'Akciğer kanserinde tedavinin anahtarı erken teşhis'

'Akciğer kanserinde tedavinin anahtarı erken teşhis'
Medicana International İstanbul Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özyurtkan, "Akciğer kanserinde erken tanı çok önemli. Erken dönemde hastalıkta cerrahi tedavi ile uzun süreli yaşam yüzde 85 gibi yüksek oranlara varmaktadır." dedi.

İSTANBUL (AA)

- Medicana International İstanbul Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan, "Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir. Erken dönemde hastalıkta cerrahi tedavi ile uzun süreli yaşam yüzde 85 gibi yüksek oranlara varmaktadır" ifadelerini kullandı.

'Türkiye'de erkeklerde en sık akciğer kanseri görülüyor'

Günde ortalama 450 kişiye kanser teşhisi konuyor

Özyurtkan, akciğer kanserine ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında, söz konusu kanserin akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalık olduğunu belirtti.

Bu kontrolsüz çoğalmanın, hücrelerin çevredeki dokuları sarması veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile metastaz şeklinde sonuçlanabileceğine işaret eden Özyurtkan, şunları kaydetti:

"Çeşitli ülkelerde yayınlanan raporlar göz önüne alındığında, akciğer kanserinin tüm dünyada kanser türleri arasında, erkeklerde ve kadınlarda en sık ölüme neden olan kanser türü olduğu görülmektedir. Tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,3 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır.

Akciğer kanserinin en sık sebebi sigara kullanımıdır. Fakat akciğer kanseri sigara içmeyenlerde de görülebilmektedir. Gelişmiş ülkelerde akciğer kanserinden ölümlerin erkeklerde yüzde 92-94'ünün, kadınlarda ise yüzde 78-80'inin sigaraya bağlı olduğu bildirilmiştir. Bir ülkede ne kadar fazla sigara tüketiliyorsa, akciğer kanseri o kadar fazla görülür."

Özyurtkan, Türkiye'de yapılan çalışmalarda akciğer kanserli kadınların yüzde 17'sinin, erkeklerin ise yüzde 94'ünün sigara içtiklerinin bildirildiğini dile getirdi.

"Diğer bir faktör asbest"
Pasif sigara içiciliği olarak bilinen sigara içilen ortamda bulunularak sigara dumanına maruz kalmanın da sigara kullanmak gibi akciğer kanseri açısından risk faktörü olduğuna dikkati çeken Özyurtkan, şu açıklamalarda bulundu:

"Kanser gelişme riski; sigara içme süresi, günde içilen sigara sayısı, erken başlama yaşı, derin çekme yani inhalasyon ve katran yani tar miktarı ile artar, kullanımı kesme süresi ile azalır. Sigara miktarı arttıkça risk katlanarak artmakta ancak sigarayı bıraktıktan sonra risk giderek azalmaktadır.

Akciğer kanserine sebep olan diğer bir faktör asbest denen bir mineraldir. Asbest bazı endüstrilerde kullanılır ve doğal olarak fiberlerde bulunur. Asbest fiberleri havada dolaşıp kıyafetlere yapışır ve solundukları zaman akciğerlere yerleşerek akciğer hücrelerini zarara uğratır ve kanser riskini artırır."

"Erken tanı çok önemli"
Akciğer kanserinin nasıl tedavi edileceğine ilişkin, küçük hücreli akciğer kanserinde temel tedavi prensibinin kemoterapi ve radyoterapi olduğunu dile getiren Özyurtkan, şu açıklamalarda bulundu:

"Cerrahi bu hastalarda çok az düşünülür, zira bu kanser türü en çok yayılmayı seven türdür ve tanı koyulduğunda oldukça yüksek oranda hasta ileri evrededir. Buna karşılık küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde seçilmiş hastalarda cerrahi uygulanması yaşam şansını direkt olarak artırır.

Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir. Erken dönemde hastalıkta cerrahi tedavi ile uzun süreli yaşam yüzde 85 gibi yüksek oranlara varmaktadır. Akciğer kanserinden ölümlerin nedeni çoğunlukla uzak metastazlardır. Bu da erken tanının önemini artırmaktadır."

Özyurtkan, hastalığın evresi ve histolojik tipini belirledikten sonra, hastanın yaşı ve performans durumu da göz önünde tutularak tedavisinin planlandığını dile getirdi.

"Erken evrelerde cerrahi tedavi uygulanır"
Küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin 4 evreye ayrıldığını ve erken evreler olarak kabul edilen evre 1 ve 2'de cerrahi tedavi uygulandığını kaydeden Özyurtkan, şunlara vurgu yaptı:

"Cerrahi tedavide amaç hastalıklı akciğer dokusunu anatomik olarak çıkarmak ve mediastendeki lenf bezlerini onkolojik prensipler çerçevesinde çıkarmaktır. Evre 3 hastalarda kalp, mediasten, trakea, göğüs duvarı kemikleri ve omurga ve aort gibi büyük damarlar olmak üzere komşu bazı organlarda tutulum mevcuttur ve bu durumlarda bazı seçilmiş hastalarda neoadjuvan kemoterapi veya radyoterapi, yani ameliyattan önce tümörü küçültme tedavisi sonrasında operasyon uygulanabilir.

Yine mediastendeki lenf bezi tutulumu olan hastalar da evre 3 grubundadır. Bu hastalarda da yine neoadjuvan tedavi sonrası operasyon mümkün olabilmektedir. Evre 4 hastalıkta diğer organlarda metastaz mevcut olduğundan hastalığın tedavisi genellikle kemoterapi veya radyoterapi ya da kemo-radyoterapiyle yapılır."

Muhabir: Huseyin Demir

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.