslı kurumlar", itirazlarda "teknik heyet", kamulaştırma bedeline itirazlarda "değerleme şirketleri" yetkilidir. İdarelerde istihdam edilecek personele ilişkin ise hiç bir kayıt ve koşulun uygulanmayacağı yeni bir "sözleşmeli personel" statüsü belirlenmiştir.
Bu değerlendirmeler ışığında; Kamuoyuna "afetleri önleme yasası" olarak sunulan bu tasarının doğuracağı afetler daha ağır sonuçlara yol açacaktır. Siyasi İktidara sınırsız yetkiler tanıyan, yargı denetimini dahi yok eden tasarı geri dönülmez zararlar doğuracaktır. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu ve imar afları, denetimsizlik nedeniyle sağlıksız hale gelen kentlerde yeni bir yapılanmaya gerek olduğu hepimizin malumudur. Bu sorunun çözümü; planlama, imar, kentleşme, yapı ve afet alanlarında bilimsel, sosyal ve bütünlükçü yasal düzenlemelerle mümkündür.
Tasarı bir an önce geri çekilerek, temel hak ve özgürlükleri gözeten, ülke kaynaklarını yok etmeyen, sosyal devlet ilkesini yadsımayan, oy ve kar kaygısı gütmeyen, bütünlükçü ve idareyi de bağlayan tutarlı bir düzenleme tüm ilgili tarafların katılımıyla hazırlanmalıdır. ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.